İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı saldırıların ardından cezaevlerindeki tablo giderek ağırlaşıyor. Filistinli derneklerin "17 Nisan Filistin Esirler Günü" kapsamında yayımladığı ortak açıklamaya göre, 7 Ekim 2023’ten bu yana 16 bin 400’den fazla Filistinli gözaltına alındı. Bu kişiler arasında 510’dan fazla kadın ve yaklaşık 1300 çocuk yer alıyor.
İsrail Hapishanelerinde 63 Filistinli Tutuklu Hayatını Kaybetti
Açıklamaya göre, 7 Ekim sonrası İsrail hapishanelerinde hayatını kaybeden Filistinli sayısı 63’e yükseldi. Bu ölümlerin büyük bir kısmının işkence, kötü muamele ve tıbbi ihmal sonucu gerçekleştiği belirtilirken, ölenlerin 40’ının Gazze kökenli olduğu aktarıldı.
Şu anda İsrail hapishanelerinde 9 bin 900’ü aşkın Filistinli bulunuyor. Bu sayının içinde, Gazze’den alıkonulup zorla kaybedilenlerin henüz kayda geçmediği, gerçek sayının çok daha yüksek olabileceği ifade ediliyor.
İsrail’in mahkeme kararı olmaksızın gözaltına aldığı 3 bin 498 Filistinli, idari tutukluluk kapsamında yıllarca cezaevlerinde tutuluyor. Aralarında gazeteciler, akademisyenler, avukatlar ve doktorların da bulunduğu bu kişiler, suç isnat edilmeden özgürlüklerinden mahrum ediliyor.
Uyuz Hastalığı Yayılıyor: Tıbbi İhmaller Ölüme Neden Oluyor
Özellikle Negev, Megiddo ve Ofer cezaevlerinde uyuz hastalığı salgını yaşandığı, cezaevi yönetimlerinin bu durumu kontrol altına almak yerine hastalığı adeta bir işkence aracı olarak kullandığı belirtiliyor. Esirler, hijyen malzemeleri, güneş ışığı, temiz giysi ve düzenli duş imkanlarından mahrum bırakılıyor.
Cezaevlerindeki 29 kadın tutukludan birinin Gazzeli olduğu, ayrıca yaklaşık 400 çocuğun da tutuklu bulunduğu ifade ediliyor. Çocuklar, Megiddo ve Ofer hapishanelerinde, yetişkinlerle aynı koşullarda tutuluyor.
Ayrıca Nisan 2025 itibarıyla, İsrail’in “yasa dışı savaşçı” statüsünde hapsettiği Filistinli sayısının 1747’ye ulaştığı bildirildi. Bu kişiler hiçbir yasal statüye tabi tutulmadan, aylarca ve hatta yıllarca alıkonabiliyor.
İnsan hakları savunucuları ve uluslararası gözlemciler, İsrail’in cezaevi politikalarının uluslararası hukuk normlarını ihlal ettiğine dikkat çekiyor. Ancak bugüne dek somut yaptırımların uygulanmadığı, bu durumun da ihlallerin devam etmesine zemin hazırladığı belirtiliyor.