"Haberin İşçisi"
İstanbul
Hafif yağmur
20°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
36,6753 %0.09
40,0531 %0.19
3.516,44 % -0,05
3.057.891 %-0.796
İşçi Haber Gündem 18 Mart 1915: Çanakkale Zaferi ve Türk milletinin kahramanlık destanı

18 Mart 1915: Çanakkale Zaferi ve Türk milletinin kahramanlık destanı

18 Mart 1915, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgelerinden biri olarak tarihe geçti. Çanakkale'de kazanılan büyük zafer, Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde Türk askerinin kahramanlık destanını yazdığı dönüm noktasını oluşturdu. Çanakkale Savaşları, Türk askerinin orantısız güç karşısında gösterdiği kahramanlıkla tarih sahnesinde önemli bir yer edindi.

Çanakkale Boğazı, Birinci Dünya Savaşı sırasında dünya tarihinin en kritik çatışmalarına sahne olmuş, bu stratejik bölgeyi kontrol etme çabası, hem Osmanlı İmparatorluğu hem de İtilaf Devletleri için büyük bir öneme sahipti. Özellikle, 1915 yılı başlarında İtilaf Devletleri'nin Çanakkale'yi geçme ve İstanbul'u kuşatma planları, Osmanlı savunmasının gücünü test etmek amacıyla başlatılan yoğun deniz saldırıları ile şekillendi. Bu yazıda, 18 Mart 1915'teki Türk zaferine giden sürecin detayları ve savaşın sonuçları ele alınacaktır.

İtilaf Devletleri'nin Çanakkale'yi Geçme Planları

İtilaf Devletleri'nin Çanakkale'yi geçerek İstanbul'u ele geçirme planı, 28 Ocak 1915'te İngiliz Savaş Meclisi tarafından kabul edilmiştir. Bu planın temelini, Boğaz'ın deniz yoluyla aşılması ve Türk savunma hattının zayıflatılması oluşturuyordu. Plan, Amiral Corden tarafından hazırlanmış olup, dört aşamadan oluşuyordu:

Boğaz girişindeki tabyaların susturulması: İlk aşama, Boğaz’ın girişindeki Türk tabyalarının hedef alınarak etkisiz hale getirilmesiydi.

Orta müdafaa hattının tahribi: Kepez Burnu'ndan başlayarak, Boğaz’ın daha derinliklerine kadar olan savunma hattının yok edilmesi planlanıyordu.

Kilitbahir-Çanakkale arası merkez tabyalarının yok edilmesi: Bu strateji, Boğaz'ın dar kesimlerinde bulunan kritik tabyaların imha edilmesini içeriyordu.

Deniz mayınlarının temizlenmesi ve tabyaların işgali: Son aşamada ise mayınların temizlenmesi ve tabyaların işgal edilerek Marmara'ya geçilmesi hedefleniyordu.

Osmanlı Savunması ve Boğaz’ın Tahkim Edilmesi

Türkler, İtilaf Devletleri'nin bu planına karşılık, Çanakkale Boğazı'nın savunmasını güçlendirme çalışmalarına hızla başlamışlardı. 1914 yılı sonunda, Boğaz’ın girişine ve iç bölgelerine toplamda 13 tabya ve 10 ağır batarya yerleştirilmişti. Savunma güçleri, büyük oranda eski Alman Krupp toplarına dayanıyordu. 1885-1900 yılları arasında üretilen bu toplar, 15-35,5 cm çapında ve uzun menzilli özelliklere sahipti, bu da savunmanın etkili olmasına imkan tanıyordu.

İtilaf Devletleri’nin deniz kuvvetleri, 10 Ağustos 1914'te Boğaz’a girmelerinin ardından, bölgeye iki sıra mayın döşemiş ve su yolu boyunca aydınlatma amacıyla projektörler yerleştirmişti. Buna karşılık, Türkler de mayın döşemeye devam etti ve Boğaz’ın çeşitli noktalarına sahte toplar yerleştirerek düşman kuvvetlerini yanıltmayı amaçladılar.

