Suriye'deki Alevilere ve azınlıklara yönelik son birkaç gündür devam eden soykırıma karşı binlerce vatandaş ses yükseltmeye başladı. Türkiye'de ve dünyanın birçok ülkesinde Suriye'deki Alevi katliamına karşı protestolar düzenleniyor. Bu protestolardan biri de Londra'da düzenlendi.
SURİYE'DEKİ ALEVİ SOYKIRIMINA LONDRA'DAN TEPKİ
Britanya Alevi Federasyonu ve Londra’da yaşayan Türk ve Kürt göçmenlerin sorun ve ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yapan kurumların içerisinde yer aldığı Demokratik Güç Birliği Britanya (DGB), başta İngiltere olmak üzere tüm Avrupa ülkelerinin seyirci kaldığı HTŞ’li grupların Alevilere yönelik katliamlarını protesto etti.
Suriye'deki Alevi katliamına karşı olarak 8 Mart’ta Londra’da Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Manor House Metro istasyonu yanında bir bilgilendirme çadırı açan Britanya Alevi Federasyonu, 12 Mart Çarşamba günü DGB ile ortak bir protesto gösterisi ve yürüyüş de düzenledi. Protesto Esad’ın ‘‘barbar rejimi’’nin düşmesini sevinçle karşılayan ama HTŞ’nin Alevileri katletmesine sesini çıkartmayan İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın 10 Downing Street’teki konutunun önünde gerçekleştirildi.
BRİTANYA ALEVİ FEDERASYONU, İNGİLTERE HÜKÜMETİNE SESLENDİ
Britanya Alevi Federasyonu ve DGB, burada İngilizce ve Türkçe yaptıkları konuşmalarla katliamın derhal durdurulması için İngiltere hükümetine seslendiler. Alevilere yönelik katliama sessiz kalanların kınandığı eylemde, ‘’Suriye'de Alevi Soykırımını Durdurun'' pankartı açıldı.
Başbakanlık konutu önünde Britanya Alevi Federasyonu adına yapılan açıklamada, “Bu, ani bir şiddet patlaması değil. Bu saldırılar, uzun süredir devam eden sistematik baskının bir sonucu olarak planlanmakta ve uygulanmaktadır. Kadınlar kaçırılıyor, aileler tecavüz tehdidi altında yaşıyor, keyfi gözaltılar, işkenceler ve faili meçhul cinayetler korkutucu bir gerçek hâline gelmiş durumda. Toplumlarımızın üzerinde yok olma tehdidinin gölgesi dolaşıyor.Biz, hedef alınanlar, en temel hakkımız olan var olma hakkımızı savunmaya cesaret ettiğimizde, haksız ve acımasız bir şekilde “Esad yanlısı güçler” olarak yaftalanıyoruz. Hayatlarımız sürekli tehdit altındayken, onurumuz ayaklar altına alınırken ve sevdiklerimiz akıl almaz vahşetlere maruz kalırken direnmeyi nasıl reddedebiliriz? denildi.Medyada bu olayların sadece “Esad yanlısı güçler arasındaki çatışmalar” olarak sunulması, gerçeğin tehlikeli bir şekilde çarpıtılmasıdır. Bu, suçluları aklamakta ve kurbanları suçlu gibi göstermektedir. Bizler, Aleviler, Dürziler ve hedef alınan diğer azınlıklar, sadece hayatta kalmak için mücadele eden sivilleriz. … Kuzey Suriye’deki geçici hükümetiyle Colani’nin rolünü görmezden gelemeyiz. Bazı medya kuruluşları onu istikrarın simgesi gibi göstermeye çalışsa da bu büyük bir yalandır. Alevilere, Dürzilere ve diğer azınlıklara yönelik nefret söylemleriyle tanınan Colani, bu saldırıların mimarı ve kışkırtıcısıdır. Geçici hükümeti, bu şiddeti aktif olarak desteklemektedir; buna rağmen bazı medya kuruluşları onu uluslararası arenada meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Bu yalnızca bir hata değil, aynı zamanda suç ortaklığıdır.’’ ifadeleri ile dile getirildi.
Kaynak: Evrensel