Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) "en yüksek danışma kurulu" olarak adlandırılan Milli Eğitim Şurası 7 yıl aradan sonra toplandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
ÖĞRETMEN MAAŞLARINA 2 BİN LİRA ZAM
Öğretmenlikte adaylık kaldırma sınavını artık bir kenara bırakıyoruz, bunun yerine bir program uygulayarak adaylarımıza destek olacağız. 10 yılını doldurmuş öğretmenlerimize uzman öğretmenlik imkanını getiriyoruz. Uzman öğretmenlerimiz hem bir derece alacaklar hem de maaşlarında 1000 TL artış olacaktır. Yüksek lisans yapmış öğretmenlerimiz ise sınavdan muaf tutulacaktır. Uzman öğretmenler sınavda başarılı olduklarında başöğretmen unvanıyla görev yapacaklardır. Maaşlarında da 2000 TL artışa gideceğiz. Doktora yapmış öğretmenlerimiz ise bu sınavdan muaf tutulacaktır. 1. derecedeki öğretmenlerimizin ek göstergelerini 3600'e çıkarıyoruz.
SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMEN ORTADAN KALKIYOR
Sözleşmeli öğretmen ile kadrolu öğretmen ayrımını da ortadan kaldırıyoruz. Mecburi hizmet hariç özlük hakları, atamalar başta olmak üzere sözleşmeli öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenlerimizle aynı haklara sahip olacaklar. Bu tarihi reformun şimdiden hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
EN YÜKSEK PAYI EĞİTİME AYIRDIK
Milletimize verdiğimiz tüm sözler gibi bunu da gerçekleştirmenin gururunu yaşadık. Hazırladığımız tüm bütçelerde en yüksek payı eğitime ayırdık. İnşa ettiğimiz derslikler ve yaptığımız atamalar sayesinde derslik başına düşen öğretmen sayısı OECD ortalamasını yakalamıştır. Ders kitaplarını evlatlarımıza ücretsiz dağıtarak ailelerimizi büyük bir sıkıntıdan kurtardık. Okulun ilk gününde ders kitaplarını sıralarında hazır buluyor. Şu anda bu salonu tıklım tıklım dolduran kardeşlerim iyi bilirler; tabi 18 yaş altı veya 18-30 yaş grubu bunu bilmeyebilir. Biz tekstil notlarıyla okuduk. Tekstil makinelerinden, mürekkebin dağıldığı, almak isteyip de alamadığınız o notlar bizim için bir felaketti. Paramızı verip almak isterdik üst sınıftaki ağabeylerimiz o tekstil notlarını vermezdi. Biz bunları yaşadığımız için dedik ki artık bu nesle bunu yaşatmayacağız.
Özellikle alt gelir grubundaki vatandaşlarımıza yük olmaya başlayan yardımcı kaynak meselesini de çözüme kavuşturuyoruz. Evlatlarımıza yine ücretsiz bir şekilde dağıtılıyor. Okul öncesi eğitimi de süratle yaygınlaştırıyoruz. Bilhassa büyük şehirlerimizde eksikliği hissedilen okul öncesi kurum sayılarını artırıyoruz. Attığımız bir adım da kız çocuklarımızın önündeki engellerin kaldırılmasıdır.
2007 yılında 18-22 yaş erkeklerin okullaşma oranı yüzde 22,4, kızların oranı ise yüzde 19,2'ydi. Bugün bu oran erkekler için yüzde 40,5'a kızlar için yüzde 43'e yükselmiştir.
Türkiye sadece tarihiyle, kültür birikimiyle değil, potansiyeliyle de gerçekten büyük bir ülkedir. Elimizdeki en kıymetli hazinemiz çocuklarımız ve gençlerimizdir. Öğretmenlik sadece eğitim, öğretim sürecinde edinilen bilgileri sınıfta öğrencilere aktarmak değildir. Tecrübe ve irfanla gençlerimizi geleceğe hazırlama mesleğidir. Sadece öğretmez, aynı zamanda değer kazandırır, ufuk çizer. Öğretmen yalnızca akla hitap etmez, kalbe ve duygulara da hitap eder. Öğretmenlerimizi istikbalimizin mimarları olarak görüyoruz.