Çanakkale Cephesi'nde Deniz Savaşları

1915 yılına gelindiğinde, Çanakkale Boğazı çevresinde İtilaf Devletleri’nin deniz gücü hızla arttı. 4 Fransız zırhlısının katılımı ile düşman donanması sayısı 21’e yükseldi. 2 Şubat 1915’te, düşman gemileri Boğaz girişindeki tabyaları topa tutmaya başladılar. 19 Şubat’ta ise 12 gemiden oluşan bir filo, Türk savunma hatlarını 8 saat boyunca bombardımana tutarak önemli zararlar verdiler. Bu bombardıman sırasında Türkler, 14 şehit ve 18 yaralı verdiler.

Mart ayı başında, Türk savunması takviye edilerek 5. ve 11. Piyade Tümenleri de bölgeye gönderildi. Bununla birlikte, 18 Mart günü yapılacak büyük saldırıya karşı Türkler, Çanakkale Boğazı’nda savunma hatlarını daha da güçlendirdiler. Enver Paşa, savunmayı koordine ederken, İstanbul’un çevresi de savunma birlikleriyle tahkim edildi.

18 Mart 1915: Çanakkale’nin Dönüm Noktası

18 Mart 1915’te, İtilaf Devletleri, 14 İngiliz ve 4 Fransız zırhlısı, birçok kruvazör ve torpido muhribi, toplamda 300 gemiden oluşan devasa bir filo ile Boğaz’a hücum etmeye başladılar. Ancak, Türkler sadece 6 gemi ve 4 uçakla karşı koymaya çalıştılar. Bu saldırı, İtilaf Devletleri için büyük bir kayıpla sonuçlandı.

İtilaf filosu, Türk tabyalarının şiddetli ateşiyle karşılaştı ve gemilerin birçoğu ciddi şekilde hasar aldı. Özellikle, Ocean adlı zırhlı gemisi, Seyit Onbaşı'nın bir top mermisinin isabet etmesiyle boğazın derin sularına gömüldü. Irresistible ve Queen adlı iki İngiliz savaş gemisi de ağır hasar alarak savaş dışı kaldı.

Türkler, Nusret mayın gemisinin döşediği 26 mayının da etkisiyle büyük bir başarı kazandılar. Nusret, 7 Mart gecesi Erenköy Koyu'na mayın döşeyerek, Boğaz'ı kapatmıştı. Bu strateji, İtilaf Devletleri'nin ilerlemesini engelledi ve büyük bir zaferin kapılarını araladı.

Çanakkale'de Türk'ün Zaferi

18 Mart’taki zafer, Türklerin Çanakkale'deki savunmalarını geçilmez kılmıştı. İtilaf Devletleri, ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar. 18 Mart Savaşı, sadece Türk milletinin direncini değil, aynı zamanda stratejik savunma planlamasının başarısını da gözler önüne serdi. Osmanlı İmparatorluğu, bu zaferle birlikte, Çanakkale Boğazı'nı geçmenin sadece donanma gücüyle mümkün olmadığını kanıtlamıştı.

18 Mart zaferinin ardından, Çanakkale Savaşları devam etmekle birlikte, bu zaferin moral ve stratejik önemi büyüktü. Türkler, düşman donanmasını büyük bir yenilgiye uğratarak, hem bölgesel hem de uluslararası alanda önemli bir prestij kazandılar.

Çanakkale’nin Kahramanları: Nusret Mayın Gemisi

Bu büyük zaferde, şüphesiz en büyük kahramanlardan biri, Nusret mayın gemisinin komutanı Yüzbaşı Hakkı ve mürettebatıdır. 7 Mart gecesi döşedikleri mayınlar, İtilaf Devletleri’nin boğazı geçme planlarını tamamen alt üst etti ve düşman donanmasının geri çekilmesine yol açtı. Nusret’in başarısı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki en önemli simgelerden biri olarak tarihe geçti.

Tarihi Önemi

18 Mart 1915, sadece Türkler için bir zafer değil, aynı zamanda savaşın gidişatını değiştiren bir dönüm noktasıydı. Bu zafer, Çanakkale Savaşları’ndaki Türk direncinin sembolü haline geldi ve aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde, millî mücadelenin başlangıcı oldu. Türkler, her türlü zorluğa rağmen, Çanakkale'yi geçilemez kıldılar ve tarihteki en büyük deniz zaferlerinden birini kazandılar.

Çanakkale Savaşları ve Türk Zaferi

Birinci Dünya Savaşı'nın seyrini değiştiren Çanakkale Savaşları, Türk milletinin gösterdiği kahramanlıkla tarihe damgasını vurmuştur. 18 Mart 1915'te başlayan deniz harekâtı başarısız olunca, İtilâf Devletleri, İstanbul'u kara yoluyla ele geçirmek amacıyla Gelibolu Yarımadası'na çıkarma yapmayı planladılar. Ancak bu harekât da büyük bir yenilgiyle sonuçlandı ve Türk ordusunun gösterdiği direniş, tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı.

İtilâf Devletleri'nin Hazırlıkları ve Türk Direnişi

İtilâf Devletleri, yaklaşık 90 bin asker, 150 top, 108 nakliye gemisi, 15 İngiliz zırhlısı ve çok sayıda hava filosuyla Gelibolu Yarımadası'na çıkarma yapmayı hedefledi. Karadaki Türk savunması ise Mareşal Liman von Sanders komutasında güçlendirilmişti. 25 Nisan 1915’te, İngiliz ve Fransız kuvvetleri Seddülbahir ve Kumkale'ye çıkarma yaparak Türk ordusuna karşı ilk saldırısını gerçekleştirdi. Ancak Türk askerinin kahramanca direnişi, İtilâf Devletleri’nin ilerlemesini engelledi.

Türk Askerinin Kahramanlığı ve Stratejik Hatalar

Çanakkale’deki Türk direnişinin en önemli özelliklerinden biri, Türk askerinin manevi gücüydü. Zorluklar karşısında Türk ordusunun cesareti ve inancı, onları yenilmez kıldı. Ancak bu zafere giden yolda bazı stratejik hatalar da yapıldı. Özellikle Bolayır bölgesine gereken önemin verilmemesi, kuvvetlerin dengeli dağılmamasına yol açtı ve Türk ordusunun savunmasında zayıflıklara neden oldu. Buna rağmen Türk askeri, İtilâf Devletleri'nin güçlü filosuna ve hava gücüne karşı üstün bir direniş gösterdi.

Türk ordusu, büyük kayıplar yaşasa da, savaşın kritik anlarında Almanya’dan gelen denizaltılar ve uçaklar sayesinde önemli bir destek aldı. 25 Mayıs’ta Kabatepe yakınlarında bir İngiliz gemisinin, 26 Mayıs’ta ise Amiral Majestic’in torpillenmesi, İtilâf Devletleri’nin moralini bozdu ve gemilerini geri çekmek zorunda bıraktı.

Savaşın Sona Ermesi ve Büyük Zafer

Gelibolu Yarımadası’nda bir yıl süren kanlı çatışmaların ardından, İngiliz ve Fransızlar 9 Ocak 1916’da geri çekildiler. Çanakkale Zaferi, Türk milletinin tarihinde önemli bir dönüm noktası oldu. Bu zafer, sadece Türk askeri için değil, tüm Türk halkı için bir moral kaynağı ve bağımsızlık mücadelesinin temellerini atmış oldu.

Çanakkale Zaferinin Önemi

Çanakkale Zaferi'nin stratejik, askerî, siyasal ve ekonomik anlamda büyük önemi vardır. İtilâf Devletleri'nin başarısızlığı, savaşın genel seyrini değiştirdi ve Çarlık Rusyası'nın çöküşünü hazırladı. Ayrıca, İngiltere’deki hükümet değişikliği ve Bulgaristan’ın İttifak Devletleri yanında savaşa katılması, zaferin uluslararası etkilerini pekiştirdi.

Türk Askerinin Kahramanlığı

Çanakkale Savaşları, Türk askerinin orantısız güç karşısında gösterdiği kahramanlıkla tarih sahnesinde önemli bir yer edinmiştir. Türk askeri, dünyanın en güçlü ordularına karşı cesaret, inanç ve vatan sevgisiyle destan yazmıştır. Şair Mehmet Akif Ersoy’un, “Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor / Bir hilâl uğruna yâ Râb, ne güneşler batıyor” dizelerinde betimlenen bu kahramanlık, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi oldu.

ATATÜRK VE ÇANAKKALE ZAFERİ!

Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasında kritik bir rol oynamış ve savaşın seyrini değiştiren liderlerden biri olmuştur. Çanakkale Savaşları, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir ve Atatürk’ün liderlik yetenekleri burada zirveye ulaşmıştır. Atatürk’ün Çanakkale’deki başarısı, yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda Türk milletinin geleceğini şekillendiren, ulusal bilincin güçlendiği bir süreç olmuştur.

Atatürk’ün Askeri Stratejisi ve Rolü

Çanakkale Savaşları, 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun karşı karşıya olduğu en büyük işgal hareketlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Müttefik kuvvetleri, Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul’u ele geçirmeyi ve Osmanlı İmparatorluğu’nu saf dışı bırakmayı hedefliyorlardı. Bu noktada, Atatürk, Çanakkale savunmasının en önemli yönlerinden biri olan Anafartalar ve Conkbayırı’nda gösterdiği üstün liderlik ve strateji ile öne çıkmıştır.

Atatürk’ün Çanakkale’deki en önemli katkılarından biri, Anafartalar Grup Komutanı olarak gösterdiği direniş ve başarılı yönetimidir. Savaşın kritik anlarında, Müttefik kuvvetlerinin ilerlemesini durdurmuş ve zaman zaman geri çekilmelerine sebep olmuştur. Atatürk’ün askeri zekası ve liderlik yetenekleri, Türk askerine moral vermiş ve direnişin devam etmesini sağlamıştır.

Anafartalar ve Conkbayırı’nda Gösterdiği Liderlik

Çanakkale Savaşları’nda Atatürk’ün en çok tanınan zaferi, 9-10 Ağustos 1915'teki Anafartalar Muharebesi ve sonrasındaki Conkbayırı Savunması'nda elde edilmiştir. Atatürk, bu muharebelerde çok önemli taktiksel kararlar almış ve düşmanı yerinde püskürterek karşı taarruz gerçekleştirmiştir. Müttefiklerin kuvvetli taarruzlarını püskürterek, boğazın geçişini engellemiş ve düşmanı Çanakkale’den geri atmayı başarmıştır.

Bu zafer, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda Türk halkının moral kaynağı olmuştur. Atatürk’ün liderliği, Türk askerinin cesaretini pekiştirmiş ve savaşın seyrini değiştiren en önemli faktörlerden biri olmuştur. Özellikle Atatürk’ün, “Ben size taarruz etmeyi değil, ölmeyi emrediyorum!” sözleri, onun askerine olan güvenini ve liderlik anlayışını simgeleyen önemli bir ifadedir.

ATATÜRK'ÜN Stratejik Vizyon ve Komutanlık Yeteneği

Atatürk, Çanakkale Savaşları’ndaki başarısını sadece askeri becerisine değil, aynı zamanda stratejik vizyonuna borçludur. Osmanlı İmparatorluğu'nun gerilemeye başladığı bir dönemde, düşman kuvvetlerinin Çanakkale’yi geçmesine izin vermemek için büyük bir direniş gösterdi. Atatürk’ün komutanlık becerileri, savaşın gidişatını değiştirmiş ve bir ulusun kaderini şekillendiren zaferlerden biri olan Çanakkale Zaferi'ni kazanmasına katkı sağlamıştır.

Atatürk’ün savaş stratejisindeki başarısı, aynı zamanda onun modern Türkiye’nin kurucusu olarak nasıl bir liderlik sergileyeceğini de yansıtır. Çanakkale Zaferi, Atatürk’ün kararlılığını, azmini ve halkını her koşulda koruma kararlılığını simgeleyen bir başlangıçtır.

Çanakkale’nin Sonrasındaki Atatürk'ün Liderliği

Çanakkale Zaferi’nin ardından Atatürk, savaşta kazandığı askeri deneyimleri, gelecekteki ulusal mücadelesine taşımıştır. Çanakkale’deki başarısı, ona halkın güvenini kazandırmış ve ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurma yolunda ona büyük bir ivme kazandırmıştır. Atatürk’ün askeri zaferi, sadece savaşla sınırlı kalmamış, aynı zamanda onun bir ulusun kaderini değiştiren liderliğinin de ilk adımlarını atmıştır.

Atatürk, Çanakkale Zaferi’nde sadece bir komutan olarak değil, aynı zamanda Türk milletinin kurtuluşu ve bağımsızlığının temellerini atan bir lider olarak ön plana çıkmıştır. Çanakkale Savaşları'ndaki başarısı, onun askeri dehasını ve liderlik becerilerini en üst düzeyde gösterdiği bir dönüm noktasıdır. Atatürk’ün Çanakkale’deki emeği, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin temel taşlarından biri olarak her zaman hatırlanacaktır. Bu zafer, sadece askeri bir başarı değil, aynı zamanda bir milletin yeniden doğuşunun simgesi olmuştur.

