TBMM Genel Kurulunda, Emeklilikte Yaşa Takılanlarla (EYT) ilgili düzenlemeleri içeren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasının ardından EYT yasası çıktı.
Eski çalışma süresi koşulları ile emekli olacak EYT’lilerin aylıklarının 1999 öncesi aylık bağlama sistemi ve aylık bağlama oranları (ABO) yerine bugünkü sistemle aylık bağlanması ve 2000 sonrası vatandaşları kapsayacak intibak yasasının olmaması nedeniyle vatandaşlar mağduriyet yaşadı.
Günümüzde döviz kurundaki değişiklikler ve enflasyon ile intibak düzenlemesinin olmaması vatandaşların gelir-gider dengesizliği yaşamasına neden oluyor. Geçim şartları neredeyse her sene zorlaşırken emeklilik hakkı kazanan vatandaşlar arasında belirli bir maaş farkı olması da tepkilere yol açıyor. Emeklilik hakkı kazanan ancak intibak yasasından yararlanamayan vatandaşlar diğerlerine göre daha az maaş aldıklarını, mevcut ekonomik şartlarda maaş farklılığının büyük eşitsizliğe yol açtığını belirtiyor.
Aynı yaş ve prim şartını yerine getirdikleri kişilerle eşit oranda emekli maaşı almak isteyen vatandaşlar emeklilik sisteminde aynı yıl ve aynı prim kazancı ile emekli olanlar arasındaki farkın giderilmesi için intibak yasasının çıkmasını, prim günü yüksek olanlar için de adil maaş skalası kullanılmasını talep ediyor.
İLK İNTİBAK 2012'DE GELDİ
Emeklilere intibak konusu uzun zamandır Türkiye gündeminde. 2000 yılı öncesinde emekli olanlar arasındaki maaş farklılıklarını gidermek için 2012 yılında intibak yasası çıkarıldı. Bu yasa ile tüm maaşlar yeniden hesaplanmış, yaklaşık 2 milyon SSK'lının gelirinde artış olmuştu. Yasanın ardından gelen bu artışlar 2013 yılının Ocak ayından itibaren maaşları yansıtılmıştı.
Bu düzenlemenin ardından 2000 yılı ve sonrasında emekli olanlar vatandaşlar da intibak talepleriyle gündeme geldi. Bu taleplerin altında yatan neden ise emekli maaşlarının 3 ayrı dönem baz alınarak hesaplama yapılması…
Emekli maaşları hesaplanırken 1999 öncesi, 1999-Ekim 2008 arası, Ekim 2008 sonrası çalışmalar için farklı hesaplama yapılıyor. Her üç dönemde de farklı aylık bağlama oranları ve güncelleme katsayıları kullanılıyor.
3 AYRI HESAPLAMA VAR
İlk dönem olarak 1999'a kadar olan süreye bakılıyor. Burada aylık bağlama oranları yüksekten uygulanıyor ancak güncelleme katsayısı dışında başka bir katkı olmuyor.
1999 ile 2008 arasında yapılan ikinci dönemde ise aylık bağlama oranları düşse de büyüme oranı güncellemede kullanılıyor. 2008 sonrası dönem ise ayrı olarak hesaplanıyor. Burada da büyüme hızının yüzde 30'u alınırken, bir önceki yılın enflasyon oranı da maaş hesaplamasında ve güncellemede kullanılıyor.
Türkiye Emekliler Derneği (TÜED): Geçinmenin imkanı kalmadı!
TÜED Genel Başkanı Kazım Ergün, bugün yaptığı yazılı açıklamada, enflasyon karşısında eriyen aylıklarla emeklinin açlığa sürüklendiğini ifade etti.
