Bazı ekonomistler, yüksek gelen enflasyon rakamlarının Merkez Bankası’nın “şahin” duruşunu sürdürmek zorunda kalacağı görüşünde birleşiyor. Enflasyonu düşürme amacına ulaşmak için, güçlü gelen enflasyonun daha uzun süreli bir dezenflasyon politikası gerektirdiğini savunuyorlar.
Diğer yandan, sıkı para politikasının reel sektör üzerindeki olumsuz etkilerini dile getiren “güvercin” bir grup ise Merkez Bankası’ndan gevşeme bekliyor. Dezenflasyon sürecinin topluma maliyet getireceği zaten biliniyordu; bu yüzden Eylül 2021 sonrası faiz indirimlerine karşı çıkılmıştı.
ŞAHİN Mİ GÜVERCİN Mİ?
Bu acı reçetenin bilinen yan etkileri ortaya çıktığında, dezenflasyon politikalarını aceleyle gevşetmek pek mantıklı görünmüyor. Yüksek enflasyon, sorunun sadece para politikası ile çözülemeyecek kadar büyük olduğunu gösteriyor ve maliye politikasını devreye sokma çağrısında bulunuyor.
Düşük gelirli kesimleri yüksek faizle zorlamak yerine, yüksek gelir gruplarının vergilendirilerek sisteme dahil edilmesi gerektiğine inanıyorum. TCMB’nin faiz indirip sermaye girişini yavaşlatması, bunun yanı sıra döviz alımlarını durdurarak TL’yi değerli kılmayı amaçlayan güvercin önerileri de mevcut. Ancak bu tür politikaların cari açığı artırma ve finansal istikrarı tehlikeye atma olasılıkları göz ardı edilemez. Üretim yapısında bir dönüşüm gerçekleşmeden, Merkez Bankası’nın makroihtiyati bir çerçeve içinde sermaye girişlerini yönetmesi mantıklı bulunuyor.
EYLÜL AYI ENFLASYON RAKAMLARI NE ANLATIYOR?
Eylül ayında, aylık enflasyon %2.97, yıllık enflasyon ise %49.38 olarak kaydedildi. Bu ay, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından mevsimsellikten arındırılmış enflasyon verisi %2.8 oldu.
Tüketici sepetinde yer alan bazı ürünlerin fiyatları, mevsimsel dalgalanmalara bağlı olarak dalgalanabilir. Yaz aylarında, bol miktarda bulunan meyve ve sebze fiyatlarının düştüğünü görebiliriz. Bu tür mevsimsel etkiler, zamanla değişerek enflasyonun ana trendini anlamayı zorlaştırabilir. Oysa Merkez Bankası’nın faiz kararlarını enflasyondaki trende göre vermesi gerekiyor; bu nedenle mevsim etkilerinden arındırılmış enflasyon verileri büyük önem taşıyor.
TCMB'NİN MEVSİMSEL OLMAYAN ENFLASYON İLGİLİ AÇIKLAMALARI
Fatih Karahan’ın TCMB başkanlığına gelmesiyle birlikte, Merkez Bankası’nın iletişiminde önemli gelişmeler yaşandı. Seçim sonrası dönemde 41.5 puan faiz artırımına giden Merkez Bankası, hangi koşullarda faiz indirimlerine başlayacağına dair önemli bir yönlendirme yaptı.
Karahan, faiz indirimleri için iki önemli kriter belirledi:
- Enflasyonun ana trendinde kalıcı bir düşüş olması
- Enflasyon beklentilerinin TCMB’nin hedeflerine yaklaşması
Bu kriterler, Merkez Bankası’nın hangi değişkenlere nasıl tepki vereceği hakkında bilgi verse de, bu değişkenlerin seviyeleri hakkında bilgi vermiyor. Özellikle birinci kriterle ilgili olarak Karahan, 8 Şubat’ta yaptığı açıklamada, mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyonun yılın ilk yarısında %4’ün altında seyredeceğini öngördü.
17 EKİM'DE FAİZ İNDİRİM SİNYALİ GELECEK Mİ?
TCMB’nin bir faiz indirimi sinyali verebilmesi için enflasyondaki somut ilerlemeleri gösterecek verilere ihtiyacı var. Ancak, enflasyonun ana trendinin yılın ilk üç çeyreğinde TCMB’nin hedeflerinden yukarıda kalması nedeniyle 2024 sonu enflasyonunun %41.5’ten saparak %43-44 civarında sonuçlanmasını bekleniyor.
Eylül verileri yukarı yönlü riskleri artırıyor. Ayrıca, Karahan’ın belirttiği ikinci kriter olan enflasyon beklentilerinin düşmesi için de zamana ihtiyaç var.
Nisan ayından bu yana Koç Üniversitesi ve Konda işbirliği ile hazırlanan Türkiye Hanehalkı Enflasyon Beklenti Anketi (TEBA), Eylül ayında bir düşüş gösterdi. Ancak 12 ay ileriye yönelik enflasyon beklentileri, hala OVP’deki 2025 sonu hedefinin altı katı seviyesinde. Dolayısıyla, TCMB’nin Ekim toplantısında bir gevşeme sinyali vermesi için henüz erken.
Son gelen dış ticaret verilerindeki tüketim malı ithalatındaki artış, tüketimin hala canlı olduğunu gösteriyor. TEBA anketini değerlendirirsek, katılımcıların %96’sı 12 ay ileriye yönelik enflasyon beklentisini karşılayacak bir mevduat faizi bulamadıklarını belirtiyor. Enflasyonla mücadelenin önemli bir ayağı, hanehalkını tasarruf etmeye yönlendirecek mevduat faizi. Buna karşılık, katılımcıların %87.5’i dayanıklı tüketim mallarını hemen satın almayı tercih ediyor.