Marmara Denizi'ndeki denizanalarının popülasyonun artışı ile birlikte birçok etki görülebilmekte. Bunlardan biri denizanalarının artışı ile birlikte balıkçılık olumsuz yönde etkilendi. Ancak en önemli mesele küresel ısınma ve denizde yaşanan kirliliğin artması.
Doç. Dr. Ahsen Yüksek Marmara Denizi'nin can çekiştiğini belirtti. Marmara Denizi'nin dünyada bulunan nadir, önemli boğazlardan olduğunu belirten Yüksek; "Ekosistem açısından son derece önemli. Karadeniz'in biyoçeşitliliği, Akdeniz'in verimliliği bu denize bağlı." ifadelerine yer verdi.
"BİYOÇEŞİTLİLİK SON DERECE HASAR GÖRÜR BU BÖLGELERDE"
Sonrasında küresel ısınma ve kirliliğe değinen Yüksek, denizlerde sıcaklık artışını tetikleyen unsurlardan birinin atmosfer olduğunu bir diğerinin ise denizlerde biriken katı maddelerin sıcaklığı tutması olduğunu belirtti.
Yüksek, "Denizlerdeki sıcaklık dağılımına baktığınızda daha çok körfezlerde, büyük şehirlerin yerleşimlerinin olduğu körfezlerde daha yoğun daha sıcak bir dağılım görürsünüz. Buralarda hem kirliliğin etkisi hem sıcaklığın etkisi hem de tahribin etkisini birarada gördüğümüzden biyoçeşitlilik son derece hasar görür bu bölgelerde. " ifadelerine yer verdi.
DENİZANASI VE MÜSİLAJ TEHLİKESİ
Bilim adamları tarafından denizanalarının tahrip olmuş ekosistemlerin bir göstergesi olduğunun tanımlandığını belirten Yüksek, Antalya'da da bir denizanası türünün artışda olduğunu belirterek "Bazı yerlerde okuyorum, denizanaları arttı, onları yok edelim gibi ifadeler, bunlar çok yanlış. Bunlar bir sebepten artıyor bu sebebin ne olduğunu anlamamız lazım." dedi.
Aşırı avcılıktan dolayı büyük türlerin kaybedildiğini ve küçük türlerin kaldığını ama son zamanlarda büyük balıkların kalmamasından dolayı küçük balıklarında avlanmaya başladığını aktardı.
"Şu an baktığımızda yüzeyde çok fazla denizanası görmemizin sebebi sistemde yoğun plankton var ve bunu yiyecek sistemde balık yok demektir." diyen Yüksek devamında, bu canlı gruplarının uygun sıcaklık koşullarında, uygun hava koşullarında ve bol besinle aşırı çoğalarak sistemdeki dengeyi tamamen yok ettiklerini ve belli bir sınıra geldiklerinde ise kitlesel ölümler ile müsilaj dediğimiz ve balıkçılarında deniz salyası dediği yapıyı gördüğümüzü aktardı.
SADECE ÇEVRESEL KAYIP DEĞİL EKONOMİKTE BİR KAYIP
"İnsan sağlığına etki yapacak canlıların artmasının yanı sıra Marmara Denizi deniz ticareti açısından çok önemli bir su yoludur. " ifadesinde bulunan Yüksek, Marmara Denizi'nin ne yazık ki sanayinin çok yoğun olduğu bir bölgede olduğunu ve fabrikaların soğutma sularında tıkanıklık yaşandığını aktardı. Yüksek, bunların hepsinin büyük ekonomik kayıplar olduğunu ve hala gerekenlerin yapılmadığını da belirtti.
BÜYÜK ŞEHİRLERDE ARITMA YOK MU, ARITMA OLSADA KİRLİLİK DENİZE ULAŞABİLİR Mİ?
Yeterli arıtma olmadığını belirten Yüksek, çevre bilimcilerin daha doğru bilgiler verebileceğini aktardı ve "Deşarjların yüzde 70'i arıtılmadan veriliyor. " ifadelerinde bulundu. Ayrıca Yüksek; "Derin su deşarjı denilen bir sistem geliştirildi. Marmara Bölgesinin alt suyuna direkt veriliyor. Bunlardan biride Marmara Boğazı, alt suyuna veriliyor ve Karadenize gidiyor deniliyor. " dedi.
Sonrasında yüksek, bu durumun yanlış olduğunu, ekstrem hava koşullarının olduğu durumlarda tonlarca suyun direkt Marmara Denizi'ne geldiğini ya da aynı şekilde körfez içlerinde akıntının düşük olduğu bölgelerde 50 metrenin altına direkt deşarj verildiğini ve bu durumun aşırı sakıncalı olduğunu aktardı.