Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Alisya Bahar Candan'ın da aralarında bulunduğu bir kısım tutuklu sanıklar ve tutuksuz sanık Gülnihal Çiçek katıldı. Duruşmada bazı müştekiler ve taraf avukatları da hazır bulundu.
Tutuklu sanık Alisya Bahar Candan, hakkındaki iddiaların yalan olduğunu iddia ederek, çıkan haberleri gördüğü anda tüm banka hesaplarının dökümlerini savcılığa sunduğunu söyledi.
Dosya kapsamında duruşmada bulunan insanları tanımadığını ve çevresinden kimsenin bu olaydan dolayı mağdur olmadığını savunan Candan, "Ablam Nihal Candan, bana Onur Apaydın'la sevgili olduğunu söyleyince ben de onu eniştem olarak benimsedim. Adını Kaan olarak söyledi. O dönemde ben çok yoğundum. Ancak istirahat ediyordum. O süreçte Kaan isimli şahsın ne yaptığını takip etmem mümkün değildi. Kaan abiyi tamamen ablam ekseninde tanıyorum. İddia edilen dolandırıcılık suçlarıyla ilgili bilgim yoktu." dedi.
Candan, konusu geçen mekanın Etiler'deki şubesine gittiğini ancak olayların Zeytinburnu'ndaki şubesinde gerçekleştiğini ve hayatında bu ilçeye gitmediğini öne sürerek, "Bu ortamlarda araç alım satımıyla ilgili hiçbir konuya şahit olmadım. Ben araba kullanmayı bile bilmiyorum. Son 2 senedir sosyal medyadan para kazanıyorum. Ablamla hapse girmem nedeniyle ailem zarar gördü. Para kazanamaz oldum. Psikolojim tamamen bozuldu. Akıl hastanesinde yattım, ilaçlara bağımlı oldum. Genç yaşta sağlığımı kaybettim. Mağduriyetimin giderilmesini ve tahliyemi talep ediyorum. Özgürlüğümü talep ediyorum." diye konuştu.
"BEN GÖNÜL RAHATLIĞIYLA HAPSE GİRDİM AMA HALA ÇIKAMADIM"
Sosyal medyada paylaştığı içerikleri, kendini olduğundan zengin gösterme ve diğer fenomenlere hava atmak amaçlı yaptığını dile getiren Candan, şunları kaydetti:
"Mağdurların dolandırılmasıyla benim hiçbir ilgim yoktur. Mağdurların iddia ettiği eylemlerdeki harcamalar zaten yüksek miktardadır. Nasıl böyle bir dolandırıcılık oluyor. 'Kaan abi' diye tanıdığım kişinin isminin Onur Apaydın olduğunu soruşturma dosyasından öğrendim. Sosyal medyadan çok para kazanıyorum diye hava atmak ve daha fazla iş alabilmek için 12 milyon lirayla ile ilgili bir paylaşım yaptım. Ama hesabımda öyle bir para yoktu. Ben gönül rahatlığıyla hapse girdim ama hala çıkamadım. Hayatımda hiç şirketim olmadı. Evim ve arabam yok. Hesabımda 1-2 milyon lira para var. Ben bir garibanım."
“BELKİ BUGÜN TAHLİYE OLURUM”
Duruşmada verilen aranın ardından mahkeme başkanı savunma sırasının Nihal Candan adıyla bilinen Gülnihal Çiçek’e geçtiğini belirtti. Ayağa kalkan Candan “Heyecanlandım, tuvaletim geldi” diyerek izin isteyip lavaboya gitti. Mahkeme başkanı, daha sonra Candan’a “Savunma yapabilecek durumda mısın?” diye sordu. Candan “Ben hasta bir insanım. Buralarda hastalandım. Anoreksiya oldum. Gidebilir miyim?” dedi. Başkan da savunmasının daha sonra alınacağını belirterek Nihal Candan’ın salondan ayrılmasına izin verdi.
Bahar Candan salondan çıkmak üzere olan ablasına “Nereye? Belki bugün tahliye olurum” demesi üzerine Nihal Candan “Midem bulanıyor. İyi değilim’ diyerek salondan ayrıldı.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti tutuklu sanık Ayhan Güldan’ın tahliyesine karar verdi. Bahar Candan’ın tutukluluk halinin devamını karar verilirken, duruşma diğer sanıkların savunmalarının alınması için 11 Eylül gününe ertelendi.
İDDİANAMEDEN
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 38 müşteki, 1 müşteki sanık, Gülnihal Çiçek ve Alisya Bahar Candan'ın da aralarında bulunduğu 21 sanık yer alıyor.
İddianamede, Onur Apaydın ve İlker Oflu'nun şebekenin elebaşları olduğu, dolandırıcılık ve tefecilik suçlarından gelir elde etmek üzere teşekkül eden organize suç örgütünün üyesi olan şüphelilerin, örgüt yapısı ve iş bölümünün sağladığı kolaylıktan faydalanarak suç dünyasında "Sazan Sarmalı" olarak tabir edilen dolandırıcılık yöntemini uyguladıkları belirtiliyor.
İddianamede, Alisya Bahar Candan'ın ablası Gülnihal Çiçek'e göre suç örgütü içinde daha etkin rol oynadığı, sanık Çiçek'in tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınıp adli kontrol şartıyla tahliye edildiği aktarılıyor.
İddianamede, Alisya Bahar Candan hakkında "suç örgütüne üye olmak" ve "kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık" suçlarından 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
Gülnihal Çiçek'in ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.
Diğer 20 sanık hakkında ise farklı suçlardan değişik sürelerle hapis cezası öngörülüyor.