İSTANBUL (AA) - "Nostalji İstanbul" etkinliklerine konuk olan Uluslararası Mevlana Vakfı Başkan Vekili Esin Çelebi Bayru, Mevlana öğretilerini ve ramazan kültürünü anlattı.
Galataport İstanbul'da gerçekleştirilen etkinlikler kapsamında düzenlenen "Hz. Mevlana'nın Birlik Bilinci ve Eski Ramazan Gelenekleri" başlıklı söyleşiyi, Radyo Voyage Genel Yayın Yönetmeni Neslihan Yavuzer Behmuaras yönetti.
Mevlana'nın 22. kuşaktan torunu Bayru, konuşmasında, Hazreti Mevlana'nın İslam örfü ve adeti üzerine yaşadığını belirterek, "Hazreti Mevlana ısrarla az yemeği tavsiye ediyor. Az yiyeni bir neye benzeterek içi boş yani içi temiz olunca insanın da ney gibi güzel ses verdiğini söylüyor." dedi.
Hazreti Mevlana'nın, evinde çok yemek olduğu zaman yemekleri konu komşuya dağıttığını, az yemek olduğunda da "Ya Rabbi sana hamdolsun, Peygamber Efendimizin sofrası gibi oldu soframız." dediğini aktaran Bayru, "Buradan da anlıyoruz ki Peygamber Efendimiz az yemek yiyor ve evinde fazla yemek bulundurmuyor." ifadesini kullandı.
Mesnevi hikayelerinden örnekler veren Bayru, iftar, sahur, davul, mahya gibi geleneklerin geçmişten bugüne geldiği noktaya ilişkin düşüncelerini ve çocukluğundan hatıralarını paylaştı.
Esin Çelebi Bayru, çok küçük yaşta oruç tutmaya başladığını belirterek, "Kimse bizi zorlamadı fakat büyükler namaz kılarken ve dinin vecibelerini yerine getirirken o kadar güzel örneklerdi ki önümüzde, biz ibadetleri kendimiz yapmak isterdik." dedi.
- "En küçüğümüzün eline de şeker kabı verirdik"
Çocukluğundaki ramazanlarda evdeki hizmeti kız kardeşleriyle birlikte yaptıklarını, mutfakta her şeyin hazırlandığını fakat babasının servisi özellikle kızlarının yapmasını istediğini anlatan Bayru, "En küçüğümüzün eline de şeker kabı verirdik, o hayal meyal hatırlıyor o kadar küçüktü. 2-2,5 yaşında falandı, hani o da bir şey yapmış olsun diye. Ayrıca Konya'dan gelen misafirlerimiz bizde kalırlardı. Gece mis gibi bir pilav veya börek kokusuna uyanırdık. Artık yatacağımıza kalkıp sahur yemeği yiyerek niyet ederdik." diye konuştu
Geçmişte ramazanda kimsenin sokakta yemek yememeye özen gösterdiğini aktaran Bayru, şöyle devam etti:
"Ramazanda ister Müslüman, ister gayrimüslim olsun herkes birbirine saygı gösterirdi. Hatta Müslüman olmayan evler de, 'Kokulu bir yemek pişmesin, komşuma ayıp olmasın' diye dikkat ederlerdi. O kadar hoş bir dirlik, beraberlik ve saygı vardı. Tekrar hatırlayalım inşallah bu güzellikleri. Eski, bir binanın temeli gibidir. Temelsiz bina olmaz ki onun için o temeli hiçbir zaman bozmamamız, zedelemememiz lazım."
Mevlana şiirlerinden beyitler okuyan Bayru, "Beni çok etkileyen bir şey var. 'Kendi kendimizle, birbirimizle ne diye çekişip duruyoruz?' sorusu çok etkiliyor beni doğrusu. Şu ders çıkıyor bendenize, kendini bilmeyen, kendini tanımayan, kendiyle barışık olmayan, Allah'ın kendisine verdiği güzelliklerin farkına varmayan, sevgiyi de bilmez. Demek ki kendimizi bileceğiz ve seveceğiz." ifadelerini kullandı.
Söyleşinin ardından Bayru, "Evet Aşk Güzel Şeydir" adlı kitabını imzaladı.