Zirveye katılan ülkelerin görüşmelerde ağırlıklı olarak Kovid-19 salgınındaki öğrenme kayıplarının ne kadar kritik olduğunu ön plana çıkarttıklarını aktaran Özer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milli Eğitim Bakanlığı olarak son bir yılda eğitimde yüz yüze eğitimi ön plana çıkartarak, eğitim öğretimini tamamlamanın ne kadar kritik olduğunu ve aynı zamanda öğrencilerin ve öğretmenlerin psikolojik sağlamlıklarını ve öğrencilerin özellikle öğrenme kayıplarını telafi etmeyle ilgili mekanizmaları ve en son olarak da eğitim-öğretim bittikten sonra 4 ana temada yaz okuluyla öğrencilerimizi hiç yalnız bırakmadığımızı orada aktarmaktan da büyük mutluluk duyduk. Öğretmenlerin mesleki girişimi tüm eğitim sistemlerinin en öncelikli durduğu alanlardan bir tanesi. Bizler de son bir yıl içerisinde en önem atfettiğimiz alanlardan birisi öğretmenlerimizin mesleki ve kişisel gelişimi. Bu alanda sadece yüz yüze öğretmenlerimizin mesleki gelişimini, eğitimini desteklemeyle yetinmeyip aynı zamanda dijital platform Öğretmen Bilişim Ağı'nı (ÖBA) oluşturup öğretmenlerimizin her an yanında olmayla ilgili sağlamış olduğumuz iyileştirmeleri görmekten gerçekten büyük mutluluk duyduk.
2020 yılında öğretmen başına düşen mesleki gelişim ve kişisel gelişim eğitimleri, 44 saat iken 2021'de yapmış olduğumuz iyileştirmelerle bunu 94 saate çıkarttık. 2022'de öğretmen başına mesleki gelişim saatini 120 saate ulaştırma hedefini kendimize hedef olarak koymuştuk. Bugün itibarıyla öğretmen başına 192 saatlik eğitimin tamamlandığını açıklamaktan da büyük mutluluk duyuyorum. 2022'de hedef olarak koyduğumuz öğretmen başına düşen eğitim saatini çok çok aşmış ve muhtemelen 2022'nin sonuna kadar 250 saatlik bir eğitimi tüm öğretmenlerimize eriştirmiş bulunacağız. Bu gerçekten çok kritik ve Eğitimin Dönüştürülmesi Zirvesi'nde zikredilen öğretmenlerin yeni becerilerle donatılmasıyla ilgili bu anlamda da önemli bir açılımı zaten biz bu zirveye katılmadan önce de çok hızlı bir şekilde yürürlüğe sokmuş bulunuyoruz. Eğitim sistemimizde öğretmenlerimizi ne kadar güçlendirebilirsek eğitim sistemimizin kalitesi o kadar artacak ve özellikle okullar arası başarı farkının azaltılmasına ve eğitimde fırsat eşitliğinin güçlendirilmesine de çok önemli bir adımı atmış olacağız.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak son 20 yılda eğitimdeki fırsat eşitliğini güçlendirmeyle ilgili atmış olduğunuz adımların büyük bir kısmının diğer ülkelerde olmadığını görmekten de ayrıca büyük mutluluk duyduk. Çünkü son 20 yılda eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için ücretsiz kitaplar, tüm öğrencilerimize ulaştırılmakta. Bu sene de Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi yardımcı kaynakları da öğrencilerimize ücretsiz olarak ulaştırıyoruz.
BM Eğitimin Dönüştürülmesi Zirvesi'nde Türkiye, 153 milyon ders kitabının, 136 milyon yardımcı kaynağın öğrencilere ulaştırıldığı; 1,5 milyon öğrenciye ücretsiz yemek imkanının verildiği, bursla ilgili desteklemeler, pansiyonlar, şartlı eğitim yardımları ve taşıma sistemini de göz önüne aldığında sosyal devlet olarak ön plana çıktı. Bu yatırımlar beşeri sermayenin niteliğini arttırmayla ilgili yatırımlar gerçekten devasa bütçeleri kapsamakta. Bu anlamda da Türkiye, sadece kendi beşeri sermayesini iyileştirme anlamında değil aynı zamanda diğer ülkelere sosyal devletin eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmeyle ilgili ne kadar büyük bir örneklik teşkil edebileceğini göstermesi anlamında da çok güçlü bir pozisyonda bulunuyor. Bunu tabii Birleşmiş Milletler de diğer ülkelerle paylaşmış olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz."
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *