Esad rejiminin işkence merkezi olarak bilinen Sednaya Hapishanesi, yıllarca Suriye'de tutuklanan, işkence gören ve binlerce insanın ölümüne neden olan bir yer olarak hafızalarda kalıyor. Sednaya'da geçirdiği yıllar boyunca yaşadığı dehşeti anlatan eski mahkum Amar Musa, burada yaşananları gözler önüne serdi. Musa, "Burada sadece sürünmemize izin veriyorlardı, kafasını kaldıran ölürdü" diyerek, bu karanlık dönemin dehşet verici şartlarını aktardı.
Sednaya'da Ayakta Durmak Yasaktı: Sürünerek Yürüyorduk
Sednaya'da mahkumların neredeyse tüm temel hakları ellerinden alınıyor, hayatta kalmak için ölümle burun buruna geliyorlardı. Musa, bu acımasız koşulları şu şekilde anlattı: "Koridorda ayakta yürümemize izin verilmiyordu. Çömelerek yürüyorduk, hatta sürünerek yürümek zorunda kalıyorduk. Kafasını kaldıran ölürdü." Bu sözler, hapishanede yaşanan işkencenin boyutlarını gözler önüne seriyor.
Sednaya'da mahkumların fiziksel ve psikolojik olarak tamamen yıkılmaları için türlü işkenceler uygulanıyordu. Musa, gardiyanların onları nasıl zor durumda bıraktığını şu şekilde anlattı: "Bizi belimizden iplerle bağlıyorlardı. Koğuşta da böyleydi çoğu zaman. Gardiyanlar 'Eğer bu ipleri çözerseniz ölürsünüz' derdi." İşkenceler sırasında bedenin her hareketi denetim altına alınıyor, mahkumlar yalnızca hayatta kalmaya çalışıyordu.
Musa, Sednaya'ya girmeden önceki halinin fotoğraflarını göstererek büyük bir değişim yaşadığını söyledi: "İnanabiliyor musunuz bu benim Sednaya'ya girmeden önceki halim? Boynumdaki kolye bana dar geliyordu, şimdi ise boynumdan düşüyor." İşkencenin fiziksel etkileri, Musa'nın bedeninde kalıcı izler bıraktı.
Sednaya'daki yaşam, mahkumların fiziksel ve psikolojik dayanıklılığını sürekli sınamakla geçiyordu. Musa, koğuşlardaki yaşam koşullarını şu şekilde anlattı: "Hepimiz üst üste yatardık. Yaşı büyük olan mahkumlar koğuşun arka tarafında, genç olanlar ise ön tarafında yatardı." İnsanlık dışı yaşam koşulları, mahkumların hem bedensel hem de ruhsal sağlıklarını hızla çökertiyordu.
Esad’a Seslendi: Ben Ölmedim, Buradayım ve Yaşıyorum
Musa, Sednaya'daki hapishane koğuşlarının kapısında zafer işareti yaparak devrik lider Beşar Esad’a seslendi: "Esad, ben ölmedim, buradayım ve yaşıyorum." Bu sözlerle, Musa sadece yaşadığını kanıtlamakla kalmadı, aynı zamanda Sednaya'da hayatta kalan bir kişinin gücünü ve direncini de simgeliyordu. Musa, burada yedi ay kaldıktan sonra başka bir hücreye alındığını, ancak yaşadığı travmaların kendisini terk etmediğini belirtti.
Amar Musa, Sednaya'dan sağ çıkmayı başaran nadir insanlardan biri. Yaşadığı travmalar ve işkencelerle dolu günler, ona her zaman gölge gibi takip edecek olsa da, hayatta kalabilmeyi başarmış bir insan olarak, bu acı dolu anları tüm dünyaya duyuruyor. Musa'nın Sednaya'daki dehşeti ve hayatta kalma mücadelesi, Esad rejiminin işkence mekanizmalarının ne kadar acımasız olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.