ÖZEL HABER-HACER BAYRAM
23 Şubat 2025’te Almanya sandık başına gidiyor. Bu seçimler sadece Almanya’nın siyasi geleceğini değil, Avrupa genelindeki dengeleri ve Türkiye-Almanya ilişkilerini de köklü bir şekilde etkileyebilir. Almanya’da yaşayan milyonlarca Türk göçmen içinse bu seçim, gelecekleri adına büyük önem taşıyor. Artan göçmen karşıtı söylemler, ekonomik kriz ve Avrupa’daki aşırı sağın yükselişi, Almanya’da yaşayan Türkleri endişelendiriyor.
Siyasi Krizin Anatomisi: Erken Seçime Giden Süreç
2019 yılında kurulan SPD (Sosyal Demokratlar), Yeşiller ve FDP’den (Hür Demokrat Parti) oluşan “trafik ışığı koalisyonu”, borç freni (Schuldenbremse) tartışmaları nedeniyle çöktü. Anayasal bir düzenleme olan borç freni, Almanya’nın yeni borçlanmasını kısıtlıyor. SPD ve Yeşiller, yatırımları artırmak amacıyla bu kuralın esnetilmesini savunurken, FDP ise kesin bir şekilde karşı çıktı.
Başbakan Olaf Scholz’un FDP lideri ve Maliye Bakanı Christian Lindner’i görevden alması, koalisyonun sonunu getirdi. FDP’nin hükümetten çekilmesiyle Scholz güvenoyu alamadı ve Almanya anayasal süreç gereği erken seçim kararını aldı. 23 Şubat 2025’te yapılacak bu seçimler, Almanya’nın siyasi ve ekonomik rotasını yeniden belirleyecek.
Almanya’nın ihracata dayalı ekonomik modeli, küresel gelişmelerin baskısı altında zorlanıyor. Çin’in elektrikli otomobil pazarındaki hakimiyeti, Alman otomotiv devlerini zayıflatırken, ABD’nin yeni gümrük tarifeleri Almanya’nın ihracatını tehdit ediyor. Volkswagen gibi devler bazı fabrikalarını kapatma kararı aldı.
Rusya’nın Ukrayna işgali, Almanya’nın enerji krizini daha da derinleştirdi. Rus gazına olan bağımlılığın azalması enerji maliyetlerini artırdı. Doğalgaz fiyatlarının üç katına çıkmasıyla enerji yoğun sektörlerde üretim baltalandı. Özellikle kimya sektöründe üretim, 2018 seviyelerine göre %18 oranında geriledi.
ABD’nin Avrupa üzerindeki ekonomik baskıları, Brexit sonrası Avrupa Birliği’nde oluşan belirsizlik ve aşırı sağın yükselişi Almanya’nın ekonomik istikrarını zorluyor. Halkın yaşam standartları düşerken, enerji ve savunma harcamaları federal bütçeye ek yük getirdi.
Siyasi Partiler ve Seçim Vaatleri
- Hristiyan Demokratlar (CDU): Vergi indirimi ve teknolojik yeniliklere yatırım vaat ediyor. Göçmen politikalarında ise katı bir yaklaşım benimsiyor.
- Sosyal Demokratlar (SPD): Sosyal devlet anlayışını ön planda tutarak göçmen haklarını savunmayı ve enerji krizine yeşil çözümler getirmeyi planlıyor.
- Yeşiller: Net sıfır emisyon hedefiyle çevre dostu projelere yatırım yapmayı amaçlıyor. Göçmen haklarında daha kapsayıcı bir yaklaşımı benimsiyorlar.
- FDP: Borç freni ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmayı savunuyor ve serbest piyasa ekonomisini destekliyor.
- AfD (Alternatif für Deutschland): Göçmen karşıtı politikalarıyla dikkat çekiyor ve Avrupa Birliği’nden ayrılma düşüncesini gündeme getiriyor.
- BSV (Bağımsız Sol Vizyon): Sosyal adaleti ön planda tutsa da göç politikalarında daha muhafazakar bir yaklaşımı tercih ediyor.

