ÖZEL HABER- İLKNUR HAYLAZ
Dünyada 132 ülke arasında toplam kömür üretimi bakımından 28. sırada yer alan Türkiye, maden kazalarıyla ilgili ciddi bir sorun yaşamaktadır. Buna karşın, maden güvenliği konusunda oldukça dikkatli ve gelişmiş güvenlik önlemleri uygulayan Almanya örneği, önemli bir karşılaştırma sunmaktadır. Almanya, maden kazalarının önlenmesinde uzun yıllar boyunca dikkat çekici bir başarı sergilemiştir. Özellikle 2013 yılına kadar, Almanya'da 40 yıl boyunca ölümle sonuçlanan herhangi bir maden kazası yaşanmamıştır. Bunun en büyük faktörlerden biri de Almanya'daki madenciliğin uzun yıllar boyunca devlet kontrolünde yapılmasıdır. Devletin sahip olduğu sıkı denetim ve güvenlik önlemleri, işçi sağlığını ve güvenliğini sağlamada önemli bir rol oynamıştır.
Türkiye'nin maden sektöründe durumu oldukça farklıdır. 2004 yılı itibarıyla madenlerin büyük bir kısmı özelleştirilmiş ve özel şirketlere devredilmiştir. Bu dönüşümün ardından, madenlerdeki iş kazalarının sayısı önemli ölçüde artmıştır. 2000'li yılların başından itibaren özel sektörün daha kâr odaklı yaklaşımının, maden güvenliği ve denetim süreçlerinde yetersizliklere yol açtığı görülmüştür. Madencilerin güvenliğini sağlamada önceliğin daha çok maliyet düşürmeye verildiğini ve işçi sağlığına yeterince önem verilmediğini göstermektedir.
TÜRKİYE’DE 216 BİN MADEN İŞÇİSİ ÇALIŞIYOR
Resmi verilere göre, 45 bini sendikalı olmak üzere Türkiye'de 216 bin maden işçisi çalışıyor. Ancak madencilik, tarihsel olarak iş kazaları ve ölüm oranlarının en yüksek olduğu sektörlerden biri olmuştur. Soma, Ermenek, Amasra, İliç gibi yerler son yıllarda madenci katliamlarının en ağır şekilde yaşandığı bölgeler olmuştur. Bu katliamlar, yalnızca onlarca işçinin ölümüne yol açmakla kalmayıp, açılan davaların da adaletsizlikle sonuçlanmasıyla daha da derinleşen bir trajediye dönüşmektedir.
SON 14 YILDA EN AZ 1592 MADEN İŞÇİSİ HAYATINI KAYBETTİ
İSİG raporuna göre;
• 2024 yılının ilk on bir ayında en az 74 maden işçisi,
• 2023 yılında en az 86 maden işçisi,
• 2022 yılında en az 105 maden işçisi,
• 2021 yılında en az 75 maden işçisi,
• 2020 yılında en az 66 maden işçisi,
• 2019 yılında en az 66 maden işçisi,
• 2018 yılında en az 63 maden işçisi,
• 2017 yılında en az 93 maden işçisi,
• 2016 yılında en az 83 maden işçisi,
• 2015 yılında en az 79 maden işçisi,
• 2014 yılında en az 386 maden işçisi,
• 2013 yılında en az 93 maden işçisi,
• 2012 yılında en az 81 maden işçisi,
• 2011 yılında en az 117 maden işçisi,
• 2010 yılında en az 125 maden işçisi, hayatını kaybetti.
MADEN İŞÇİLERİ ÖLDÜKTEN SONRA DAVALAR ADALETSİZLİKLE SONUÇLANIYOR
Bu ölümlerin büyük bir kısmı özel sektöre ait maden ocaklarında gerçekleşirken, madenci ölümleriyle ilgili açılan davalarda, maden sahiplerine verilen cezaların genellikle hafif olduğu ve kamu yetkililerinin çoğunlukla yargılanmadığı görülmektedir.
• 6 Şubat 2011 yılında Maraş’ın Afşin ilçesindeki termik santralin Çöllolar sahasında kömür çıkarma işlemi sırasında meydana gelen toprak kayması sonrası 11 işçinin ölümüyle ilgili yargılanan Park Teknik AŞ ile EÜAŞ yöneticisi 23 kişiden 4’ü, 4’er yıl 2’şer ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme, daha sonra hapis cezasını 91 bin 200’er lira paraya çevirdi ve bunun da 24 ay taksitle ödenmesine karar verildi. 9 işçinin cenazelerine ise ulaşılamadı.
• 13 Mayıs 2014 yılında meydana gelen 301 işçinin hayatını kaybettiği Soma Katliamı’nda “Bilinçli taksirle öldürme ve yaralamaya neden olma” suçlamasıyla yargılanan Patron Can Gürkan’a 20 yıl hapis cezası verildi. Kararı Çöllolar’ı para cezasıyla kapatan hâkim verdi. Şu an davada tutuklu kimse bulunmuyor.