Çanakkale Şehitliği’nin Tarihî Önemi

Çanakkale Şehitliği, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgelerinden biri olup, 1915 yılında gerçekleşen Çanakkale Savaşları’nda hayatını kaybeden Türk askerlerinin anısına yapılmış olan anıtsal bir alandır. Çanakkale Zaferi, Türk milletinin kahramanlık ve direnişinin en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir. Bu savaş, sadece Türkiye'nin tarihinde değil, dünya tarihindeki en önemli askeri başarılar arasında yer alır.

Çanakkale Şehitliği, Türk milletinin özgürlük mücadelesini kazandığı ve tüm dünyanın dikkatini çektiği bir zaferin hatırası olarak önemli bir simge haline gelmiştir. Her yıl 18 Mart'ta yapılan törenler, bu zaferin ve savaşta hayatını kaybeden askerlerin anısına yapılan saygı duruşları, Çanakkale’nin Türk halkı ve dünya için taşıdığı derin anlamı pekiştirir.

Şehitlik ve Anıtlar

Çanakkale Şehitliği, çeşitli anıtlar ve mezarlardan oluşmaktadır. Bunlar arasında en dikkat çekici olanlar:

Çanakkale Şehitler Anıtı: 1954 yılında inşa edilen bu anıt, savaşta hayatını kaybeden Türk askerlerinin anısına yapılmıştır. 14 metre yüksekliğindeki anıt, Türk askerinin kahramanlık simgesidir.

Türk Şehitliği: Savaşta hayatını kaybeden Türk askerlerinin mezarlarının bulunduğu bu alan, 25 binin üzerinde şehit barındırmaktadır. Kilitbahir Kalesi ve Conkbayırı gibi diğer önemli bölgeler de savaşın simgeleri arasındadır.

Bu alan, Türk milletinin şehitlerine olan minnettarlığının bir ifadesi olup, aynı zamanda her bir askerin gösterdiği kahramanlıkla bir ulusun geleceğinin şekillendiği yerlerden biridir.

Ziyaretçi Sayısı

Çanakkale Şehitliği, hem Türk vatandaşları hem de dünya çapında birçok ziyaretçi tarafından her yıl yoğun bir şekilde ziyaret edilmektedir. Çanakkale, sadece Türk halkı için değil, dünya genelindeki tarih meraklıları ve askeri tarih üzerine eğitim gören kişiler için de önemli bir ziyaret noktasıdır.

Çanakkale Savaşları’nın tarihi anlamı, özellikle 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü'nde yapılan resmi törenlerde yüzbinlerce kişinin şehitliği ziyaret etmesine sebep olur. 2020’lerin başında, her yıl yaklaşık olarak 500 bin ile 1 milyon arasında ziyaretçi Çanakkale Şehitliği’ni ziyaret etmektedir. Bu ziyaretçiler arasında, Türk halkının yanı sıra, Avustralya, Yeni Zelanda, İngiltere gibi ülkelerden gelen insanlar da bulunuyor. Ziyaretçilerin büyük çoğunluğu, Çanakkale'nin dünya savaşlarındaki yeri ve Türk milletinin zaferini öğrenmek amacıyla bu kutsal mekânı ziyaret etmektedir.

Çanakkale’nin Kültürel ve Turistik Önemi

Çanakkale Şehitliği, yalnızca bir savaşın hatırası değil, aynı zamanda barış ve kardeşlik mesajı veren bir alan olarak da büyük bir öneme sahiptir. Özellikle Çanakkale'nin Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerdeki ziyaretçi sayısı her geçen yıl artmaktadır. Bu ülkeler, Çanakkale Savaşları’nda çok sayıda askerini kaybetmiş ve bu nedenle Çanakkale Şehitliği onlar için de büyük bir anlam taşımaktadır. Türk milletinin zaferinin yanı sıra, Çanakkale’deki barış ortamının simgesidir.

Sonuç olarak, Çanakkale Şehitliği, hem Türkiye’nin hem de dünya halklarının tarih bilincini ve barış anlayışını güçlendiren bir yerdir. Bu şehitlik, Türk milletinin vatan sevgisini, bağımsızlık mücadelesini ve kahramanlık tarihini yaşatmaya devam etmektedir.