Askeri darbenin hazırlıkları yaklaşık dört ay sürdü. Kod adı "Bayrak Harekatı" olan darbe planı, ilk kez 11 Temmuz 1980'de uygulanmaya koyulacaktı. Ancak, dönemin başbakanı Süleyman Demirel hükümetinin 2 Temmuz'da güvenoyu alması üzerine darbe planı ertelendi.
12 EYLÜL 1980: TÜRKİYE NASIL DARBEYE SÜRÜKLENDİ?
Türkiye'nin siyasal, toplumsal ve ekonomik çalkantılarla boğuştuğu 1970'li yılların sonu, ülke genelinde kaosun hâkim olduğu bir dönem olarak hafızalarda yer etti. Farklı ideolojik gruplar arasında yaşanan çatışmalar, suikastlar ve terör eylemleri her gün onlarca insanın hayatını kaybetmesine neden oluyordu. Ülke, adeta bir iç savaşın eşiğine sürüklenmişti. Bu ortamda, Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Eylül 1980'de yönetime el koydu. Darbenin lideri, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren oldu.
DARBENİN GEREKÇESİ
1970'li yıllarda Türkiye'de yaşanan sağ-sol çatışmaları, ekonomideki krizler ve koalisyon hükümetlerinin ülkeyi yönetmekteki zorlukları darbenin zeminini hazırlayan faktörler arasındaydı. Özellikle 1979 yılında ekonomik istikrarsızlık doruk noktasına ulaşmış, enflasyon ve işsizlik hızla artmıştı. Bunun yanında, günlük yaşamda şiddet olayları sıradan bir hal almıştı. Sol ve sağ görüşlü gruplar arasındaki çatışmalarda binlerce kişi hayatını kaybetti.
Bu süreçte, birçok kişi darbeyi kaçınılmaz bir çözüm olarak görmeye başlamıştı. Ülkedeki siyasi tıkanıklık ve toplumsal huzursuzluk, askeri müdahalenin gerekçesi olarak sunuldu.
DARBE GECESİ
12 Eylül 1980 saat 03.00'te, Türkiye'nin siyasi geleceğini değiştirecek olan plan devreye alındı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren önderliğinde, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun’dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi, darbe ile tüm yetkileri ele geçirdi.
Darbe sonrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) feshedildi, anayasa kaldırıldı ve ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildi. Sivil toplum kuruluşları baskı altına alındı ve Kızılay, Türk Hava Kurumu ile Çocuk Esirgeme Kurumu dışında kalan tüm dernekler kapatıldı. Ayrıca, siyasi partiler feshedildi ve liderler sürgüne gönderildi. Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit Hamzakoy’a, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş ise Uzunada’ya sürgün edildi, ayrıca siyasi yasaklar getirildi.
DARBENİN LİDERİ: KENAN EVREN
12 Eylül 1980 darbesinin lideri, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren oldu. Evren ve diğer beş kuvvet komutanı, darbeyi gerçekleştiren Milli Güvenlik Konseyi'nin (MGK) başında yer aldı. Darbe sonrasında, ülkenin yönetimi bu konseyin eline geçti. Kenan Evren, askeri rejimin lideri olarak anayasal düzenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini savundu ve bu doğrultuda "ordu, milletin kurtarıcısıdır" tezini öne sürdü.
Kenan Evren, darbe sonrası Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı olarak göreve geldi ve anayasa değişikliği sürecini başlattı. 1982 Anayasası, halk oylamasına sunularak yüzde 92'lik bir oyla kabul edildi. Bu süreçte Evren, Türkiye'deki yeni siyasi yapının temellerini atan isim olarak öne çıktı.
DARBENİN SONUÇLARI: "ASMAYALIM DA BESLEYELİM Mİ?"
Darbenin ardından, Milli Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararlar neticesinde idamlar başladı. Sol görüşlü Necdet Adalı ve ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu, 9 Ekim 1980’de idam edildi. Daha sonra, bir askeri inzibatı öldürdüğü gerekçesiyle 17 yaşındaki Erdal Eren de idam cezasına çarptırıldı. Eren’in yaşı büyütülerek 13 Aralık 1980’de infaz edildi. Kenan Evren'in Eren ile ilgili olarak sarf ettiği "Asmayalım da besleyelim mi?" ifadesi, darbecilerin insan hakları konusundaki acımasız yaklaşımını ortaya koydu.
Resmi rakamlara göre:
- 650 bin kişi gözaltına alındı.
- 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.
- 230 bin kişi yargılandı.
- 50 kişi idam edildi (Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu idam edilenlerden bazılarıdır).
- 171 kişinin işkenceden öldüğü belgelenmiştir.
- 30 bin kişi sakıncalı bulunarak işlerinden çıkarıldı.
- 30 bin kişi Türkiye'den iltica talebinde bulundu.
Darbenin en trajik sonuçlarından biri de idam kararları oldu. Kenan Evren ve darbenin diğer liderleri, idamların gerekçesini "teröristlerin cezalandırılması" olarak açıklasa da, birçok insan bu süreçte adil yargılanma hakkından mahrum bırakıldı. İdam edilenler arasında hem sol hem sağ görüşlü birçok kişi yer aldı.
Darbenin etkileri sadece siyasi ve sosyal alanda kalmadı; kültür, sanat ve basın da büyük bir darbe aldı. Binlerce gazeteciye binlerce yıllık hapis cezaları istendi, 4 bin öğretmen ve çok sayıda akademisyen görevlerinden alındı. Yaklaşık bin film "sakıncalı" bulunarak yasaklandı.
DARBE SONRASI TÜRKİYE'DE SİYASİ HAYAT
12 Eylül darbesi, Türkiye'nin siyasi yapısını da derinden etkiledi. Darbe sonrasında hazırlanan 1982 Anayasası, Türkiye'de otoriter bir yönetim yapısının temellerini attı. Anayasa, halkoylamasıyla kabul edildi ve Türkiye'nin siyasi yapısında köklü değişikliklere neden oldu. 1982 Anayasası, siyasi partilerin kapatılmasını kolaylaştırdı, sendikal faaliyetler sınırlandırıldı ve bireysel özgürlükler kısıtlandı.
Darbe sonrası siyasi partiler kapatıldı ve birçok siyasetçi yasaklandı. 1983 yılında yapılan genel seçimler sonrasında Turgut Özal liderliğinde kurulan Anavatan Partisi (AP), darbe sonrasındaki ilk sivil hükümet oldu.
KENAN EVREN VE YARGILANMA SÜRECİ
Darbe sonrası oluşturulan danışma meclisi tarafından hazırlanan anayasa, 1982’de yüzde 92 oranında kabul edildi. Ancak, anayasaya eklenen geçici 15. madde ile darbeciler kendilerine ömür boyu dokunulmazlık hakkı tanıdı. Bu madde, 12 Eylül 2010 referandumuyla anayasadan çıkarıldı ve darbecilerin yargılanmasının yolu açıldı. Referandum sonrası Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.
Evren ve Şahinkaya, Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı ve "Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı cebren ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek" suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza, takdir indirimi ile müebbete çevrildi ve her iki generalin de rütbelerinin sökülmesine karar verildi.
Evren ve Şahinkaya, Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulundular. Ancak, Yargıtay süreci devam ederken Kenan Evren 9 Mayıs 2015’te, Tahsin Şahinkaya ise 9 Temmuz 2015’te hayatını kaybetti.
Yargıtay, sanıkların ölümü nedeniyle davayı düşürdü ve rütbelerinin geri alınmasına gerek olmadığına hükmetti.
12 EYLÜL'ÜN TÜRKİYE'YE MİRASI: 1982 ANAYASASI
12 Eylül 1980 darbesi, Türkiye’de sadece bir askeri müdahale olarak kalmadı; siyasi, toplumsal ve ekonomik etkileri uzun yıllar boyunca devam etti.
Darbenin mirası olan 1982 Anayasası, Türkiye’deki demokratik yapıyı kısıtlayan en önemli unsurlardan biri olarak gösterildi.
Darbe süreci, Türkiye'nin demokrasi tarihindeki en kara lekelerden biri olarak kabul ediliyor.