• 28 Ekim 2014 yılında Karaman’ın Ermenek ilçesindeki maden ocağında meydana gelen ve 18 işçinin hayatını kaybettiği maden katliamı, Türkiye’nin toplu iş cinayetlerinden biri olarak hafızalarda iz bıraktı. Katliam sonrası açılan davada, sanıklara 3 yıl 1 ay ile 21 yıl arasında hapis cezası verildi.
• 17 Ekim 2017 yılında Şırnak’ta kent merkezine yaklaşık 5 kilometre uzaklıkta bulunan özel bir maden ocağında meydana gelen göçükte 8 işçi yaşamını yitirdi. Sanıkların suçlarını kabul etmeleri ve pişmanlık göstermeleri gibi sebeplerle cezaların 6 yıl ile 20 yıl arasında değişen hapis cezaları verilerek çeşitli indirime gidildi.
• 14 Ekim 2022’de Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) bağlı Amasra Müessesesinde meydana gelen patlamada 43 işçi hayatını kaybetti. Dava süreci devam ediyor.
• 14 Mayıs 2023 Zonguldak, Kilimli ilçesinde bir kömür madeninde, grizu patlaması sonucu meydana gelen patlama ve yangın sonucunda 2 işçi hayatını kaybetti.
• 3 Ağustos 2023 Siirt'in Şirvan ilçesinde maden ocağında meydana gelen göçükte, 3 işçi hayatını kaybetti.
• 8 Şubat 2024’de Zonguldak’ın Kilimli ilçesinde özel maden ocağında meydana gelen göçükte mahsur kalan iki işçiden biri kurtarıldı, diğer işçi ise yaşamını yitirdi.
• 13 Şubat 2024 yılında Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden ocağında meydana gelen toprak kayması olayı sonrasında toprak altında kalan 9 işçi hayatını kaybetti.
• 4 Haziran 2024 yılında Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Gelik Müessesesi'ne ait maden ocağında meydana gelen göçükte mahsur kalan 2 işçiden 1'i yaşamını yitirdi.
• 8 Ağustos 2024 yılında Zonguldak Kilimli’de bulunan ruhsatsız olduğu tespit edilen maden ocağında göçük meydana geldi. 1 işçi hayatını kaybetti.
• 3 Aralık 2024 yılında ise Zonguldak'ın Kozlu ilçesinde bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Kozlu Müessesesi'nde bir iş kazası meydana geldi. Maden işçisi, yüzünden yaralandı.
ÇAYIRHAN MADEN İŞÇİLERİ MÜCADELELERİNİ SÜRDÜRÜYOR
Ankara'nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Maden İşletmesi ve Termik Santrali işçileri, özelleştirme tehdidiyle karşı karşıya. Madenciler Günü'nde, işçilerin bu riskle mücadelesi daha da anlam kazanıyor. Direniş başlatan işçilerin eylemi, ihalenin 4 Mart'a ertelenmesinin ardından 10. gününde durdurulmuştu. Ancak bu direniş, yalnızca bir işyeri savunmasından daha fazlasını ifade ediyor; aynı zamanda örgütlü mücadelenin ve kararlı direncin gücünü simgeliyor.
Özelleştirme süreci, sadece bir işletmenin satışına dair bir işlem değil, aynı zamanda işçilerin geleceğinin, çalışma haklarının ve yaşam standartlarının tehlikeye girmesidir. İşçilerin bir arada durarak, birlik ve beraberlik içinde direniş sergilemeleri, bu mücadelenin gücünü artırıyor. Bu yüzden örgütlülük, sadece bir strateji değil, aynı zamanda bir savunma mekanizmasıdır. Madencilerin mücadelesi, yalnızca Çayırhan’da değil, tüm ülkede işçilerin örgütlü gücünün ve dayanışmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Bu mücadelenin kazanılması, sadece bir grup işçinin değil, tüm emekçilerin kazanacağı bir zafer olacaktır.
TMMOB: EMEKTEN VE HALKTAN YANA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ
TMMOB Maden Mühendisleri Odası ise ‘4 Aralık Dünya Madenciler Günü Bildirgesi’ yayınladı. Bildirgede, her daim emekten ve halktan yana olacaklarını, “Her yerde, her zaman söyledik ve söylemeye devam edeceğiz bizler, yüreğimizdeki insan sevgisi ve yurtseverliği baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde bilim ve tekniği emperyalizmin ve sömürgecilerin değil emekçi halkımızın hizmetine sunmak için her çabayı güçlendirme ve sürdürme yolunda inançlıyız, kararlıyız” diyerek son yıllarda ülkemizde yaşanan pandemi, doğal afetler ve ölümlü kazalar nedeniyle düzenli olarak Dünya Madenciler Günü’nü kutlayamadıklarını belirtti. Kuruluşlarının 70. yılında her şeye rağmen ülkemizin dört bir yanında halaylarla, türkülerle madenci dayanışmasıyla coşku içinde kutlayacaklarını bildirgelerinde ifade etti.