Suriye'deki Esed rejiminin devrilmesinin ardından, yıllarca "ölüm merkezi" olarak tanımlanan Sednaya Cezaevi’nden kurtulan Lübnanlı Suheyl Hamevi, 33 yıl süren esaretinin ardından özgürlüğüne kavuştu. Hamevi, rejim karşıtı grupların Şam’da kontrolü ele geçirmesiyle, yıllarca işkenceye uğradığı cezaevinden salıverildi.
Suheyl Hamevi, 1991’de Lübnan'da, Suriye rejimi tarafından alıkonulmuş ve Suriye zindanlarına gönderilmişti. Lübnan'daki Suriye işgaline karşı çıktığı gerekçesiyle tutuklanan Hamevi, yıllarca Sednaya Cezaevi’nde işkencelere maruz kaldı. 33 yıl süren cezaevi hayatı boyunca sayısız zulüm ve insanlık dışı koşullarla karşılaşan Hamevi, uzun yıllar boyunca özgürlüğüne kavuşacağına dair hiçbir umut taşımadı.
Sednaya Cezaevi: İnsanlık Dışı Koşullar ve İşkence
Sednaya Cezaevi, Esed rejiminin en korkunç işkence merkezlerinden biri olarak biliniyor. Hamevi, burada geçirdiği 15 yıl boyunca tek kişilik hücrelerde tutulduğunu, ardından daha kalabalık hücrelere yerleştirildiğini belirtti. Her gün işkence gördüğünü, ailesiyle ve akrabalarıyla hiçbir şekilde iletişim kuramadığını vurgulayan Hamevi, "Vatanıma ve aileme dönmeye dair hiçbir umudum yoktu" diyerek ızdırap dolu yıllarını anlattı.
Suriye rejiminin devrilmesinin ardından, Hamevi'nin ve diğer tutukluların özgürlüğü için umut doğdu. Hamevi, "Silah sesleri duydum ve içerden kimsenin beni çıkaracağını anlamadım. 15 kilometre boyunca yürüdüm ve sonunda Lübnan’a getirilerek özgürlüğüme kavuştum" dedi. Lübnan resmi haber ajansına göre, Hamevi, Esed rejiminin düşmesinin ardından serbest kalan ve ülkesine dönen ilk Lübnanlı oldu.
Suriye Cezaevlerindeki Lübnanlı Tutuklular Derneği, Suriye cezaevlerinde kaybolan Lübnanlıların sayısının 622'yi bulduğunu belirtiyor. Bu tutukluların birçoğundan uzun yıllar boyunca haber alınamamıştı. Ancak son gelişmelerle birlikte, bazı tutukluların özgürlüklerine kavuşması umut veriyor.
Sednaya ve Diğer Cezaevlerinde Yapılan İnsanlık Suçları
Uluslararası kuruluşlar, Sednaya Cezaevi’nde yapılan işkenceleri ve toplu idamları detaylı bir şekilde raporladılar. 2011-2015 yılları arasında, her hafta veya iki haftada bir yaklaşık 50 kişinin burada asıldığı belirtiliyor. Ayrıca, rejimin Sednaya’da alıkoyduklarını kasıtlı bir şekilde insanlık dışı koşullarda tuttuğu, yiyecek, su, ilaç ve tıbbi bakım gibi temel ihtiyaçları onlardan mahrum bıraktığı ifade ediliyor.
Uluslararası Af Örgütü'nün 2017’deki raporunda, Sednaya'da gerçekleştirilen işkenceler ve cinayetlerin, Suriye'deki sivil nüfusa yönelik yaygın ve sistematik saldırılarla bağlantılı olduğu ve rejimin politikası olarak yapıldığı vurgulanıyor. Örgüt, Sednaya’daki ihlallerin insanlığa karşı suç teşkil ettiği sonucuna vardı.
Suriye'deki eski rejim, yıllarca işkence ve baskı yoluyla iktidarını sürdürmeye çalıştı. Ancak Esed rejiminin devrilmesiyle, Sednaya Cezaevi ve benzeri işkence merkezlerinden kurtulanlar, özgürlüklerine kavuşarak yıllarca süren zulme son verdi. Hamevi'nin hikayesi, Suriye'deki karanlık dönemin bir sembolü olurken, aynı zamanda dünyanın dikkatini Suriye'deki insan hakları ihlallerine çekmeye devam ediyor.