"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,5087 %0.13
36,4694 %0.3
3.362.972 %2.933
2.956,78 0,74
Ara
İşçi Haber Genel "Hanau Kurbanları için Adalet Arayışı: Almanya'da Aşırı Sağcı Terör Tehdidi" paneli

"Hanau Kurbanları için Adalet Arayışı: Almanya'da Aşırı Sağcı Terör Tehdidi" paneli

Array

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca, Hanau saldırısının ikinci yıl dönümü dolayısıyla "Hanau Kurbanları için Adalet Arayışı: Almanya'da Aşırı Sağcı Terör Tehdidi" başlıklı panel düzenlendi.

Başkanlık merkezindeki konferans salonunda düzenlenen panelde, saldırıda hayatını kaybedenlerin kısa hikayeleri paylaşıldı, ailelerle yapılan röportajların yer aldığı video gösterildi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da panele bir video mesaj gönderdi.

Panelin konuşmacılarından gazeteci Klaus Jürgens, Almanya'daki aşırı sağın ortaya çıkış süreçlerine ilişkin değerlendirmelerini dinleyicilerle paylaştı.

Almanya'nın doğu ve batı olarak bölündüğü dönemlerde iki tarafın birbirlerine karşı aşağılayıcı ifadeler kullandığını aktaran Jürgens, aşırılık eğilimlerinin sadece bu bölünmeye bağlanmasının da doğru olmadığını kaydetti.

Aşırı sağın kullandığı dile sadece sokakta değil zaman zaman akademik alanda da rastladıklarını belirten Jürgens, yabancı düşmanlığının önüne geçilebilmesi için çok kültürlülüğün avantajlarının yeni nesillere anlatılması gerektiğini söyledi.

- Irkçılık bir zehirdir

Akademisyen Muhterem Dilbirliği de ırkçılığın bir zehir olduğunu, eski Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de saldırının ardından yaptığı açıklamada bu zehrin Alman toplumu içerisinde bulunduğunu kabul ettiğini anımsattı.

Irkçı saldırıların 1990'lı yıllarda da gerçekleştirildiğine dikkati çeken Dilbirliği, o dönemde federal hükümetin maktullerin cenaze törenlerine katılmama yönünde tercihte bulunduğunu, günümüzde ise hükümetlerin söylemlerinde farklılık bulunduğunu dile getirdi.

Bu tür saldırılarla ilgili yapılan araştırmaların güvenlik birimlerinin düzensiz bir biçimde çalıştıklarını ortaya çıkardığını belirten Dilbirliği, Alman Anayasa Mahkemesinin de bu durumları anlatan bir rapor hazırladığına değindi.

Orduda aşırı sağ eğilimlerinin arttığını yazan gazete manşetlerini de örnek gösteren Dilbirliği, birçok eyalette şikayet birimleri oluşturulduğunu, polis içerisinde de ırkçılık araştırmasının yapılmasının istendiğini bildirdi.

- Irkçılığın kişisel değil toplumsal bir sorun olduğu kabul edilmeli

Avukat Fatih Zingal de Hanau'da doğru hareket edilmiş olsa polisin kurbanları kurtarabileceği değerlendirmesinde bulundu. Zingal, polisin olay anındaki tercihlerine ve uygulamalarını anlattı.

Kurbanların ailelerinden otopsi izni istenmediğini ve sonradan da ortaya çıkan bilgilerin olaydan iki yıl geçmesine rağmen insanlara aktarılmadığını savunan Zingal, yaşananların adalete olan güveni sarstığı değerlendirmesi yaptı.

Zingal, ırkçı saldırıların farklı şekillerde devam ettiğini, ayrımcılığın ve ırkçılığın bertaraf edilebilmesi için olayların kişisel değil toplumsal bir sorun olduğunun kabul edilmesi gerektiğini kaydetti.

- Medya, kullanacağı dili failin profiline göre belirliyor

TRT Deutsch Genel Yayın Yönetmeni Kaan Elbir ise Alman medyasının bu tür olaylarda kullandığı dil ve bakış açısını anlattı.

Olayın failinde bir göçmenlik geçmişi varsa Alman medyasında hemen "İslam terörü" gibi terimlerin kullanıldığına dikkati çeken Elbir, bazı medya kuruluşlarının Kur'an'ı ve İslam'ı suçlu göstermek için bunları fırsat olarak gördüğüne dikkati çekti.

Bu tür kavramları gördüğünde kendisine saldırı yapılmış gibi hissettiğini ifade eden Elbir, failin ırkçı bir beyaz olduğu anlaşıldığında failin Rus mafyasından olduğu, akli dengesinin yerinde olmadığı gibi değerlendirmelerin yapıldığını, yabancı düşmanlığına hiç değinilmediğini hatırlattı.

Elbir, bu tür olaylarda medyada kullanılan dilin önemine işaret etti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *