"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Hafif yağmur
6°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,9998 %0.08
37,1543 %-0.1
3.513.523 %1.09
3.364,62 1,70
İşçi Haber Dünya SSCB'de komünizmin çöküşüne sebep olan etkiler

SSCB'de komünizmin çöküşüne sebep olan etkiler

Sovyetler Birliği, 1922’den 1991’e kadar 74 sene varlığını sürdüren ve dünyada komünist sistemin dalga dalga yayılmasına sebep olan bir devlettir. 15 farklı milleti bünyesinde bulunduran bu ülkede komünist sistem, hem başarıları hem de büyük sorunları beraberinde getirdi. Peki SSCB'de komünizmin çöküşüne sebep olan etkiler neler? İşte detaylar...

SSCB, bilinen adı ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 1922’den 1991’e kadar 74 sene varlığını sürdürüp dünyada komünist sistemi reform ve devrimlerle dalga dalga yaydı. Ülke 15 Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nden oluşuyordu. Bunlar arasında Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Belarus, Özbekistan, Gürcistan, Ermenistan gibi farklı etnik uluslardan halklar vardı. Sovyet yönetimi, tüm bu halkları ortak bir çatı altında toplamayı hedefledi. 

19. yüzyılın sonlarında Rusya'da, sanayileşme hızla artmasına rağmen ülkedeki insanların geçim kaynağı çiftçilikti. Halkın büyük bir bölümü fakir köylülerden oluşuyor olup ülkedeki zengin aristokratlar tarafından sömürülüyordu. Sanayileşme sürecinde işçi sınıfı oluştu ancak fabrikalardaki çalışma şartları ağırdı. Çar 2. Nikolay, insanların siyasi haklarını kısıtlayarak ifade özgürlüğünü sınırladı. İşçiler, fabrika sahipleri ve devlet tarafından ağır şartlar altında çalıştırılıyor, köylüler ise ağır vergiler nedeniyle geçinmekte zorlanıyordu. Eğitim ve sağlık sistemlerinin yetersizliği, insanların yaşam standartlarını düşürdü. 

Yaşanan sorunlar, komünist ideolojinin doğmasına sebep oldu. Karl Marx ve Friedrich Engels, sosyalist düşüncenin temelini attı. Marx’a göre kapitalizm yıkılmalı ve işçi sınıfının yönetimde olduğu eşitliğe dayalı bir sistem kurulup şahsi mülkiyet ortadan kaldırılmalıydı. Kapitalizmin insanlar üzerindeki etkisini eleştiren bu iki düşünür, 1848 yılında yayınladıkları Komünist Manifesto ile işçi sınıfının burjuvaya karşı mücadele etmesi gerektiği fikrini dile getirdi. Friedrich Engels, Marx’ın düşüncelerini destekleyerek işçilerin örgütlenip devrim yapmaları gerektiğini ifade etti. İkilinin fikirleri, ilerleyen yıllarda Vladimir Lenin ve Bolşevikler tarafından uygulandı. 

