Sednaya Hapishanesi… Sadece bir yapı değil, duvarları çığlıklarla örülmüş bir tarih. Sembolü olduğu şey ise ne yazık ki adalet ya da güven değil, korku ve sessizlik. Duvarlarının ardında neler yaşandığını tam olarak bilmesek de sızan hikayeler, buradaki gerçekliği hayal edemeyeceğimiz kadar karanlık bir tabloya dönüştürüyor. İçeride yaşananları bilmek için orada bulunmak gerekmiyor; anlatılanlar bile insana nefes almayı unutturuyor. İnsanlık, burada sınırlarını kaybetmiş gibi. Adaletin yerini korkunun, umudun yerini karanlığın aldığı bu yerde, yaşam, yalnızca var olmaktan ibaret. Sednaya’nın adı, artık sadece bir hapishane değil, bir travmanın, bir korku ikliminin simgesi.
Suriye'nin en korkunç hapishanelerinden biri olan Sednaya, son 12 yılda binlerce masumun hayatına mal olmuş ve rejimin en korkunç işkencelerinin uygulandığı bir mekan olarak tarihe geçti. Bu hapishanede yaşananlar, hem fiziksel hem de psikolojik işkencenin en korkunç örneklerini sunuyor.
Sednaya Hapishanesi, Suriye'nin kuzeyinde, Şam'a 30 kilometre uzaklıkta yer alan ve Esad rejiminin en vahşi uygulamalarının sembolü haline gelmiş bir cezaevi olarak bilinir. 2011'de başlayan iç savaş süresince, rejim karşıtlarının susturulması için sistematik işkence, toplu infazlar ve insan hakları ihlalleriyle anılmıştır. Amnesty International ve Forensic Architecture gibi kuruluşlar, bu hapishanede işlenen suçların boyutlarını detaylı raporlarla ortaya koymuştur.
Sednaya'da mahkumlar, askeri mahkemelerde adil yargılanmadan ağır cezalara çarptırılmakta ve çoğu zaman “kaybolmaktadır”. Raporlara göre, mahkumlar sürekli fiziksel şiddet, açlık, uykusuzluk, ve psikolojik baskılara maruz kalmaktadır. Hatta hapishanede işkencenin bir tür cezalandırma yöntemi değil, varoluşsal bir politika olduğu belirtiliyor. Hapishane, uluslararası insan hakları kuruluşlarının "toplu ölüm kampı" olarak nitelendirdiği bir yapıya dönüşmüş durumda.
İşkencenin ve Ölümün Merkezi: Pres Makineleriyle yok ediliyorlar
Sednaya Hapishanesi, Suriye rejiminin en korkunç zulmünü yaşadığı bir yer. İddialara göre, burada 300.000 ila 1 milyon arasında mahkum, sistematik bir şekilde öldürülmüş. Hapishanede, mahkumlar pres makineleriyle ezilerek öldürülüyor; cesetler hamur gibi ezildikten sonra, kanallar aracılığıyla beden sıvıları tahliye edilerek, cesetler çuvallara konulup yok ediliyordu. Bu vahşi uygulamalar, mahkumların hayatta kalanlarına unutulmaz travmalar bıraktı.
Rejimin düşmesinin ardından alınan son bilgilere göre toplu mezar ortaya çıkarıldı. Esad rejim güçlerinin asitle eriterek öldürdüğü tutuklulara ait cesetlerin bulunduğu toplu mezarda sadece iskeletlerin kaldığı tespit edildi.
Sednaya, rejim karşıtlarını susturmak için kullanılan bir korku aracı olarak işlev görüyor. Yakalanan mahkumlar, gizli duruşmaların ardından bu hapishaneye gönderiliyor ve çoğu bir daha dışarı çıkamıyor. İşkence yöntemleri arasında asit banyosu, açlıkla terbiye etme ve sürekli dayak bulunuyor.
“BABASINI BİLMEDİĞİM ÇOCUKLARIM VAR”
Sednaya'dan kurtulanların yaşadığı travmalar, kelimelerle anlatılamaz boyutlara ulaşmış durumda. 13 yıl boyunca Sednaya'da kalan bir kadın, 19 yaşında tutuklanıp hiçbir yargılama yapılmadan hapse atıldığını, şimdi ise 32 yaşında serbest bırakıldığını belirtti. Kadın, "Üç çocuğum var ve üzgünüm ki çocuklarımın babasını bilmiyorum. Serbestim ama ailemin çoğu ölmüş" diyerek yaşadığı kayıpları dile getirdi.
16 yaşında Kuran öğrettiği için tutuklanan bir başka kız çocuğu, 10 yıl sonra babasını bilmediği 2 çocukla birlikte kurtarıldı.
Sednaya Hapishanesi’nden kurtulan bir mahkum, maruz kaldığı işkenceler nedeniyle hafızasını kaybetti.
Şam yakınlarındaki Sednaya Hapishanesi’nden kurtulan bir görgü tanığı, yaşadığı dehşeti şöyle anlatıyor: “Şafak vakti hücrelere baskın yapıp isimleri okurlardı. İsimleri okunanlar idam edilmek üzere dışarı çıkarılırdı. Seçilen mahkumları sabah kahvaltısından önce alıp üç gün aç ve susuz bırakırlardı. Darağacını cezaevine getirir, insanları idam eder ve cesetleri patates çuvalı gibi üst üste yığarlardı.”
13 yıl önce, 20 yaşında bir tıp öğrencisi olan başka mahkum, Hama'da sınav için yola çıkmış ve o günden sonra bir daha geri dönmedi. Annesi, tek oğlunun öldüğünü düşünerek acıdan kör oldu. Uzun yıllar süren esaretin ardından mahkum, Sednaya Hapishanesi'nden kurtarılmasına rağmen akıl sağlığını kaybetti.
TOPLU MEZARLARA GÖMÜLÜYORLAR
Hapishane, yerin 4 kat altında inşa edilmiş, gizli giriş çıkışlar ve insanlık dışı işkencelerle donatılmış bir yer. Mahkumlar, burada idam edildikten sonra cesetleri demir pres makineleriyle yok edilip toplu mezarlara gömülüyordu. Her geçen gün daha fazla bilgi ortaya çıkıyor, ve Sednaya'da yaşananlar, dünyanın dört bir yanındaki insan hakları savunucuları tarafından belgelenmeye devam ediyor. Suriye’deki bu tür insanlık suçları, uluslararası hukuk ve adalet önünde hesap verebilir mi, bilinmez ama bir şey kesin: Sednaya'da yaşananlar bir gün dünya gündemine taşınacak ve sorumlular yargılanacaktır.
BETONLARI KIRIP MAHKUMLARA ULAŞTILAR
Beşar Esad rejiminin sona ermesinin ardından, 8 Aralık 2024'te muhalif güçler, Şam’a ulaşıp Esad yönetimine son verdiler. Ardından yapılan arama ve boşaltma çalışmaları, cezaevindeki gizli bölmelerin ortaya çıkmasına yol açtı. Sednaya'da yıllarca hapsedilen binlerce mahkum, 9 Aralık 2024'te yapılan keşiflerle serbest bırakıldı.
Sednaya'da binlerce tutuklu, muhalif güçlerin 27 Kasım’da başlattığı büyük saldırılarla kontrolü ele geçirmesinin ardından serbest bırakıldı. Halep, Hama, Dera, Süveyde ve Kuneytra’nın ele geçirilmesinin ardından 8 Aralık’ta Humus ve Şam’a giren muhalifler, Esad’ın 24 yıllık iktidarını sonlandırdılar. Arama çalışmalarının devamında, cezaevinin gizli bölmelerinde tutulan binlerce mahkum serbest bırakıldı.
Sednaya Hapishanesi, sadece bir cezaevi değil, bir ölüm merkezi olarak tarihsel bir kara leke olarak kalacak ve Esad rejiminin işlediği insanlık suçlarının simgesi olacak.