Karahan, Uluslararası Arap Bankacılık Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, mevcut küresel ekonomik görünüme, Türkiye'deki para politikası ve bunun bankacılık sektörü üzerindeki etkilerine ve katılım bankacılığı ile finansal teknolojilerdeki son gelişmelere değindi.
Küresel sıkılaşma döngüsünün zirvesinde bulunulduğunu ifade eden Karahan, Türkiye'de enflasyonun 2023 yılı genelinde düştüğünü ancak Merkez Bankasının hedeflerinin üzerinde kalmaya devam ettiğini söyledi.
Büyük ölçüde para politikalarının geliştirilmesindeki ilerlemeler sayesinde gelişmekte olan piyasalardaki merkez bankalarının küresel riskleri azaltma konusunda çok daha yetenekli hale geldiğini belirten Karahan, "İlk olarak, giderek daha fazla merkez bankası açık enflasyon hedeflemesi yapıyor. Bu nedenle salgının ardından artan enflasyona yanıt olarak politikayı önemli ölçüde sıkılaştırdılar. İkincisi, küresel finansal mimari ve iç politika çerçevelerindeki iyileştirmeler, sermaye akışlarındaki dalgalanmalara daha az maruz kalınmasını sağladı." dedi.
''HAZİRAN AYINDAN İTİBAREN MANŞET ENFLASYONDA KALICI BİR DÜŞÜŞ GÖRMEYİ BEKLİYORUZ''
Yakın tarihli bir OECD raporuna göre, gelişmekte olan piyasa hazinelerinin yabancı para cinsinden borç ihraçlarının payının 2005'teki yüzde 15'ten 2022'de yüzde 4'e düştüğünü aktaran Karahan, "Bu, gelişmekte olan piyasalardaki finansal piyasaların dayanıklılığını artırma konusunda işimizin bittiği anlamına gelmiyor. Örneğin, ikili ticarette yerel para birimlerinin kullanımı sınırlı kalıyor. Bunun artması yurt içi ekonomilerin küresel şoklara karşı dayanıklılığını daha da güçlendirecektir. Bu nedenle ekonomilerimizin ve finans sektörlerimizin birbirine bağlılığı göz önüne alındığında, bölgesel işbirliğimizi geliştirmeye devam etmemiz gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki enflasyon beklentilerine değinen TCMB Başkanı Karahan, şunları kaydetti:
"En son açıklanan nisan ayı verisine göre enflasyon, yüzde 69,8 seviyesindeydi ve baz etkileri nedeniyle enflasyonun mayıs ayında yüzde 75 civarına ulaşmasını bekliyoruz. Fiyat istikrarını yeniden tesis etmek amacıyla geçtiğimiz haziran ayında sıkılaştırma sürecine başladık ve halihazırda cari dengemizde, döviz rezervlerimizde önemli iyileşmeler, iç talepte yavaşlama işaretleri ve Türk lirası finansal varlıklara olan tercihin arttığını görüyoruz. Haziran ayından itibaren manşet enflasyonda kalıcı bir düşüş görmeyi bekliyoruz. Bu düşüş, kısmen yaz aylarındaki baz etkisinden kaynaklansa da aylık enflasyonun ana eğilimindeki iyileşmenin devam etmesiyle kalıcı olacaktır. Para politikamızda ara hedef niteliğini de taşıyan yıllık enflasyon tahminlerimiz 2024 yıl sonu için yüzde 38, 2025 için yüzde 14 ve 2026 için yüzde 9'dur. Gelecek dönemde aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş gözlenene ve enflasyon beklentileri tahmin aralığımıza yaklaşana kadar sıkı para politikasını sürdürmemiz gerekecek. Enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir bozulma olması durumunda para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır."
Fatih Karahan, TCMB'nin sağlam para politikası duruşunun, yurt içi talebin dengelenmesi, Türk lirasının reel olarak değer kazanması ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmenin etkisiyle aylık enflasyonun ana eğilimini aşağı çekeceğini söyledi.
Türkiye'de enflasyondaki düşüşten en fazla yararlanacak olanlar arasında bankacılık sektörünün de yer alacağına işaret eden Karahan, "Fiyat istikrarının sağlanması ve Türk lirasına olan güvenin artmasıyla birlikte borçların düşük olması, bankacılık sektörüne ciddi bir büyüme alanı açacağı anlamına geliyor." dedi.
Türk bankacılık sektörünün şoklara karşı dayanıklı olduğunu vurgulayan Karahan, bu dayanıklılığın 2001 krizine kadar uzandığını ve küresel mali kriz sonrası dönemde daha da güçlendiğini ifade etti.
Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğünün 2024'ün mart sonu itibarıyla 25 trilyon lirayı (yaklaşık 804 milyar dolar) aştığını bildiren Karahan, "Kredilerin toplam aktifler içindeki payı yüzde 50 seviyesindedir. Aktif kalitesi yüksek ve takipteki kredi oranı Mart 2024 itibarıyla yüzde 1,5 civarı ile tarihin en düşük seviyesinde bulunuyor. Yakın zamanda faizlerdeki yükseliş döngüsü ve enflasyonla mücadele yolumuza yönelik artan küresel güven, dış finansmana ilişkin görünümü de iyileştirdi. Politika normalleşmesi ve Türkiye risk primindeki düşüş eğiliminin de etkisiyle yabancı yatırımcıların Türk bankacılık sektörünün borçlanma araçlarına olan iştahının arttığını gözlemliyoruz." şeklinde konuştu.