Göçmen Politikaları: Türk Vatandaşlarının Endişeleri ve Beklentileri
Almanya’da yaşayan Türk göçmenler için bu seçimler, yalnızca siyasi bir tercih değil, aynı zamanda yaşam standartlarını doğrudan etkileyecek bir karar süreci. Göçmenlere yönelik söylemler ve aşırı sağın yükselişi, göçmenlerin günlük hayatlarını doğrudan etkileyebiliyor. Almanya'da yaşayan bir Türk vatandaşla gerçekleştirdiğimiz röportajda, en önemli konunun ne olduğu sorulduğunda “Beni buradan göndermesinler, benim istediğim bu. Yani öyle bir şey yapmazlar da göçmenleri mağdur etmesinler her konuda, bir köşeye atmasınlar. İş yerinde bile beni ırkçı partilere yönlendirmeye çalışıyorlar. ‘Sen yıllardır buradasın, sana bir şey olmaz’ diyorlar. Ama ben biliyorum, yılanla dost olunmaz. Geçmişte göçmenlere neler yapıldığını unutmadım.” Türk göçmenler, özellikle aşırı sağın güç kazanmasından dolayı endişeli. AfD gibi göçmen karşıtı söylemleriyle dikkat çeken partilerin yükselişi, göçmenler arasında gelecek kaygısını artırıyor. Çocuklarının bile bazı partilere kesinlikle sıcak bakmadığını belirterek şu yorumu yaptı, “Çocuklarım bile bazı partilere kesinlikle oy vermem diyor. Çünkü göçmenleri istemiyorlar. Sosyal Demokratlar ise bize daha sıcak bakıyor. O yüzden onları destekliyoruz.”
Türkiye-Almanya İlişkileri: Seçimlerin Ankara’ya Yansımaları
Almanya seçimleri, Türkiye-Almanya ilişkilerini de doğrudan etkileyecek gibi gözüküyor. Özellikle ticaret anlaşmaları, NATO politikaları ve Avrupa Birliği süreçleri yeni hükümetin izleyeceği stratejiye göre yeniden şekillenecek. Son yıllarda zaman zaman gerilimli seyreden Ankara-Berlin ilişkileri, bu seçimlerden sonra yeni bir rotaya girebilir.
Seçim sonrası Türkiye ile ilişkilerde hem ekonomik hem de göçmen politikaları ön planda olacak. Almanya’da yaşayan 3 milyonu aşkın Türk vatandaşı, bu süreçte göçmen haklarının korunmasını bekliyor.
Kritik Gündem Maddeleri: Ukrayna-Rusya Savaşı, Ekonomi ve Göç
Seçimlerin en önemli başlıklarından biri olan Ukrayna-Rusya savaşı, Almanya’nın enerji bağımlılığını yeniden gündeme taşıdı. Rusya’dan doğalgaz alımının azalmasıyla birlikte Almanya, enerji maliyetlerinde ciddi bir artışla karşı karşıya kaldı.
Diğer yandan ABD’nin Almanya üzerindeki ekonomik baskıları ve Avrupa Birliği içindeki belirsizlikler, Almanya’yı zor durumda bıraktı. Bu gelişmeler, göç politikalarını ve ekonomik kararları doğrudan etkiliyor. Göçmen karşıtı politikaların Avrupa genelinde güç kazandığı bu dönemde, Almanya’da göçmen haklarının nasıl şekilleneceği büyük bir soru işareti. Artan ırkçılık ve yabancı düşmanlığı, göçmen toplumları tehdit ediyor. Almanya’nın artan savunma harcamaları ve iç güvenlik önlemleri, yalnızca dış politikayı değil, iç toplumsal dengeleri de etkiliyor. Rusya-Ukrayna savaşı sonrası artan askeri harcamalar, aynı zamanda toplumda kutuplaşmayı derinleştirdi.
Ekonomik kriz ve artan hayat pahalılığı, toplumda yabancı düşmanlığını körüklerken, göçmenlerin maruz kaldığı ayrımcılık da yükselişe geçti. Göçmenler, bu seçimlerde kendilerini savunacak bir hükümetin kurulmasını umut ediyor.
Avrupa’daki Türk Toplumu
Almanya’da yaşayan Türk toplumu için bu seçim, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda sosyal haklar açısından da büyük önem taşıyor. Çifte vatandaşlık yasası, eğitim hakları ve göçmen politikaları gibi başlıklar, Türk göçmenler için seçimlerde önemli kriterler.
Seçim sonuçları yalnızca Almanya’daki göçmenleri değil, Avrupa genelindeki Türk toplumunu da etkileyebilir. Avrupa genelinde yükselen aşırı sağın durdurulup durdurulamayacağı, bu seçimlerden çıkacak sonuçlara bağlı olacak.
23 Şubat 2025’te yapılacak erken seçimler, Almanya’nın siyasi rotasını belirleyecek. Tabi bu seçimler yalnızca Almanya için değil, Avrupa ve Türkiye için de önemli sonuçlar doğurabilir. Almanya’da yaşayan Türk göçmenler, seçim sonrası göçmen haklarının korunmasını umut ediyor. Türkiye-Almanya ilişkileri de bu seçimlerle birlikte yeni bir evreye girebilir. Seçim sonuçları, iki ülke arasındaki ticaret hacminden göçmen politikalarına kadar birçok alanı doğrudan etkileyecek. Bu süreçte göçmen topluluklarının bilinçli tercihleri, hem Almanya’nın iç siyasetini hem de Avrupa’daki göçmen haklarını şekillendirecek. Seçimlerin ardından Almanya’daki toplumsal huzurun nasıl korunacağı ise yeni hükümetin izleyeceği politikalarla belirlenecek.
