14 Mayıs seçimlerine ilişkin bir soru üzerine Hakan Ural'la Neyse O Programı'nı konuğu olan Soylu, "Türkiye'ye silahla şiddetle yaptıramadıklarını, Türkiye'nin yapmadıklarını, 14 Mayıs seçiminde yaptırmak için kurulan bir oyunla karşı karşıyayız." değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, şöyle devam etti:
"Bunu daha önce de becermeye çalıştılar. Bir hükümet nasıl yıpratılır? Toplumsal olaylarla yıpratılır. Güvenlik zafiyetiyle yani uzun erimli güvenlik zafiyetiyle yıpratılır. Nasıl yıpratılır? Ekonomik saldırılarla ekonomik sorunlarla yıpratılır. Sonra toplumsal kargaşalar çıkar. Bu toplumsal kargaşalar kontrol altına alınamaz ve siyaset tasfiye edilir. Gezi olaylarının sebebi budur. 17-25 Aralık olaylarının sebebi otoritesizlik oluşturmaktır. Yani bir hükümetin en büyük sıkıntılarından bir tanesi, otoritesiz olduğunun hissedilmesidir.
Üçüncüsü, 6-8 Ekim olayları da hem otoritesizliği hem de ülkenin bir büyük bölümünün kendine ait süreci yönetilirken diğer bir bölümüne herhangi bir etki edilemiyor ve orada bir otorite eksikliği, aynı zamanda bir sevgi eksikliği, aynı zamanda bir yönetim eksikliği ama toplam bir eksiklik görülüyor, oluşturmak istedikleri duygu buydu. Oradan devletin bir özerklik ilanına, biliyorsunuz 26 yerde özerklik yaptılar. 26 yerdeki bu özerklik ilanına adım atmalarının sebebi bu özellikleri devam ettirmek değil, Türkiye'nin yürüyen istikametine darbe vurmak. Türkiye'nin hükümetini, Türkiye'nin devletini, otoritesiz hale getirmek, zafiyet içerisine düşürmek. Bütün bunu kurguladılar. Bütün bunları yaptıktan sonra da esas indirici darbe 15 Temmuz'du."
"Seçim meşru bir iştir"
"Şimdi yapmak istedikleri çok açık. Bu değil. Esas hikaye arkada gizli. Terör devletini kurmak istiyorlar." ifadesini kullanan Soylu, bunun Suriye ve Irak'ın kuzeyinde yapılmak istendiğini aktardı.
"Bir terör örgütünün uzantısı bir siyasi partinin vaatleri bu kadar fütursuz ve açık nasıl mümkün olabilir?" sorusu üzerine Bakan Soylu, "Yeni yöntem bu. Bir önceki yöntem farklıydı. Ama bunu yeni bir yöntem olarak ortaya koyuyorlar. Koymalarının sebebi de şudur. Seçim meşru bir iştir. Hem demokratik yöntem hem de o demokratik yöntemin sonucunda meşru bir iştir. Seçimde halk bir vekalet verir ve bunu bir mukaveleyle verir." ifadelerini kullandı.
Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Fakat onların hepsi bir sosyal mukaveledir ve bu sosyal mukaveleyi ortaya koyduktan itibaren o sosyal mukavele meşrudur. Tam bugün karşı karşıya kaldığımız durum budur. PKK'yı, PKK eşitleri HDP'yi meşrulaştırmak, onu toplum gözünde, devlet gözünde legal hale getirebilmek için onu seçim süzgecinden geçirmek istiyorlar. Mesela PKK, HDP bir yüzde 10, yüzde 11 oy alsa da o meşrulaşmıyor. Yani mesela muhalefetten bazı partiler, 'efendim meşru legal parti...' Meşru, legal bir parti değil. Ama bu delillerin varlığı milletimizin gözünde ve vicdanında makes bulmuş zaten. Yani bu parti bir terör partisi olarak gözüküyor, görünüyor. Burada bu meşru zemin içerisinde onu çekip oradan PKK'yı ve HDP'yi veya Yeşil Sol Parti neyse, bütün bunların her birini kendi adına bundan sonraki süreçte aktif aktör olarak kullanmak istiyor."
Bunun Türkiye'ye önerilen, dayatılan yeni bir akıl olduğunu ifade eden Soylu, "Bundan önce yaşadıklarımıza benzemiyor bu. Bu yeni bir akıldır, yani Avrupa'nın beni bağışlayın, aklı bu kadar 360 derece çalışıp ortaya bir şey koymaya yetiyor. Amerika, Avrupa ilişkilerinde benim kanaatim, düşüncem, Avrupa Amerika'nın vagonudur. Başka hiçbir özelliği söz konusu değildir." dedi.
"Siyaset iki türlü yapılır. Bir hasbi, bir de hesabi"
"Nasıl oluyor ki milliyetçi olduğunu iddia eden birtakım siyasetçi arkadaşlarımız böyle bir söylem arkasında ittifakta bulunabiliyor?" sorusuna Soylu, şu karşılığı verdi:
"Siyaset iki türlü yapılır. Bir hasbi yapılır. Bir de hesabi yapılır. Şimdi bunlar hesabi yapanlar. Yani şimdi orada CHP'nin içine yönelik hepsinin ayrı bir hesabı var. Seçimin sonucuna yönelik hepsinin ayrı bir hesabı var. Üçünün de birbirinden hoşlanmadığını herkes biliyor. Doğru. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Mansur Yavaş. Üçü hala birbirinden hoşlanmıyorlar ama oynuyorlar. Tam anlamıyla olay budur. Onun için burada her birine ayrı görev verilmiş."
Soylu, Mansur Yavaş'a milliyetçiliği temsil ederek milliyetçi duyguların zedelenmesinden ve örselenmesinden var olan ittifakın etkilenmemesini sağlama görevi verildiğini belirterek, "Burada geçmiş bulunduğu siyasi müktesebatın odağına basarak istismar yapmak pespayeliktir. Bu kadar açık. Mansur Yavaş tam bunu yapıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Ekrem İmamoğlu'nun ise Türkiye'de popüler siyasetin temsilcisi olduğunu dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
"Derinliği olmayan, hiçbir hizmeti bulunmayan, ancak popüler siyasetin bütün unsurlarını kullanmak suretiyle ayakta durmayı kendine maharet sayan bir anlayışın temsilcisidir. Burada bütün bu tablonun içerisinde herkesin karnı genişlemiş. Sadece orada değil. LGBT meselesinde de genişlemiş. Öcalan'la aynı zamanda Apo'yla Selo'nun serbest bırakılması da genişlemiş. Aynı zamanda Irak'ın kuzeyinde ve Suriye'nin kuzeyinde Amerika'nın bir terör devleti kurdurmasından kendilerine önemli bir bağış olarak görüyorlar. Bir şey bahşediliyor yani. Bunların hepsi ve aynı zamanda FETÖ de aynı kanaatte. Yani FETÖ'yü de bu sistemin içeriğine, bu ittifakın içerisine sokarak bütün muhalifleri Tayyip Erdoğan'a karşı ve Cumhur İttifakı'na karşı bir noktada demlendirmek istiyorlar."
"Bu stratejiyi bozabilecek tek bir süreç, 14 Mayıs seçimidir"
"Belediyede bu kadar etkinlik ve Doğu ve Güneydoğu'da 26 ayrı alanda özerklik ilan eden bir yapı. Yarın iktidar ortağı olursa ne yapmaz?" şeklindeki soruyu Bakan Soylu, "Bunlara CHP hayır diyemiyor. Esas soru, bunlara değil. Esas soru, CHP seçmenine sorulmalı. Esas soru, İYİ Parti seçmenine sorulmalı." diyerek yanıtladı.
Türkiye siyasetinin Cumhur İttifakı blokuyla Millet İttifakı bloku üzerinden yürüdüğüne dikkati çeken Soylu, bu iki ana gövdeden birinin sürekli olarak bu gerginliği yükseltmesinin bir strateji olduğunu ifade etti. Diğer blokun, çok tehlikeli olan bu stratejiyi bugüne kadar işlettiğini aktaran Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu stratejiyi bozabilecek tek bir süreç, 14 Mayıs seçimidir. 14 Mayıs seçiminde karşı tarafın stratejisi çöktüğü andan itibaren Türkiye'de HDP, Türkiye'de CHP, Türkiye'de İYİ Parti ve diğerleri arasındaki bu konsensüs sona ermiş olacaktır. HDP'yle masaya oturan herkes tasfiye edilecektir. HDP görünümlü herkes CHP'den tasfiye edilecektir. Sonra parti, bu tasfiyeyi kendini yeni döneme hazırlamak ve buradan kurtulmak için gerçekleştirecek. Yani önümüzdeki süreçte bunların hepsini peyderpey bir vesileyle göreceğiz."
