Gazze’deki kaynaklar, Londra merkezli Şarku’l Avsat gazetesine verdikleri demeçte, Yahya Sinvar’ın öldürüldüğü operasyona dair çarpıcı bilgiler paylaştı. 16 Ekim Çarşamba günü, Gazze’nin güneyindeki bir çatışmada “tesadüfen” öldüğü belirtilen Sinvar’ın son dönemdeki faaliyetleri ve durumu merak konusu oldu.
Aile İletişimi ve Güvenlik Önlemleri
Kaynakların aktardığına göre; Sinvar, İsrail’in yoğun saldırıları nedeniyle ailesini daha güvenli bir yere nakletmiş ve onlarla iletişimini mektup aracılığıyla sağlamıştı. Eş ve çocuklarıyla son 1-1.5 ay içinde ancak haberleşebildiği ifade edildi. Sinvar’ın, kardeşi Muhammed ile Rafi Saleme ve Muhammed el Deif gibi isimlerle buluşarak fikir alışverişinde bulunduğu da öğrenildi.
Hazırlıklı ve Silahlı
Sinvar’ın, İsrail saldırılarına karşı silahlı ve hazırlıklı olduğu öne sürüldü. Öldürülmeden önce, elindeki sopasını bir İsrail dronuna fırlatmıştı. Gazetelerde yer alan haberlere göre; Sinvar Gazze’deki tünellerde saklanıyor ve İsrailli esirleri kendisine kalkan olarak kullanıyordu. Ayrıca, İsrail’in tüm rehinelerin tek seferde serbest bırakılması karşılığında Sinvar’a güvenli çıkış önerdiği iddia edildi.
Yahya Sinvar’ın Kimliği
Yahya Sinvar, 1962 yılında Gazze Şeridi’ndeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda dünyaya geldi. Hamas’ın kurucu üyelerinden biri olarak, örgütün gelişiminde kritik bir rol üstlendi. 1980’lerin sonlarında Hamas’a katılan Sinvar, hızla örgütün güvenlik kolunun başına geçti. 1989 yılında, iki İsrailli askerin öldürülmesi ve Filistinli muhbirlere suikastlar düzenlemekle suçlanarak dört kez müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 22 yıl süren hapis hayatının ardından, 2011 yılında Gilad Shalit takası kapsamında serbest bırakıldı.
Siyasi ve Askeri Etkisi
Sinvar, 2017 yılında Hamas’ın Gazze lideri olarak atandı ve örgütün askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları ile siyasi kanadı arasında önemli bir köprü oldu. Haniye’nin aksine, Sinvar’ın sahada operasyonel deneyimi, onu Hamas’ın en etkili figürlerinden biri haline getirdi.
Sinvar’ın ölümü, hem Hamas içindeki dinamikler hem de İsrail-Filistin çatışmasının geleceği açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.