UZMAR Denizcilik'in katkılarıyla inşa edilen, İTÜ Denizcilik Fakültesi Kaptan Altay Altuğ Laboratuvar ve Yemekhane Binası Teslim ve Açılış Töreni'ne katılan Yıldırım, kaptanıderya Barbaros Hayrettin'in "Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur." sözünü hatırlatarak, "Eğer denizcilik olmasaydı, denizcilerimiz olmasaydı insanların yarısı açlıktan, yarısı da soğuktan ölebilirdi. Şu anda iklim değişikliğini de dikkate aldığımızda elimizde kalan en sağlam malzememiz denizlerimizdir. Karaları elbirliğiyle hallettik, yaşanamaz hale getirdik. Doğrusu bu." ifadelerini kullandı.
Bunda endüstrileşmiş, zengin ülkelerin çok büyük vebali olduğunu belirten Yıldırım, kaybedilen çevresel değerleri geri getirmenin kolay olmadığını, bunun dünyanın gündemini meşgul ettiğini belirterek, Glasgow'da da bu konunun tartışıldığını hatırlattı.
İmzalanan Paris Sözleşmesi'ndeki taahhütlere uyacaklarını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Aslında biz başladık uymaya. 'Bölünmüş yollar' diyoruz. Bölünmüş yol yaptık, 28 bin kilometrekare otoyol niteliğinde yollar yaptık. Bunların karbon salınımındaki azalma miktarı 6 milyon tondur. Bu çok büyük bir şey. Artık Avrupa Yeşil Şartı var. Karbon salınımını ne kadar azaltırsanız o kadar para kazanıyorsunuz, sadece imalattan değil, çevreyi kirletmediğinizi belgelediğiniz her işten Yeşil Mutabakatı gereğince size, gelişmiş ülkeler para veriyor. Sistem böyle çalışacak bundan sonra. Tamam bir maliyeti var ama bu maliyeti yaptıktan sonra gelir elde edeceksiniz. Yapmazsak bırak gelir, elde etmeyi yaptığımız ürünü kimseye satamayacağız, öyle bir tehditle karşı karşıyayız."
Konuşmasında gençlere de önerilerde bulunan Yıldırım, "Lütfen gençler özellikle bunu görün. Olumsuz pompalanan haberler bu ülkeye haksızlıktır, hepimize haksızlıktır. Ülkemizde güzel şeyler oldu, güzel şeyler olmaya da devam edecek. Onun için işe hep bardağın boş tarafından değil, dolu tarafından bakmaya özen gösterin. Öbürünün faydası yok. Hem kendi moral değerlerimizi aşağı çekiyoruz hem de ülkemizin bu medeniyet yolculuğunda geri kalmasına sebep oluyoruz. Bizim yarım asırdır uğraştığımız temel sorunlarımız var. Nedir? Bölücü terör örgütü, kaynaklarımızı tüketen bir iş. Bu onların marifeti mi? Değil. Türkiye'yi paçasından tutup aşağı çekmek isteyen ve bölgede sesini kısmak isteyen emperyal güçlerin işidir. Ama onlara bu fırsatı vermeyeceğiz, vermiyoruz. Bugün sadece sınırlarımız içinde değil sınırlarımızın güneyinde de terör örgütüne hak ettiği cevabı veriyoruz ve halkımızın güvenliğini sağlıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Başbakanlık yaptığı 2 yıl boyunca Kilis'e her gün roketler düştüğünü, NATO'nun bu süreçte "sağır ve dilsiz" olduğunu, hiçbir talebe olumlu yanıt vermediğini anlatan Yıldırım, "Biz de kendi tedbirimizi aldığımız zaman, S400'leri... Bu sefer de 'Niye aldınız?' diye itiraz etmeye başladılar. Tamamen bir iki yüzlülük, tamamen bir çifte standartla karşı karşıya kaldık. Bir yandan terörle mücadele için 'Yanınızdayız, arkanızdayız' diyorlar bir yandan da sivil, masum insanların kanına giren teröristlere, bütçelerine resmi para koyarak her türlü silah desteği yapıyorlar. Bunları görmemiz lazım. Bunlar bu bölgede olmanın bedelidir." ifadelerini kullandı.