"Etnik nefretleşmeyi elinin tersiyle itti ve süpürdü"
"Meral Akşener'in bir söylemi var, 'Ben HDP'yle asla bir masada oturmam. Böyle bir şey söz konusu bile değil. Eğer beni bununla itham ediyorsanız tutuklayın.' diyor. Peki bu kadar aleni bir şeyi, bu kadar aleni reddetmesini nasıl okuyorsunuz?" sorusu üzerine de Soylu, şunları söyledi:
"Sayın Akşener benim kanaatime göre dengesini kaybetmiş durumda. Yani yukardan aşağıya kayıyor. Kaydığını görünce de bu sefer patinaj yapmaya başlıyor. Patinajda da daha fazla dengesini kaybediyor. Bir sarmala girmiş durumda. Bu sarmaldan çıkamaz. Çünkü orada oyun kurgulanmış. Ona verilen rol belli. Mansur Yavaş'a verilen rol belli. İmamoğlu'na verilen rol belli. Kemal Kılıçdaroğlu'na verilen rol belli. Saadet Partisine verilen rol belli. Ondan sonra diğer DEVA Partisine verilen rol belli. Hepsinin rolleri belli. Hepsi kendi rollerini ortaya koyuyorlar."
AK Parti iktidarında Türkiye'nin yaptığı atılımlardan söz eden Soylu, şöyle konuştu:
"Şimdi bütün bu tablo bize şunu gösteriyor, terörden arındırıldığı andan itibaren huzur yepyeni bir ortam oluşturuyor. Tayyip Erdoğan sadece Türkiye'nin eğitim altyapısını yapmadı mesela, sadece güvenlik altyapısını yapmadı, sadece enerji altyapısını yapmadı, sadece sağlık altyapısını yapmadı, sadece ulaştırma altyapısını yapmadı. Aynı zamanda Tayyip Erdoğan Türkiye'nin üzerine oynanmaya çalışılan etnik nefretleşmeyi elinin tersiyle itti ve süpürdü. İki, Türkiye'nin batısıyla doğusunu neredeyse birbirine denk yaptı. Türkiye'de mezhepsel, etnik, inanç konusundaki bütün ayrıştırmaların hepsinin alanını kapattı. Çünkü Türkiye, darbeyi buradan yiyordu."
"Önerdikleri tam anlamıyla bir kaos stratejisi"
Bir soru üzerine Afganistan, Suriye ve Irak'ta yaşananları hatırlatan Soylu, "Tam da Türkiye'yi, buna getirmek istiyorlar. Ya tamamen teslim alacaklar ve yönetecekler veya karıştırıp Irak ve Suriye gibi bir halin içerisine koymak ve getirmek istiyorlar. Geldikleri nokta burasıdır." dedi. Bakan Soylu, "İstediklerini elde edemezlerse ne bekliyorsunuz?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Ben size ilk önce karşı tutumu söyleyeyim. Amerika'nın karşısında ve Batı'nın karşısında olan ülkelerin hepsinin odağı Türkiye olacak. Ben bunu görüyorum. Dünyada yeni bir denge kurulacak. (Muhalefete oy verecek seçmen) Sivas Kongresi'ne baksınlar. 104 yıldır Türkiye'nin başına gelenlere baksınlar. 104 yıldır seçim kazanmış liderlerin, başbakanların, seçim kazanmış cumhurbaşkanlarının nasıl bir muameleyle karşı karşıya kaldıklarına baksınlar. Ve şu anda, CHP'nin ve onun yandaşlarının kendilerine ne önerdiklerine baksınlar. Yani kendilerine önerdikleri esas itibarıyla tam anlamıyla bir kaos stratejisidir.
14 Mayıs'ı kendilerine bir çıkış güzergahı ilan etmişler. Türkiye'ye tarihi bir tasfiye getirecekler. Birikmişlerini, değerlerini, her birine tarihi bir tasfiye vadediyorlar. 14 Mayıs'ta seçimi Allah nasip ederse kazanacağız. 14 Mayıs'ta biz seçimi sadece kazanmış olmayacağız. Etrafımızdaki ülkelerin tamamı, iyi ilişkilerde bulunduğumuz ülkelerin tamamı bu seçim sonucunu bekliyor. Herkes Türkiye'nin yıldızının parladığı bu iklimde, Türkiye'yle beraber dünya beşten büyüktür yolculuğuna çıkacak."