Yeniden Refah Partisi'nin TBMM’ye nafaka düzenlemesiyle ilgili Türk Medeni Kanunu’nda değişiklik öngören kanun teklifi sunmasının ardından EŞİK Platformu'ndan tepki dolu bir açıklama geldi.
Süresiz nafakayı ortadan kaldırarak 5 yıl sınırlamasını öneren yasa önerisiyle ilgili EŞİK’in açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde:
“Yeniden Refah Partisi (YRP), Meclis İç Tüzüğü’nün 74. maddesine göre bir imza yeterli iken Meclis’teki beş vekilinin beşinin birden imzaladığı, nafaka hakkı aleyhine, bir kanun teklifi verdi. Teklif jet hızıyla Meclis komisyonlarına gönderildi.
YRP, Türkiye’nin dört bir yanından gelen EŞİK’li kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini, kazanılmış haklarına sahip çıkma kararlılığını ortaya koyduğu 3 Ekim TBMM ziyaretinin hemen ardından, 6284 sayılı Şiddet Yasası’nı budama isteğini de dile getirmişti. YRP’nin tüm milletvekilleri ile kendince gövde gösterisi yaparak verdiği nafaka teklifi, Parti’nin kadın haklarına karşı açtığı savaşın kanıtlarından biri.
“KADINLARIN HAKKI ERKEKLERİN POLİTİK PAZARLIKLARINA MALZEME OLDU”
Kadınların nafaka hakkının sınırlandırılması, seçim öncesinde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın da hedeflerindendi. Gelen tepkiler sonucu taslak geri çekildi ancak Bozdağ tarafından seçim sonrasına ertelendiği belirtilerek erkeklere bir seçim vaadi olarak sunuldu. Seçim döneminde de AKP ve YRP’nin seçim mutabakat metninde kadınlar aleyhine yer alan maddelerden biriydi. Yani kadınların kazanılmış hakkı olan nafaka, kapalı kapılar ardında, erkeklerin politik pazarlıklarına malzeme haline getirildi.
“NAFAKA HAYATIN HER ALANINA YAYILAN KADIN ERKEK EŞİTSİZLİĞİNİN BİR SONUCUDUR”
Teklif’in gerekçesinde, ülkedeki bu yüksek enflasyon ortamında bile kadınların nafaka artırım davası açmalarından ya da ödenmeyen nafakalar için açılan davalardan şikâyet edilmektedir. Bu teklif ile adeta ekonomik krizin faturası kadınlara çıkarılmak istenmektedir. Gerekçeye bakılırsa YRP’nin bir sonraki adımı, nafakanın toptan yasaklanması ya da din adına konuşan kimi sözde din alimlerinin yaptığı gibi (İslami iddet müddeti, yani boşanmadan sonra gebelik olup olmadığının anlaşılacağı 3-4 ay dışında) haram ilan edilmesi olabilir.
Tekrar hatırlatalım ki, nafaka ev işinden eğitime, istihdamdan çocuk bakımına hayatın her alanına yayılan ve yüzyıllardır süren kadın erkek eşitsizliğinin bir sonucudur. Tüm bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için hiçbir şey yapmayanlar, kadınların evlilik sonrası hayatta kalmalarına ve çocukların eğitimlerine devam etmelerine ve geçimlerine destek olan nafakaya göz dikmektedir.
“NAFAKANIN SINIRLANDIRMAK HER TÜRLÜ ŞİDDETİN MEŞRULAŞTIRILMASI ANLAMINA GELMEKTEDİR”
Kadınlara karşı ayrımcılık ve şiddete karşı olan, bunlarla mücadele eden herkes nafaka hakkının kısıtlanmasının yaratacağı sonuçların farkındadır. Kadınlar aleyhine iş yaşamında cinsiyet ayrımcılığının hüküm sürdüğü, evdeki çocukların ve yaşlıların bakımı dahil tüm ev işlerin kadınların üzerine yıkıldığı, kreş vb. kadın istihdamı destekleyecek hiçbir önlemin alınmadığı bir sistemde nafaka hakkına sınırlama getirmek cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirecektir.
Nafaka hakkını sınırlandırmak kadınlara karşı ekonomik şiddet olmasının yanında, kadınları ve dolayısıyla çocuklarını şiddet olan evliliklere mahkûm ederek her türlü şiddetin meşrulaştırılması anlamına gelmektedir. Teklifte yer alan Bakanlık bünyesinde yeni bir fon kurulması konusu da daha önce EŞİK olarak defalarca söylediğimiz gibi, yeni ve ciddi toplumsal sorunlar doğuracaktır. Aile içi bir yükümlülüğün Türkiye koşullarında kamunun üzerine alınması; fon gibi, iktidarların keyfine kalmış formüller üretilmesi; gene kadınlar aleyhine olacaktır. Bürokrasi ile uğraşmak yine kadınlara kalacaktır."