ÇARLIK RUSYASI'NDA REJİME KARŞI İSYAN

1904-1905 yılları arasında Rusya'nın Japonya'ya karşı ağır mağlubiyet almasının ardından Çar 2. Nikolay, insanların güvenini sarstı ve halk büyük bir isyan çıkardı. Ülkedeki insanların siyasi hakları yoktu ve sansür yaygındı. Rejimin ağır baskılarına karşı insanlar dilekçe vermek istedi ancak askerler silahsız işçilere ateş açarak yüzlerce kişinin ölmesine sebep oldu. Kanlı Pazar olarak adlandırılan olayın ardından Rusya genelinde ayaklanmalar ve köylü isyanları başladı. Ekim 1905'te ülke çapında genel grev düzenlendi. İşçiler, işçi konseyleri kurarak rejime karşı tek çatı altında birleşti. Artan tepkiler ile beraber Çar 2. Nikolay, Ekim Manifestosu’nu yayınlayarak bir takım yenilikler yapmayı kabul etti ve Parlamento kurup insanlara siyasi haklar verdi. Ancak yapılan düzenlemeler kısa süre içerisinde kaldırılarak Duma'nın yetkileri sınırlandırıldı. Böylece rejim baskıcı yapısını korumaya devam etti. 1906-1907 yıllarında Çarlık yönetimi, isyanları ve grevleri ağır bir şekilde bastırdı, binlerce kişi idam edildi veya sürgüne gönderildi. Muhalefet üzerindeki baskılar arttı ve sansür yeniden sıkılaştırıldı. 1905 yılında çıkan ayaklanma, rejimin yıkılmasına sebep olmadı fakat Rusya’daki devrimci hareketlere ön ayak oldu.

ÇARLIK RUSYASI'NIN SONU

1. Dünya Savaşı esnasında ağır kayıplar veren Rusya’da ekonomik kriz patlak verdi. Cephede alınan mağlubiyetler, askerleri olumsuz etkilerken ülkede gıda ve yakıt kıtlığı zirveye ulaştı. İşçi grevleri, köylü ayaklanmaları ve ordu içinde isyanlar giderek yaygınlaştı. kötü çalışma koşulları ve cephedeki yenilgiler nedeniyle halkın tepkisi giderek arttı. Vladimir Lenin, Marx’ın fikirlerinden esinlenerek Bolşevik Partisi’ni (Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin radikal kanadı) kurdu. Bolşevikler, işçi sınıfının liderliğinde devrim yapıp komünist bir devlet kurmayı amaçladı. 1903 yılında RSDİP içinde gerçekleşen fikir ayrılıklarının ardından Bolşevikler ve Menşevikler olmak üzere iki grup oluştu.

Rus politikacı, Marksizmi yaşadığı yerin etnik yapısına göre uyarlayıp daha sert bir tutumla sosyalist devrim gerçekleştirmeyi amaçladı. Onun fikirleri, Bolşevik hareketin temelini oluşturdu ve dünya genelinde komünist hareketlere ilham verdi. Parti içi tartışmalara izin verdi ancak karar alındıktan sonra tüm üyelerin bu hükme uyması gerektiği ilkesini benimsedi. Lenin’e göre kapitalizm ile sömürgecilik ve savaşlar kaçınılmaz hale geliyordu. Mevcut düzeni yıkmak için örgütlenilmesi gerektiği ve silahlı mücadeleler ile ayaklanmaların gerekli olduğunu savundu. Ekmek, barış ve toprak sloganıyla işçi sınıfı, köylüler ve askerlerin desteğini arkasına aldı. 

Yaşanan olayların ardından 7 Kasım 1917’de Bolşevikler, Petrograd’daki Kışlık Saray’ı ele geçirerek Çar 2. Nikolay'ı tahttan indirdi ve yönetime el koydu. 1918-1922 yılları arasında iç savaş yaşandı. Bolşevikler Beyaz Ordu’yu yenerek iktidarlarını pekiştirdi ve Lenin önderliğinde Sovyetler Birliği kuruldu. Böylelikle, Rusya'da üç yüz yıldır hüküm süren Romanov Hanedanı tarihin tozlu raflarında yerini aldı.

SSCB'NİN KURULUŞU

Lenin ve Bolşevikler, iktidarı ele geçirdikten sonra 1922’de Sovyetler Birliği'ni (SSCB) kurdu. Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti, Ukrayna, Beyaz Rusya, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan gibi ulusların birleşmesi ile ülkenin sınırları genişledi. Rus politikacı, bir takım sosyal yenilikleri hayat geçirdi. Kurulan yeni devlet, komünist ideolojiye dayalı bir sistemde özel mülkiyeti ortadan kaldırılıp toprak devlet tarafından kamulaştırıldı ve köylülere dağıtıldı. İç savaşın getirdiği yıkımları azaltmak için 1921’de yeni ekonomi politikası ilan edildi. Bu yönetim anlayışı, belirli özel girişimlere izin vererek, ekonomik dengeyi kurmayı hedefledi. Sovyet yönetimi ilk yıllarında Savaş Komünizmi olarak adlandırılan katı bir ekonomi modelini uyguladı. Bu dönemde tüm üretim araçları devletleştirilerek halkın ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıldı. Lenin’in ölümünün ardından, Joseph Stalin iktidara geçti ve Sovyetler Birliği’ni otoriter bir yapıya dönüştürdü. Stalin, endüstriyel kalkınmayı hızlandırmak amacıyla beş yıllık kalkınma planlarını hayat geçirdi. Bu süreç, özellikle tarımda büyük bir dönüşümü, ancak büyük bir kıtlığı da beraberinde getirdi. 

SSCB'DE KOMÜNİZMİN ÇÖKÜŞÜNE SEBEP OLAN ETKİLER

SSCB'nin merkezi planlama sistemine dayalı ekonomisi, uzun vadede sürdürülebilir olmadı. Tüketim mallarına yeterince yatırım yapılmaması halkın yaşam kalitesini düşürdü. Uzay ve nükleer teknoloji alanlarında büyük başarılar sağlansa da üretim ihmal edilerek, halkın temel ihtiyaçlara erişimi zorlaştırıldı. Soğuk Savaş yıllarında ABD ve SSCB, askeri harcamalarda birbirleri ile yarışarak rekor kırdı. Ancak, Sovyet ekonomisi bu yükü kaldıramdı. ABD'nin "Yıldız Savaşları" projesi, SSCB'nin harcamalarını artırdı. Diğer yandan, Afganistan'ın işgali büyük tepkilere sebep oldu. Yaklaşık bir milyon Sovyet askerinin katıldığı ve milyonlarca Afganistanlı insanların öldürüldüğü savaş, on yıl sürdü. Askeri zayiatlar ve yüksek maliyet Sovyet ekonomisini bunalıma soktu. ABD müttefiklerine destek vererek Sovyet ordusuna ağır kayıplar verdirdi. Ülkede yaşayan insanlar, savaşın gereksiz olduğunu düşünerek rejime tepki gösterdi. 

1Mart 1985'te SSCB'nin lideri olan Mihail Gorbaçov, ülkeyi bazı politikalar ile kurtarmaya çalıştı ancak işe yaramadı. Ekonomiyi serbest piyasa kurallarına göre kalkındırmaya çalışsa da geçiş sürecinde büyük ekonomik sorunlara yol açtı. Basına ve halka daha fazla özgürlük tanındı fakat rejimin zayıflıkları gün yüzüne çıktı. SSCB, 15 farklı ulustan oluşuyordu. Bunlar arasında Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Belarus, Özbekistan, Gürcistan, Ermenistan gibi farklı etnik yapıya sahip milletler vardı. Sovyet yönetimi, tüm bu halkları ortak bir kimlik altında birleştirerek bir süre amacına ulaştı ancak 1980'lerin sonunda bu milletler bağımsızlık talebinde bulundu. Baltık devletleri Estonya, Letonya, Litvanya bağımsızlık için ayaklandı. Kafkasya ve Orta Asya'daki cumhuriyetler, Moskova’nın kontrolünden çıkmak için harekete geçti. Rus olmayan halklar, Sovyet yönetimine karşı kendi kültür ve kimliklerini asimile ettikleri gerekçesi ile ayaklandı. Macaristan, Çekoslovakya, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerde de çıkan isyanlar komünizmin sonunu getirdi. Aralık 1991’de Bağımsız Devletler Topluluğu kuruldu ve Sovyetler Birliği resmen yıkılarak 15 ülke bağımsızlığını ilan etti.