"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,4851 %0.06
36,3717 %0.04
3.349.082 %2.172
2.958,29 0,79
Ara
İşçi Haber Ekonomi Bakan Şimşek’ten OVP açıklaması: Temel önceliğimiz dezenflasyondur

Bakan Şimşek’ten OVP açıklaması: Temel önceliğimiz dezenflasyondur

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’ın (OVP) açıklanmasının ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bakan Şimşek, 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’ın (OVP) açıklanmasının ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Şimşek, şunları söyledi;

Orta vadeli programımızın ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Çok kısa bir şekilde, birkaç hususun altını çizmek istiyorum. Kısa vadede bizim temel önceliğimiz dezenflasyondur, fiyat istikrarıdır. Yani enflasyonun düşürülmesidir. Tabii fiyat istikrarı olmadan az önce de vurgulandı sürdürülebilir yüksek büyümeyi sağlayamayız. Dolayısıyla aslında kalıcı refah artışı için sürdürülebilir yüksek büyüme için mutlaka ve mutlaka enflasyonu düşük tek haneli rakamlara indirip orada tutacak yani fiyat istikrarını sağlamamız lazım. O nedenle de önceliğimiz fiyat istikrarıdır. 

Türkiye'nin önü açık, dezenflasyonla birlikte Türkiye'de büyüme yükselecektir. Basit bir rakam vermek istiyorum. 1990'lı yıllara gidin, enflasyon hem yüksektir hem çok oynaktır. Yani inişli çıkışlıdır. Ve büyüme ortalama yüzde 3'ler civarındadır. 2000'li yıllara gelin, enflasyon tek haneye inmişti ve Türkiye'nin ortalama büyümesi yüzde 5,5'e yaklaşmıştır. Çok net bir şekilde enflasyonu düşük tek haneye indirmemiz yüksek büyüme için olmazsa olmaz bir ön koşuldur. Çünkü ancak düşük enflasyon ortamında finansmana erişim daha kolay ve ülke ekonomisi daha öngörülebilir, yatırım ortamı daha elverişlidir.

"2025 YILINDA NEGATİF BİR MALİ ETKİ SÖZ KONUSU"

Peki 2025 yılında maliye politikasıyla para politikası arasındaki eşgüdüm hususu bir kere rakamlardan çok net bir şekilde şunu göreceksiniz. 2025 yılında negatif bir mali etki söz konusu. Yani bütçe açığını azaltıyoruz. Bütçe açığının azalması demek aslında dezenflasyona, enflasyonun düşürülmesine güçlü destek demek. Şimdi bu sene öngördüğümüz bütçe açığı ne? Yaklaşık yüzde 4,9 milli gelire oran olarak. Şimdi gelecek sene bunun 3,1'e düşecek olması demek muazzam bir negatif mali etki demek. Yani dezenflasyonu destekleyici demek. Diğer önemli bir husus yönetilen ve yönlendirilen fiyat artışları hedef enflasyonla uyumlu olacak denildi programda. Programın esaslarından bir tanesi de budur. Bu da dezenflasyonu destekleyicidir.

"VERGİDE ADALETİ SAĞLAMAK İÇİN ÖNEMLİ ADIMLAR ATTIĞIMIZI BELİRTTİK"

Diğer bir önemli husus gelirler politikası da 2025 yılında daha destekleyici olacak. Dolayısıyla burada maliye politikası dezenflasyona çok güçlü destek vereceğini ben buradan ifade etmek istiyorum. Uyum noktasında zaten hiçbir tereddüdün olmaması lazım. Eşgüdüm noktasında da böyle. Onun için bizim amacımız kısa vadede temel hedefimiz önce fiyat istikrarını sağlamak, sonra kalıcı refah artışını onunla birlikte sağlamak ve bunun daha adil dağılımı.

Biz doğrudan vergilerin payını arttırmak için yani vergide adaleti sağlamak için önemli adımlar attık, atıyoruz. Vergi sisteminde etkinliği sağlamak için önemli adımlar atıyoruz. Bakın, size birkaç tane örnek vermek istiyorum. Geçen sene kurumlar vergisini 5 puan arttırdık. Hatta banka ve finansal kuruluşların kurumlar vergisi oranını yüzde 30'a yükselttik. Bu ne demek? Bu aslında doğrudan vergilerin artırılması için bir çaba demek. Hemen sonuç doğurmuyor. Zamanla bu sonucu alıyorsunuz. Çünkü geçen sene yaptığınız uygulama ancak bir sonraki sene etkili oluyor. Bakın, bu sene çok uluslu şirketlere asgari yüzde 15 kurumlar vergisi getirdik. Bunun etkisini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Yine yurtiçi yüzde 10 asgari kurumlar vergisi getirdik. Bunun etkilerini önümüzdeki yıllarda göreceğiz. Neden? Çünkü teşvik sistemiyle alınan birtakım indirim imkanları var. Zamanla bu etkili olacak. Bakın, yap işlet devret modeli kapsamında, kamu özel işbirliği kapsamında yapılan projelerde biz kurumlar vergisi oranını yüzde 30'a çıkarttık. Bunlar sadece birkaç tane başlık. Yani doğrudan vergileri nasıl arttırdığımıza ilişkin vergide adaleti tesis etmek için vatandaşımıza ilave bir yük getirmeden vergi sistemini nasıl iyileştirdiğimize dair sadece birkaç tane örnek.

Yine yatırım fon ve ortaklıklarına vergi getirdik. Mevduata vergi getirdik. KKM kapsamındaki mevduata şirketler için vergi avantajını kaldırdık. Bireyler için, bireysel hesaplar için vergi getirdik. Aşağı yukarı borsa hariç bütün finansal enstrümanlara vergi uygulamasına başladık. Bunların tamamı 2024 yılında. Dolayısıyla vergide adaleti sağlamaya yönelik hiçbir dönemde olmadığı kadar son bir yıl içerisinde bir çaba var, bir hakikaten bunu tabii muhalefet işte yükü vatandaş çekiyor şeklinde kendi perspektifiyle, söyem içerisinde. Ama gerçekler bununla tutarlı değil. Gerçekler benim az önce somut bir şekilde ortaya koyduğum net bir resmi yansıtıyor. Önümüzdeki dönemde de tekrar söylüyorum, vergide adaleti sağlamaya yönelik yani özellikle bazı istisnaların gözden geçirilmesi, indirimli oranların gözden geçirilmesi hususunda çalışmalarımıza sürekli devam edeceğiz. Rantın vergilendirilmesi hususunda çalışmalarımıza devam edeceğiz. 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *