"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı az bulutlu
11°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
35,7039 %0.19
37,4492 %0.61
3.752.646 %2.592
3.181,11 0,82
Ara
İşçi Haber Yaşam Sonsuz kaydırma döngüsü: Saniyelik duygu değiştiren bir topluma mı dönüştük?

Sonsuz kaydırma döngüsü: Saniyelik duygu değiştiren bir topluma mı dönüştük?

Duygularımız artık sadece saniyeler içinde şekilleniyor. Sosyal medyanın hızla değişen dünyasında, hissetmek için yeterince zamanımız kaldı mı? İnsan zihninin bu tempoya ayak uydurma savaşı, görünenden çok daha derin izler bırakıyor.

DOSYA HABER-HACER BAYRAM

Hiç fark ettiniz mi? Elimizde bir ekran, parmağımız bir yukarı bir aşağı… Bir an kahkahalarla güldüğümüz bir videonun etkisinden çıkamadan, bir sonraki kaydırmada bizi derin bir üzüntüye boğan bir görüntüyle karşılaşıyoruz. Daha saniyeler önce eğlenceli bir videoya gülerken, bir sonraki videoya kaydırdığımızda ekranımızda bir doğal afetin, bir yangın faciasının kahreden görüntüleri oluyor. Bir dakika bile dolmadan, bir duygudan bir diğer duyguya hızlıca geçiyoruz. Ve bu geçişlerin ne kadar hızlı olduğunu fark edip duygumuzda kalamamak bizi aslında kendimize, duygularımıza ne kadar yabancılaştırıyor, tahammülsüzleştiriyor fark etmek üzücü.

Picture background

Sosyal medya, zamanımızın en güçlü alışkanlıklarından biri. TikTok, Instagram, Twitter gibi platformlar, sonsuz bir kaydırma döngüsü sunarak bizi adeta ekranların esiri haline getirdi. Ancak bu alışkanlık sadece zamanımızı değil, duygusal dünyamızı da kökünden etkiliyor. Duygular, insanın en kıymetli yanlarından biri. Hayatı anlamlandıran, bağlarımızı güçlendiren, kararlarımızı şekillendiren şey aslında hissettiklerimiz. Ancak sosyal medyanın sonsuz içerik akışı, bize duygularımızı yaşamaya fırsat tanımıyor. Aslında bu gibi durumlarda sorumluluğu herhangi bir platforma yüklemek daha kolay olabilir. Belki de kendimizden kaçıyoruzdur sorularını getiriyor zihinlere.

Duygularımızı kayıp mı ediyoruz?

Bu durum yalnızca bireysel dünyamızda değil, toplumsal düzeyde de bir yabancılaşma yaratıyor. Artık acılar daha az ağır, sevinçler daha kısa ömürlü. Duygularımızın derinliği kayboluyor, yerini yüzeysel bir his karmaşası alıyor.

Bu hızlı geçişlerin insan psikolojisine etkisi, bilim insanlarının da üzerinde çalıştığı bir konu. Araştırmalar, sosyal medyanın sürekli değişen içerik akışının dikkat süremizi azalttığını ve duygusal farkındalığımızı zayıflattığını ortaya koyuyor. Özellikle genç kuşaklarda, bu sürekli değişim bir çeşit uyuşukluk ve kendine yabancılaşma hali yaratıyor.

Bir an durup düşünmeli: Hangi duygularımıza ne kadar zaman ayırıyoruz? Hayatı daha derin yaşamak, hissettiklerimizi gerçekten hissetmek mümkün mü? Belki de yapılması gereken, elimizden telefonlarımızı bırakıp bir süre durmak, kaydırma yerine hissetmeye zaman tanımak. Çünkü insan olmanın anlamı, duyguları aceleyle tüketmek değil, onları gerçekten yaşayabilmekte saklı.

Durmak lazımmış bazen. - Sanata Bi Yer