Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), zorunlu karşılıklar için ödenen faizin hesaplanma yönteminde önemli bir değişikliğe gitti. Daha önce politika faizi üzerinden hesaplanan bu faiz, artık ağırlıklı ortalama fonlama faizi kullanılarak belirlenecek. Bu değişiklik, finansal piyasalarda dikkatle izleniyor ve bankaların maliyetlerini etkileyebilecek potansiyel bir adım olarak değerlendiriliyor.
Merkez Bankası, uzun süredir politika faizini temel alarak zorunlu karşılıklar için ödenen faizi belirliyordu. Ancak, yapılan yeni düzenlemeyle birlikte, artık bu hesaplama ağırlıklı ortalama fonlama faizi üzerinden yapılacak. Politika faizi, Merkez Bankası’nın kısa vadeli faiz oranıdır ve Türkiye ekonomisindeki genel faiz düzeyini belirlerken, ağırlıklı ortalama fonlama faizi ise bankaların Merkez Bankası’ndan borçlanma maliyetlerini gösteren bir göstergedir.
Bu değişiklik, faiz koridorunun üst bandına yakın bir seviyede olan ağırlıklı ortalama fonlama faizi ile birlikte bankaların finansal süreçlerini ve maliyetlerini yeniden şekillendirebilir. Analistler, bu yeni düzenlemenin bankalar için sınırlı pozitif etkiler yaratabileceğini ve özellikle mevduat maliyetlerini düşürebileceğini belirtiyor.

Politika Faizi Artırıldı, Faiz Koridoru Genişletildi
Merkez Bankası'nın son dönemdeki para politikası adımları dikkat çekici. Politika faizi, geçtiğimiz günlerde yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında yüzde 46 seviyesine yükseltildi. Ayrıca, faiz koridorunun üst bandı ise yüzde 49 seviyesine çıkarıldı. Bu adımlar, Türkiye'nin ekonomik ortamında yüksek enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalanmalarla mücadele etme çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Analistler, TCMB’nin zorunlu karşılık faiz hesaplama yöntemindeki değişikliğinin, bankalar üzerinde sınırlı da olsa olumlu etkiler yaratabileceğini öngörüyor. Bu değişiklik, mevduat maliyetlerinin düşmesine ve dolayısıyla Türk Lirası’nın desteklenmesine yardımcı olabilir. Bankalar, yeni düzenleme sayesinde daha uygun maliyetlerle fonlama sağlayabilir, bu da genel olarak finansal sistemde daha istikrarlı bir yapı oluşmasına katkı sağlayabilir.