Kurtarma operasyonunun başlatılmasında, insan hakları örgütü Madencilikten Etkilenen Toplulukların Eylem Birliği (MACUA) tarafından ortaya atılan yamyamlık iddiaları etkili oldu. 3 Ocak’ta Anayasa Mahkemesi’ne başvuran MACUA, madende mahsur kalan madencilerin ölen arkadaşlarının cesetlerini yediklerini iddia etmişti. Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından 13 Ocak’ta hükümet, operasyonu başlatarak madencileri kurtarma çalışmalarına hız verdi.
Polis yetkilileri, Stilfontein madeninden kurtarılan kaçak madencilerden yalnızca 21'inin Güney Afrika vatandaşı olduğunu, geri kalanlarının ise büyük ölçüde Mozambik uyruklu olduğunu bildirdi. Resmi verilere göre, 15 Ocak itibarıyla 1806 kaçak madenci madenden çıkmayı başardı. Ancak yetkililer, kaçak madencilerin kolluk kuvvetlerinden kaçmak için gecikmeli çıkışlar yaparak tutuklanmamak amacı güttüklerini belirtti.
Kurtarma Çalışmaları ve Kamuoyu Tepkisi
Cumhurbaşkanlığı İşleri Bakanı Khumbudzo Ntshavheni'nin, kurtarma operasyonu sırasında kaçak madencilerin gerekirse "dumanla dışarı çıkarılacağını" söylemesi, kamuoyunda büyük tartışmalara yol açmıştı. Buna karşın, hükümet yetkilileri, kaçak madencilerin kendi çabalarıyla madenden çıkış yapabildiklerini ve gecikmelerin, tutuklanmama amacı taşıyan bir taktik olduğuna dikkat çekti.
Stilfontein madenindeki olay, Güney Afrika’nın kaçak madencilik sorunu ve devletin bu tür felaketlere müdahale etme şekli hakkında önemli soruları gündeme getirdi. Polisin, Kasım 2024'ten itibaren madende su ve gıda tedarikini kesmesi nedeniyle binlerce madenci yer altında mahsur kalmıştı. 13 Ocak’tan itibaren başlatılan kurtarma operasyonları, bölgedeki krizle ilgili kapsamlı çözüm arayışlarının hız kazanmasına neden olabilir.