GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
- Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 7. Üsküdar Kitap Fuarı'nın açılışında konuşması
- Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın'ın kitapları imzalaması Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 7. Üsküdar Kitap Fuarı'nın açılışında konuştu
- "Bir uçtan öbür uca savrulduğumuz bir belki de birkaç yüzyıldan geçiyoruz. Altın oranı bulamadığımız için akılla kalp, duyguyla düşünce, zamanla mekan, dünle bugün, gelenekle modernite, insanla tabiat, insanla insan arasındaki ilişkileri doğru bir şekilde kuramıyoruz"
- "Geleneğin o derinliklerine indikçe gelenek kendisini size daha çok açmaya başlıyor. Aslında her gün kapısını çaldığınızda size yeni hediyeler veren büyük bir bağış kapısı. Yeter ki biz o kapıyı çalmayı bilelim. Yeter ki biz oraya gitmeyi ve o pınardan beslenmeyi bilelim"
İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Bir uçtan öbür uca savrulduğumuz bir belki de birkaç yüzyıldan geçiyoruz. Altın oranı bulamadığımız için akılla kalp, duyguyla düşünce, zamanla mekan, dünle bugün, gelenekle modernite, insanla tabiat, insanla insan arasındaki ilişkileri doğru bir şekilde kuramıyoruz." dedi.
Kalın, Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 7. Üsküdar Kitap Fuarı'nın açılış töreninde kitapseverlere hitap etti. Kitap fuarlarının düşüncenin, duygunun, aklın, kalbin, kitabın, yazarın ve okuyucunun bir araya geldiği "çok güzel panayırlar" olduğunu dile getiren Kalın, "Üsküdar Kitap Fuarı'nın yedincisinin düzenleniyor olmasından dolayı tebrik ediyorum. Hamdolsun '1. Geleneksel' demekten öteye geçmiş oluyorsunuz. 7. ile bu geleneğin artık inşa edilmekte olduğunu ispat etmiş oldunuz." diye konuştu.
Kalın, konuşmasını gelenek kelimesi üzerine sürdürerek şunları aktardı:
"Gelenek öyle bir yapıdır ki içinde hareketle sükunu, dinamizmle sabiteyi aynı anda barındırır. Dayandığı bir merkez ve kök vardır. O kök canlı kaldığı sürece göğe doğru dallarını büyütmeye devam eder. Dolayısıyla bizim gelenekle ilişkimiz de geleneğin en az ruhundaki dinamizm kadar açık, dinamik ve çok yönlü olmak zorundadır. Amacımız, gayemiz, derdimiz geleneği romantize etmek, ona uzaktan nostalji unsuru olarak bakmak değil, gelenekle birlikte her gün yeniden dirilmek, geleneği her an diri tutarak onunla yolumuza devam etmek olmalıdır. Ancak geleneği böyle kurguladığımız, aldığımız ve onunla böyle bir irtibat kurduğumuz zaman gelenek bize her gün yeniden nefes veren, yeni pencereler ve kapılar açan bir büyük pınar, bir akış haline gelir. Tarihte hiçbir düşünce ve toplumsal hareket bir büyük geleneğe dayanmadan hayata geçmemiştir."
- "Kütüphanelerimizde ve arşivlerimizde incelenmeyi bekleyen eserlerimiz var"
İslam medeniyetinde ve İslam şehirlerinde milyonların üzerinde kitabın yer aldığı kütüphanelerin varlığına dikkati çeken Kalın, Basra, Bağdat, Semerkant, İstanbul gibi şehirlerin aynı zamanda bir kitap şehri olduğunu söyledi. Kalın, sözlü ve yazılı kültürü bir araya getiren medeniyetin geride muazzam bir miras bıraktığını aktararak şu değerlendirmelerde bulundu:
"Aslında biz bugün bu mirasın sayısal olarak az bir kısmını, yüzde 3-5'ini ancak ortaya çıkardık. Kütüphanelerimizde ve arşivlerimizde bekleyen binlerce, on binlerce yazma eser var. Hala incelenmeyi bekleyen eserlerimiz var. Geleneğin o derinliklerine indikçe gelenek kendisini size daha çok açmaya başlıyor. Aslında her gün kapısını çaldığınızda size yeni hediyeler veren büyük bir bağış kapısı. Yeter ki biz o kapıyı çalmayı bilelim. Yeter ki biz oraya gitmeyi ve o pınardan beslenmeyi bilelim. Bu geleneği bugüne taşıyan, aklıyla kalbiyle duygusuyla ve sanatıyla bugün yeniden ve her gün taze bir şekilde ifade eden Mustafa Kutlu Ağabeyi de bu bağlamda hayırla sağlık dileklerim ve minnetle anmak isterim. Mustafa Kutlu bizim bu geleneğimizin bu diri ruhunu pırıl pırıl yıldızlı semasını, o semadaki yıldızları tek tek tecrübe etmiş, kalemiyle tecrübe etmiş bir güzel aklı, gönlü ve ruhu ifade eder. O yüzden Mustafa Kutlu'yu okuduğunuz zaman aynı anda felsefe , sosyoloji, tarih ve elbette sanat okursunuz."
Yaşanılan çağı "aşırı uçlar çağı" olarak niteleyen Kalın, şunları kaydetti:
"Bir uçtan öbür uca savrulduğumuz bir belki de birkaç yüzyıldan geçiyoruz. Altın oranı bulamadığımız için akılla kalp, duyguyla düşünce, zamanla mekan, dünle bugün, gelenekle modernite, insanla tabiat, insanla insan arasındaki ilişkileri doğru bir şekilde kuramıyoruz. İmam Gazali'nin 100 yıl önce ortaya koyduğu bir ilke aslında bunu çok çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. İmam Gazali diyor ki 'Haddini aşan zıddına döner.' Kendi doğal sınırını aşan şey zıddına döner. Çıplak gözle güneşe baktığınızda bütün ışığın kaynağı olan güneş gözünüzde bir siyah noktaya döner. Çünkü göz haddini aşmıştır. Bunun bize öğrettiği temel ilke yaptığınız her işte altın oranı arayın. Altın oranı bulduğunuzda yaptığınız her iş doğru, düzenli ve yerli yerine oturacaktır. Evrende adaletin tesisi de bunu siyasi ya da ekonomik olarak söylemiyorum, Arapçada adalet kelimesi her şeyi yerli yerine koymak demektir."
Kalın konuşmasının ardından yaklaşık 2 saat boyunca kitaplarını imzaladı.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *