Emlak Yönetimi mezunları, kamu ve özel sektördeki 50 kişilik alım kontenjanının yetersiz olduğunu belirterek, bu durumun sektöre verdikleri emekle bağdaşmadığını savunuyor. Sosyal medyada tepkilerini dile getiren öğrenciler ve mezunlar, alımların düşük kontenjanlarla sınırlı tutulmasını, sektöre ve eğitime haksızlık olarak değerlendiriyor.
Sosyolojik açıdan bakıldığında, bu tepkiler, eğitim ve istihdam arasındaki dengesizliği vurguluyor. Eğitim hayatlarının ardından sektöre adım atmak isteyen mezunlar, yüksek eğitim masraflarının ve yıllarca süren öğrenim süreçlerinin karşılığını alamadıklarını düşünüyorlar. Emlak Yönetimi mezunları, özellikle mezuniyet sonrası iş bulma konusunda yaşadıkları zorlukların, toplumda adaletsizliğe yol açtığını belirtiyor.
Alım kararının düşük kontenjanlarla sınırlı tutulmasının ekonomik açıdan da olumsuz sonuçları olabileceği belirtiliyor. Sektördeki nitelikli iş gücüne olan ihtiyacın göz ardı edilmesi, uzun vadede emlak sektöründe kalifiye personel eksikliklerine yol açabilir.
Mezunlar, aynı zamanda, daha geniş bir alım politikası ve sektördeki fırsat eşitliğinin artırılması gerektiğini savunuyor. Eğitim sisteminin, mezunları yalnızca bir iş gücü olarak görmektense, onların potansiyellerini en iyi şekilde değerlendirecek alanlarda istihdam etmeyi hedeflemesi gerektiği düşünülüyor.