Yaklaşık 1200 yıldır Irak topraklarında varlığını sürdüren Kerkük Türkmenleri kimdir? Türkmen Katliamı nasıl gerçekleşti?
Irak'ın Osmanlı'dan ayrılmasından sonra bin yıldan beri kendi topraklarında varlık gösteren Türkmenler, İngiliz mandası olarak kurulan Irak’ın vatandaşları statüsünde kaldılar. Dünya savaşının ardından İngilizler'in Irak’ı işgal etmesi Türkmenler için zorlu süreçlerin başlangıcı oldu.
İngilizler tarafından baskı gören Türkmenler diğer etnik gruplarca da dışlandı. Türkmenler bu süreçte sürgün, tutuklama ve işkencelere de maruz kaldılar. Komünistler tarafından “Turancılık ve Türkiye’ye Casusluk” gibi söylemlerle suçlandılar.
Irak’ta 14 Temmuz 1958 tarihinde yapılan askerî darbe sonucu kraliyet devrildi ve cumhuriyet rejimi ilan edildi. Halka her türlü serbestliğin verileceği, demokratik düzen içinde sendika ve meslek birliklerinin kurulacağı, ülkede yaşayan bütün halkların millî ve kültürel haklara kavuşacakları duyurulmuştu.
Irak Türkmenleri de, yıllardır özlem duydukları millî haklarına kavuşacaklarını düşündüler. Bundan sonra kendi dillerinde eğitim, basın yayın, radyo ve televizyon yayınları yapacaklarını zannetmişlerdi. Giderek ülkede kurulan meslek birlikleri ve sendikaların, önceleri sol ve sosyalist söylemlerle ortaya çıkan eğilimleri, daha sonra tamamen komünist sloganlarla ortaya atıldığı görüldü. Kısa süre içinde faaliyetine izin verilen Irak Komünist Partisi, artık alenen Sovyet Rusya lehinde propaganda yapmaya başladı. Ardından komünist görüşe sahip kürtler silahlanmaya başladı.
Silahlanan gruplar Kerkük'e girerek Türkmenlere karşı saldırıda bulundular ve bazı sürtüşmeler yaşandı. Sonraki günlerde olaylar çoğaldı ve Türklere ait olan evlere saldırmaya başladılar. Kendilerini savunmaya başlayan Türklerle komünistler arasında yer yer çatışmalar oldu.
Türkmenler, bu süreçte zorbalığa ve baskıya maruz kaldılar. Türkmenlerin ileri gelen aydın, bürokrat, ticaret ve sanat erbabı insanlar hapse atıldı ve sürgüne gönderildi. Kentin Türkmen halkını tahrik etmek ve çatışmalara yol açmak için her türlü provokasyon denendi. Tahrik ve sataşma sonucu sabrı taşan Türkmen gruplar ile bu fanatik Kürt militanları arasında zaman zaman sürtüşmeler yaşandı.
14 Temmuz 1959 tarihinde Türkmenler, Cumhuriyetin ilanının birinci yıl dönümü için bayram hazırlığı yapmış ve kutlama töreninin yapılmasını bekliyorlardı. Tüm Türkmenler, bürokrat ve meslek sendikaları mensuplarından oluşan doktorlar, avukatlar, öğretmenler, memurlar ve işçiler, hazırlık komitesinin düzenlediği resmî geçide katılacaktı.
Türkmenler bayram sevinci içerisinde türküler söylüyor, millî oyunlar oynuyordu. Saat 19.00’da resmî geçitin başlamasıyla resmi ve sivil komünist gruplar slogan atmaya başladı ve otomotik silahlar art arda ateşlenmeye başladı.
Silahsız ve sadece cumhuriyetin ilanının birinci yıl dönümünü kutlamaya çıkmış bulunan Türkmenler, otomatik silahların taraması ile dağılmaya başladı. Kadınlar, çocuklar panik içinde koşuşmaya ve şaşkınlık içinde sığınacak yer aramaya koyuldu.
3 gün 3 gece süren ve tarihe "Kerkük Katliamı" olarak geçen soykırım başlamış oldu. Halkın panik içinde köşe bucak saklanmaya çalışması üzerine, 2. Tümen Komutanlığı’nın emriyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ancak çok geçmeden, bu yasağın sadece Türkmenler için ilan edilmiş olduğu anlaşıldı.
Daha sonra Türkmenler kurulan sözde halk mahkemelerinde, beş-on dakika içinde yargılanarak, kurşuna dizildiler. Ordu, polis ve sivil teşkilâtlar ile komünist partinin üyeleri el ele vererek, evlere baskınlar yaptılar ve yüzlerce Türkmen’i tutukladılar. Bir kısmını barakalara doldurarak katlettiler. Evlerinden alınan bazı Türkmen liderleri, ailelerinin gözleri önünde makineli tüfeklerle şehit edildiler. Daha sonra ayaklarına ipler takılarak, motorlu araçlarla cesetlerini sokak sokak sürüklediler.
Ölenlerin yanı sıra, binlerce Türkmen, çeşitli biçimde yaralanmıştı. Bu vahşeti gören bazı kişiler, aklını kaybederek çıldırdı. Korku ve dehşet yüzünden bazı hamile kadınlar da çocuklarını düşürdü. Hastanelerde yaralılardan yer kalmadı.
İnsanlık tarihinde benzeri görülmemiş bu kanlı olayların duyulması, bütün Irak’ta büyük yankı uyandırdı ve şok etkisi yarattı. Irak’ın dışında duyulan bu soykırım haberi, dış basında da geniş biçimde yer aldı.
Ve geride kalan Türkmenler, kalbi kırılmış, gururu incinmiş, yalnız ve kimsesiz bir millet olduklarını hissettiler. Anavatana kırılmış ama Türklüğe iman ve inancı bir kat daha artmış ve her şeyi kendisinin yapmak mecburiyetinde olduğunu kesinlikle anlamışlardı.
Kerkük Katliamı'nın yıl dönümünde şehit edilen tüm soydaşlarımızı rahmet ve dua ile anıyoruz.