En düşük emekli (kök) aylığının günün gerçeklerine uygun olarak asgari ücret seviyesine çekilmesi ve yüksek prim ödeyerek emekliliği hak etmiş vatandaşların da aynı şekilde mağduriyetinin giderilmesini isteyen Ergün, şunları dile getirdi:
''SON 6 AYDA, EMEKLİ AYLIKLARI YÜZDE 31,56 ERİDİ''
“En düşük emekli ödemesinin 7 Bin 500 TL’ye yükseltildiği 2023 Nisan ayında, ödenen bu rakamla emekli 6,02 gram 24 ayar altın alabiliyordu. 30 Nisan 2023 tarihinde altının gram fiyatı bin 246,26 TL idi. 30 Ekim 2023 tarihinde ise 24 ayar altının gram fiyatı bin 820,53 TL’ye yükseldi. Bu durumda en düşük emekli ödemesi olan 7 bin 500 TL ile sadece 4,12 gram altın alınabiliyor.
Yani, artışın yapıldığı 2023 Nisan ayından bu yana geçen 6 aylık süreçte emeklinin gelirinden 2 gram altın buhar olup uçmuş. Bir başka ifadeyle; en düşük emekli ödemesinin alım gücü, geçen bu 6 aylık dönemde, yüzde 31,56 oranında erimiş demektir. Yani 3’te 1’i buhar olmuş demektir.”
'‘EMEKLİ AÇLIK VE SEFALETLE BOĞUŞUYOR’'
Temmuz ayında yapılan yüzde 25 oranındaki zammın yaklaşık 6 milyon emeklinin kök ücretlerini 7 bin 500 TL’nin üzerine çıkarmadığını belirten Ergün, emeklinin ciddi bir kayba uğradığını söyledi. Ergün, memurlara yapılan 8 bin 77 TL tutarındaki ek ödemenin de emeklilere yansıtılmamasıyla emeklilerin açlık ve sefaletle boğuşur hale geldiğini kaydetti.
“Bugünlerde ödemesi başlayan ve sadece çalışmayan emeklilere verilen 5 bin TL’lik tutar için de uyarılarda bulunmuş ve en düşük 10 bin TL olması gerektiğini ve bütün emekliler ile onların dul ve yetimlerine seyyanen ödenmesi gerektiğini ifade etmiştik” diyen Ergün açıklamalarına şöyle devam etti:
“Bu ödeme, sadece 100 yılda bir yapılmış olan bir ödemedir. Adı bile konulamamış olan bu ödeme, emeklilerimiz arasında; çalışan-çalışmayan ayrımını gündeme getirmesiyle bir ayrımcılığa da sebep olmuştur. Çalışan ve bu yüzden devletimize vergi, sigorta kurumumuza karşılığı olmayan bir prim ödeyen emeklilerimiz adeta cezalandırılmıştır.”
KÖK AYLIK ASGARİ ÜCRETE ÇEKİLSİN TALEBİ
Emeklilerin yaşadıklarını adil ve hakkaniyetli bulmadığını kaydeden Ergün, en düşük emekli (kök) aylığının asgari ücret seviyesine çekilmesi gerektiğini belirterek açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Bu yaşananlar emeklilerimiz tarafından adil ve hakkaniyetli bulunmamıştır. Giderek ağırlaşan yaşam mücadelesindeki emeklilerimiz, yalnız olmadıklarını hissetmek ve yüce devletimizi, bütün siyasilerimizi yanlarında görmek istemektedirler. Temennimiz, yaşanan ekonomik krizin faturasının artık emekliye kesilmemesi, en düşük emekli (kök) aylığının, günün gerçeklerine uygun olarak asgari ücret seviyesine çekilmesi ve yüksek prim ödeyerek emekliliği hak etmiş vatandaşlarımızın da aynı şekilde mağduriyetinin giderilmesidir.
Emeklilerimizin bekleyecek takati olmadığı gibi; artık umutları da tükenmekte ve adil bir yaşam standardına erişme inancı da kalmamaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızdan emekli aylıklarımızın yükseltilmesi için ivedi ve etkili adımlar atmasını bekliyoruz.”