TCMB Başkanı Karahan, Mart 2024 itibarıyla toplam mevduatın, toplam pasiflerin yüzde 66'sını oluşturduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Son verilerimize göre Türk lirası bazlı mevduatın payı Ağustos 2023'teki en düşük seviyesi olan yüzde 31'den yüzde 45'e yükseldi. Ayrıca, yüksek enflasyon ortamına rağmen bankacılık sektörü güçlü karlılığı sürdürüyor ve bu da bankaların çekirdek sermayesini destekliyor. Her ne kadar faiz artırım döngüsü sırasında karlılık bir miktar azalmış olsa da sektör öz sermaye getirisi ve aktif karlılığı tarafında güçlü kalmaya devam ediyor."
Sektörün küresel finans piyasalarına erişiminde hiçbir zaman önemli sorunları olmadığını belirten Karahan, bu dayanıklılığın kısmen borç verenler, borçlanma araçları ve vade yapısındaki çeşitliliğin bir sonucu olduğunu vurguladı.
Fatih Karahan, şunları kaydetti:
"Yakın zamanda, yükseliş döngüsü ve enflasyonla mücadele yolumuza yönelik artan küresel güven, dış finansmana ilişkin görünümü de iyileştirdi. Politikaların normalleşmesi ve Türkiye'nin risk primindeki düşüş eğiliminin etkisiyle yabancı yatırımcıların Türk bankacılık sektörüne olan iştahında da artış gözlemliyoruz. Kamu ve özel bankalar 2023'te ve bu yıl çok sayıda uzun vadeli eurobond ihraç etti. Eurobond ihraçları geçen yılın eylül ayından bu yana yaklaşık 13,8 milyar dolara ulaştı. Bu yılın başından bu yana toplam eurobond ihraçları 7,8 milyon dolar, sermaye benzeri borç ihraçları ise 4,1 milyar dolar olarak gerçekleşti."
"BANKALAR SENDİKASYON KREDİLERİNİ UYGUN KOŞULLARLA YENİLİYOR"
Fatih Karahan, bankaların sendikasyon kredilerini uygun koşullarla yenilediğini bildirdi.
Karahan, "Para politikası yaklaşımımız bankacılık sektörünün büyümesini desteklemeye devam edecek. Şu ana kadar makroihtiyati düzenlemeleri parasal sıkılaştırmayı tamamlayacak şekilde yeniden düzenledik. Bu düzenlemeler, Türk lirası likidite fazlalığını sterilize etmeye, Türk lirası mevduata geçişi desteklemeye ve aşırı kredi büyümesinin önlenmesine hizmet ediyor." diye konuştu.
Ancak bir geçiş aşamasında olduklarını belirten Karahan, makroihtiyati düzenlemelerin bozucu niteliği nedeniyle bankalara yüklenen maliyetlerin farkında olduklarına dikkati çekti. Karahan, "Bu nedenle politika faizlerindeki artışların yanı sıra makroihtiyati politika çerçevesindeki sadeleşmenin de ileriye dönük bir politika hedefi olacağını açıkça ifade ettik. Bu amaçla Türk lirası tahvil piyasasında sağlıklı fiyat oluşumuna ve piyasa işleyişine engel teşkil eden menkul kıymet idame gerekliliklerinin tamamını yakın zamanda kaldırdık." ifadelerini kullandı.
"TÜRKİYE'DE KATILIM FİNANSMANININ PAZAR PAYI ARTIYOR"
Merkez Bankası Başkanı Karahan, İslami finans ve finansal teknolojilerdeki son gelişmelere de değinerek, "Türkiye'de katılım finansmanının pazar payı artıyor ve Mart 2024 itibarıyla yüzde 8,7 seviyesinde. Ancak hala büyümek için çok yer var. Nitekim son İslami Finansal Hizmetler Kurulu'nun (IFSB) verileri, Türkiye'nin küresel faizsiz bankacılık varlıklarında sadece yüzde 2,8'lik bir paya sahip olduğunu ortaya koyuyor. IFSB'nin yakın zamanda yayınladığı rapora göre, piyasanın küresel varlık büyüklüğünün 2024 yılı sonunda 3,7 trilyon dolara ulaşması bekleniyor." diye konuştu.
Katılım finansmanının büyümesinin Türkiye ekonomisine önemli katkılar sağlayacağını vurgulayan Karahan, Türk lirasının finansal varlıkların çeşitlendirilmesinin ve sermaye piyasalarının derinleştirilmesinin, gelecekte finansal istikrarın desteklenmesi açısından temel hedef olduğunu kaydetti.
Karahan, İslami finansın dünya çapında istikrarlı bir hızla büyüdüğünü ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bunun Türk bankalarının ve şirketlerinin erişebileceği bir pazar olduğundan emin olmak istiyoruz. Bu nedenle katılım bankalarının daha da büyümesini sağlayacak gerekli finansal ve düzenleyici altyapının oluşturulmasına destek vermeye devam ediyoruz. Örneğin, düzenlemelerimizi katılım finans kuruluşlarına özel uyarlayarak, katılım bankaları ile konvansiyonel bankalar arasında eşit şartlar sağlamaya çalışıyoruz. Katılım bankalarının daha iyi uyum sağlaması için finansal mimaride ince ayar yapılması konusunda diğer düzenleyici kurumlara teknik yardım ve destek sağlıyoruz."
Finansal teknolojilerin ödeme sistemleri ve finansal istikrar açısından oluşturduğu risklerin de farkında olduklarını belirten Karahan, gelecek dönemde düzenleyici kurum olarak finansal teknolojileri takip etmeye devam etmeleri gerektiğini ifade etti.
Karahan, finans sektörünün yenilikçi ve her türlü yeniliği benimsemekte hızlı olduğunu vurgulayarak, bunun da düzenleyicilerin güvenlik önlemleri oluşturma konusunda benzer bir yaklaşım benimsemesi gerektiği anlamına geldiğini sözlerine ekledi.