En fazla yolcu hareketliliği iç ve dış hatlarda İstanbul Havalimanında
Türkiye'nin Asya, Avrupa ve Afrika'ya hitap ettiğini, 3 denizi okyanuslarla birleştirdiğini dile getiren Yıldırım, İstanbul Havalimanı inşa edilmesin diye Gezi olayları sırasında eylemler olduğunu ama kendilerinin yaptığını ve Türkiye'nin dünyanın en büyük havaalanına sahip olduğunu söyledi.
"Daha birinci fazında. Üç fazı bittiğinde 200 milyon yolcuya hitap edecek." diyen Yıldırım, şöyle konuştu:
"Ne anlama geliyor bu? Asırlar boyunca bir İpek Yolu'muz vardı. Bu İpek Yolu aslında ticaretin yolu, zenginliğin yolu. Yıllar önce zenginlik Doğu'daydı sonra 20. asrın evvelinde buharlı makinenin bulunmasıyla Batı'ya doğru gitti. Şimdi Batı'dan zenginlik tekrar Doğu'ya doğru geliyor. İster Batı'ya ister Doğu'ya gitsin geçeceği yer bu topraklar, Anadolu toprakları. O yüzden biz o havaalanını yaptık. Bugün pandemiye rağmen en fazla yolcu hareketliliği iç ve dış hatlarda İstanbul Havalimanı'ndadır."
Denizcilik sektörü için devreye alınan yatırımlara da değinen Yıldırım, dijitalleşmenin bütün ezberleri bozduğunu, bundan 10 yıl sonra bugün bilinen mesleklerin yarısının yok olacağını, gelecekte gemilerde mürettebat olmayacağını belirterek, "Bundan sonra akıl teri her şeyin önünde gelir. Akıl terini dökmeden dünyada söz sahibi olmak gittikçe zorlaşacak." dedi.
Denizciliğin küresel bir meslek olduğunu belirten Yıldırım, gençlere en az bir yabancı dil öğrenmelerini ve denizcilik işini en az 5 yıl yapmalarını önerdi.
İTÜ Denizcilik Fakültesi'nde 19921993 yıllarında dersler verdiğinden bahseden Binali Yıldırım, binanın çevre düzenlemeleri konusunda verdiği destekleri hatırlatarak merhum Kadir Topbaş'ı da andı. Yıldırım, UZMAR Denizcilik'in destekleriyle kampüsün tamamen yenileneceğini ve adının da "Kaptan Altay Altuğ Kampüsü" olarak denizcilere kazandırılacağını bildirdi.
Konuşmasının ardından İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu, Binali Yıldırım'a üniversiteden mezun olduğunda yazmış olduğu meslek yemin metni ve asistan olarak göreve başlama yazısını hediye etti.
Diğer konuşmalar
İTÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Koyuncu da katkılarından dolayı Binali Yıldırım ve UZMAR Denizcilik'in kurucusu Altay Altuğ'a teşekkür ederek, "Türk denizciliğine hizmet edecek yeni nesiller yetiştirmeye Teknik Üniversite olarak devam edeceğiz." dedi.
İTÜ Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oğuz Salim Söğüt ise fakülteye ait laboratuvar ve yemekhane binasının deprem açısından riskli bulunduğu için kapatıldığını, yapılan yeni binayla öğrencilerin öğrenimlerini modern ve güvenli şartlarda yürüteceğini söyledi.
UZMAR Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Noyan Altuğ da babası Altay Altuğ'un imkansızlıklar içinde denizcilik okulundan 1952 yılında mezun olduğunu, babasının ardından ağabeyinin de kaptan olduğunu, kendisinin ise makinecilik bölümünü bitirdiğini anlattı. Törende denizcilik dünyasında "Beybaba" olarak anılan ve bugün 96 yaşında olan Kaptan Altay Altuğ'un hayatının anlatıldığı video filmi gösterildi.
Konuşmaların ardından Yıldırım ve beraberindekiler açılış kurdelesini keserek tesisi gezdi.