(YLSY) kapsamında belirlenen öğrenciler için hayata geçirilen ‘Yurt Dışında Lisansüstü Öğrenim Bursu Kazanan Öğrencilere Yönelik Bilgilendirme ve Uyum Programı’, MEB Şura Salonu'nda başladı.
Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran, "Yurtdışında lisansüstü eğitim almaya hak kazanan sizleri, üniversitelerinden en yüksek başarılarla mezun olan ve ALES'ten yüksek puan alan kimlikli, kişilikli, öz güveni yüksek öğrenciler olarak seçtik" dedi.
ÖĞRENCİLERDEN BEKLENTİ
Öğrencilerden bu anlamda büyük beklentileri bulunduğunu belirten Safran, Türkiye'nin nitelikli ve kaliteli insan gücüne ihtiyacı olduğunu söyledi. Lisansüstü eğitim alınacak alanların ‘özellikli alanlar’ olduğunu söyleyen Safran, şöyle konuştu:
"Türkiye'de ilerleyen dönemlerde bu alanlarda yetişmiş veya yetişecek olan sizlere çok ihtiyacımız olacak. Milli Eğitim Bakanlığı olarak eğitim sistemi üzerinde ciddi paradigma değişikliklerine gidiyoruz. Şimdiye kadar birçok konuda şikayet edilen eğitim öğretimdeki sıkıntılar ve eksiklikler nelerse bunların üstesinden gelmek için geniş bir paydaş grubu çalışmasıyla yeni değişimler ve önemli gelişmelere Bakanlığımızı hazırlamak istiyoruz. Bu paradigma değişikliği konusunda en büyük katkıyı sizlerden bekliyoruz."
DİKKATLİ VE TİTİZ OLMALARI
Safran, öğrencilerin özellikle milli birliği ve güvenliği tehdit eden cemaat, cemiyet, yapı, dernek, vakıf gibi oluşumlardan uzak durmaları, bu tuzaklara karşı son derece dikkatli ve titiz olmaları gerektiğini belirtti.
Öğrencilerin karşılaştıkları her türlü sorunda yanlarında olduklarını belirten Safran, gerek yabancı ülkelerdeki eğitim ataşelikleri gerekse Resmi Burslu Öğrenci Sistemi (REBUS) üzerinden öğrencilerin sorunlarını iletebileceğini söyledi.
Yurtdışında eğitim alacak her öğrencinin aynı zamanda Türkiye'nin birer elçisi olacağını belirten Safran, şöyle konuştu:
"Birçok başarı hikayesi, 1416 sayılı kanun kapsamında, yurtdışına lisansüstü öğrenim bursuyla giden öğrencilerin yazdığı hikayedir. Çok büyük değişimler ve hikayeler yazdılar. Bize gelecekte de Fuat Sezginler, Aziz Sancarlar lazım. Bunun sizlerin arasından çıkması mümkün. Sosyal bilimler alanında, bilim tarihi alanında yetişecek insanlar lazım. Türkiye'de bazı imkânlar kısıtlı olduğu için bu alanlarda yüksek lisans ve doktora yaptırmak zor olabiliyor. Çocuklarımız yurtdışında bunları görsünler ve daha gelişmiş laboratuvarlarda yetişerek o bilgilerini ülkemize getirsinler istiyoruz. Yurtdışında eğitimine devam edecek bursiyerlerimizin, yabancı dil eğitimi veren kurslara gitmelerini sağlayacağız."
YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Rahmi Er ise Türkiye'nin yükseköğretim alanında bölgesel ve küresel ölçüde cazibe merkezi haline gelmesi ve ‘uluslararası alanda daha görünür, bilinir ve saygın olması’ vizyonunun gerçekleştirilebilmesi için kalite odaklı büyüme gerektiğini söyledi. Nüfusu 82 milyon olan Türkiye'de 206 yükseköğretim kurumu ve 8 milyon öğrenci bulunduğunu söyleyen Er, "Bu öğrenci sayısıyla Türkiye, Avrupa yükseköğrenim alanında birinci sırada. Öğrencilerimizin program dağılımına bakarsak, önlisansta 2 milyon 885 bin öğrencimiz var. Cinsiyet dağılımları bağlamında ise önlisansta kız-erkek oranı hemen hemen aynı. Yükseköğretimimizi 163 bin 622 öğretim elemanıyla sürdürüyoruz. Bunlardan 80 binin üzerindekiler öğretim üyesi düzeyinde" dedi.
MEB Yükseköğretim ve Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürü Yusuf Büyük ise, “865 bursiyer yurtdışına eğitim almak için gönderilecek. 202 üniversiteden bu arkadaşlarımızı dikkatle seçtik. Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk da bu konuda adaletli ve hakkaniyetli olmamızı söyledi. Biz de bu ilkelere riayet ederek seçim yaptık" diye konuştu.
Öğrencilerden, gidecekleri ülkelerde Türkiye'yi en iyi şekilde temsil etmelerini isteyen Büyük, "Birçok alanda tasarrufa gidilmesine rağmen eğitimde bir kısıtlamaya gidilmedi. Yurtdışında eğitim alacak öğrencilerimizin de sayılarında herhangi kısıtlama yapılmadı. Şu anda 45 ülkede 4 bin 500'e yaklaşan bursiyerimiz var" dedi.