Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan ve 21 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle cami statüsüne çevrilen İstanbul'daki Kariye Camii, gerçekleştirilen tören ile birlikte ibadete açıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyonu yapılan 201 eserin toplu açılışı gerçekleştirildi. Kariye Camii'ndeki törenle, İstanbul'da 33 eserin yer aldığı açılış töreni düzenlendi.
Kariye Camii'nde düzenlenen açılış törenine video konferansla bağlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, caminin açılışının hayırlı olması temennisinde bulunarak, İstanbul Müftüsü Safi Arpaguş'a söz verdi.
Kariye Camii'nin uzun yıllardır müze olarak kullanılmasına dikkat çeken Arpaguş, "79 yıl sonra Vakıflar Genel Müdürlüğümüz tarafından restore edilerek yeniden ibadete açılıyor. Ayasofa-i Kebir Camii'nden sonra, daha önceden cami olarak kullanılan mekan müzeye çevrilmişti. 1947'den sonra müze haline gelen bu cami vakıflarımızın gayret ve himmetleriyle tadilattan geçirilmiş ve bugün inşallah yeniden ibadete açılarak İstanbul'umuzda müminlerle buluşacaktır." dedi.
Arpaguş'un konuşmanın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ya Allah, Bismillah" denilerek kurdelenin kesilmesini istedi.
Açılış kurdelesini, İstanbul Valisi Davut Gül, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Safi Arpaguş, Vakıflar İstanbul 1. Bölge Müdürü Yavuz Güner, İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, Fatih Belediye Başkanı M. Ergün Turan, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve diğer ilgililer kesti.
Düzenlenen tören vatandaşlar tarafındanda büyük ilgi gördü. Törene katılan çok sayıda vatandaş, açılışın ardından camiye girerek ibadet etti.
4 YILDA TAMAMLANDI
Yapı, inşasından sonra uzun yıllar kilise olarak kullanıldı. Kilise olarak kullanılan yapı ardından, II. Beyazid döneminde Sadrazam Hadım Ali Paşa (Atik Ali Paşa) tarafından camiye çevrildi.
1948 yılında dönemin Müzeler İdaresine bağlanarak müze haline getirilen Kariye, 1 Ağustos 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yeniden cami oldu. Alınan kararın ardından restorasyonuna başlanan camideki çalışmalar 4 yıl sürdü.
"ÇOK FARKLI AÇILAR VAR"
Yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi ile karşılanan Kariye Camii'ye gelen ziyaretçiler, sevinçlerini dile getirdi.
Camiyi ziyaret eden turist Marry Simmons, şu ifadelerde bulundu:
"Hikayeleri çok sevdim, sanatsal çalışmalar çok yaratıcı. Bu ülkede camiler çok kıymet görüyor. Yaradılış, hayat ve ibadete dair çok farklı açılar var. Bunları her yönüyle içeren güzel bir şehriniz var."
Diğer bir gezgin John Roberts da, "Burası çok güzel, tarihi bir bina. Mozaikler göz alıcı. Camiye çevrilmesine dair net bir görüşüm yok. Fakat tüm din mensupları olarak bir arada olmamız önemli. Binaya göz kulak olunup, içerideki her şeyin güvenceye alınmasını görmekten çok mutluyum. Camideki her şey çok güzel." ifadesinde bulundu.
Kariye Camii'nin yeniden açılışının ardından Fatih Belediyesi de ziyaretçilere ikramlarda bulundu.
"O İNCİL'DE BİLE BULUNMUYOR"
Kariye semtinde oturan yazar Burak Kızıldaş, camiye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kızıldeş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Ayasofya'dan aslında mana bakımından daha da büyük bir yer. Çünkü burası, okuma bilmeyen Hristiyanlar, Hristiyanlık tarihini öğrensin diye yapılan bir mabet. Mesela burada Meryem annemizin vefat sahnesi var. O İncil'de bile bulunmuyor. Buradaki bazı freskler, İncil'de bile olmayan bazı sahneleri kapsıyor. Ortodoks Hristiyanların hac merkezlerinden birisi, kutsal bir yer. Aynı zamanda Osmanlı'nın kılıç hakkı burası. İstanbul'un fethinden sonra cemaati kalmayınca 2. Bayezid döneminde camiye çevrilen bir yapı.
Camiden müzeye döndürülen, fetih ruhunun mahzen gibi gömüldüğü, kaybedildiği mabetlerden bir tanesi. Hamdolsun, asli hüviyetine kavuştu. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere tüm emeği geçenlerden Allah razı olsun."
"BÜYÜK PROJELER GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ"
Sanat tarihçisi Hayri Fehmi Yılmaz, Kariye'nin bu haliyle 1509'dan sonra camiye çevrildiğini aktararak, şu açıklamada bulundu:
"1509'dan hemen önce Atik Ali Paşa tarafından camiye çevrildiğini tahmin ediyoruz. Osmanlı döneminde bu mekan cami olarak kullanılmış. Cumhuriyet'in ilk yıllarında da 1945'te içinde bir kısmı açık kalan mozaiklerin, tamamının açılabilmesi için çok büyük bir proje gerçekleştirilmiş ve burası bir müze haline getirilmiş. 2020 yılında alınan bir kararla da yapının tekrar cami olmasına karar verildi. Bu arada zaten bir restorasyon süreci başlamıştı. Aşağı yukarı 2012'de kararlar alınmış, 2014'ten itibaren de uygulamalar yapılmış. Öncelikle zeminde ve yapıda bir takım statik sorunların çözülmesi için çok büyük projeler gerçekleştirilmiş. Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün olağanüstü çabasıyla büyük bir bilim kurulu kurulmuş. Değişik dönemlerde 3 etap halinde farklı uygulamalar yapılmış. Özellikle yapının içerisindeki mozaik ve freskolar, 1958'den beri iyi bir restorasyonla açılmıştı. Bunların korunması, bakımlarının yapılması için de iyi bir çaba harcandı. Çok sayıda restoratör, arkeolog, sanat tarihçisi ve mimar burada ciddi bir süreçte çalıştı."
Ayrıca, yapının içerisindeki mozaiklerin Meryem Ana ve Hz. İsa'nın hayatından sahneleri içerdiğine dikkat çeken Hayri Fehmi Yılmaz, son olarak şu ifadelerde bulundu:
"Bu açıdan çok enteresan mozaiklere sahip. Bunlardan bazıları Bizans resim sanatında da çok özel örneklerdir. Anladığımıza göre buranın bezemesi Theodoros Metokhites'in bazı kişisel isteklerine göre hazırlanmış ve benzersiz bir anıt ortaya çıkmış. Çok şanslıyız ki asırlar boyunca hem doğanın hem Osmanlı'nın kültür varlıklarına yaklaşımı sayesinde hiç bozulmadan günümüze gelmiş. Bu anıt adeta bir rölik gibi korunup, bugüne kadar varlığını devam ettirebilmiş.