Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca (TOKİ) merkez Antakya ilçesi Gülderen Mahallesi'nde inşa edilen deprem konutlarını inceledi.
Burada gazetecilere açıklama yapan Kurum, ekonomisiyle, ticaretiyle, turizmiyle, sanayisiyle 11 il ayağa kalkana kadar deprem bölgesinden ayrılmayacaklarını söyledi.
Sımsıkı tuttukları milletin elini asla bırakmayacaklarının sözünü veren Kurum, "Bu anlayışla çalışacağız, vatandaşımız bize deprem bölgesinde ihtiyaç duyuyorsa orada olacağız, İstanbul'da kentsel dönüşüm projelerinde ihtiyaç duyuyorsa hemen oraya koşacağız, İzmir Körfezi'nin temizlenmesi sürecinde takibimizi, orada koordinasyonumuzu istiyorsa biz oraya koşacağız. Milletimiz, ülkemizin o güzelim doğasını bozan kaçak yapıların yıkılması noktasında o alanda görmek istiyorsa biz yine orada olacağız." ifadesini kullandı.
Kurum, milletle birlikte sorunların tamamını çözme iradesini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ortaya koymaya devam edeceklerini söyledi.
ULU CAMİ'NİN RESTORASYONU
Rezerv alanda vatandaşın istemediği hiçbir şeyi yapmayacaklarının ve yaptırmayacaklarının altını çizen Kurum, şöyle devam etti:
"Tabii bunu dememize rağmen hala milletimizi yanlış yönlendirmeye çalışanları da esefle izliyoruz, üzülüyoruz ama maalesef, konu Hatay'da Ulu Cami'nin restorasyonuna geldiğinde aynı hassasiyeti görmediğimizi de burada ifade etmek istiyorum. Şimdi biz 'Hatay'ı tarihiyle, kültürüyle 85 milyon el ele vererek ayağa kaldıracağız' dediğimizde bizler üstümüze düşeni hep birlikte, kimseyi ayırt etmeden, parti ayrımı gözetmeden bu mücadeleyi verirken, o gün söz verilmiş, bugün Hatay'ın umudu olacak Ulu Cami'ye ilişkin maalesef tek bir çivi bile çakılmadığını görüyoruz. O yüzden herkesi aynaya bakmaya davet ediyoruz, yapmayacaksanız bırakın, bizler yapmaya hazırız. Vatandaşımızla el ele verir Hatay Ulu Cami'nin taşlarını tek tek koyar, ecdadımızın bize bıraktığı o esere gözümüz gibi sahip çıkarız. Yapmayacaksanız bari bize mani olmayın. O yüzden bu ikazlarımızdan ve hızımızdan istedikleri kadar rahatsız olsunlar, biz daha da hızlı çalışacağız, daha da güçlü çalışacağız, biz yine iyinin, güzelin, doğrunun peşinden koşmaya hep birlikte devam edeceğiz."
“DEPREM BÖLGESİNİ SİYASİ MALZEME YAPMAYIN”
Deprem bölgesinin "Türkiye'nin milli mücadele siperi" olduğuna işaret eden Kurum, kendilerinin bu mücadeleye ilk günkü anlayışla, ciddiyetle devam edeceğini, herkesi de aynı ciddiyete ve sorumluluğa davet ettiklerini belirtti.
"Deprem bölgesini siyasi malzeme yapmayın, deprem bölgesindeki milletimizin, vatandaşımızın duygularını istismar etmeyin" diyen Kurum, herkesi 11 il için daha iyisini, güzelini yapmaya çağırdı.
“BELEDİYELERİN BİZDEN PERSONEL TALEBİ YOK”
Bir gazetecinin "Kentsel dönüşüm konusuyla ilgili belediyelerin size dönüşü ya da talepleri oldu mu?" şeklindeki sorusuna Bakan Kurum, şu yanıtı verdi:
"Biz herkesle görüşeceğimizi, milletimizin yararına olan, faydasına olan her işin de yanında olacağımızı ifade ettik ki; Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da çeyrek asırdır bu ülkeye sunduğu hizmet anlayışı, bu anlayıştır. Biz Cumhur İttifakı olarak da bu anlayıştan bir gün olsun uzak durmadık ve az önce de ifade ettim. Ankara'da, İstanbul'da, İzmir'de 81 ilimizde, hangi partiden olursa olsun, belediye başkanlarımızın, milletvekillerimizin, milletimizin sorunlarını çözümüne ilişkin taleplerini hep dinledik, hep çözümcül önerilere de Bakanlığımız nezdinde destek olmaya gayret gösterdik. Bu kapsamda Ankara Büyükşehir Belediyemizle, İzmir Büyükşehir Belediyemizle, İstanbul Büyükşehir Belediyemizle görüştük. Kendileri bu döneme ilişkin taleplerini bize iletti, personel taleplerinin karşılanmasını, yine kentsel dönüşüm noktasındaki işbirliklerini nasıl yapabileceğimizi orada hep birlikte istişare ettik. Dün itibarıyla hem Ankara'nın hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Bakanlığımız nezdinde bekleyen bir personel talebi kalmadı. Personel taleplerine ilişkin tasarruf tedbirlerini de göze alarak onaylarımızı verdik, kendileriyle de istişaremizi yaptık. Dolayısıyla ne itfaiye personeli, ne zabıta personeli ne de ilgili kurumlarda çalışacak personele ilişkin bizde bekleyen bir talepleri yok, bunların hepsi onaylandı, buradan tüm kamuoyuna da bunu ilan etmiş olalım."
"ARTIK BELEDİYELERİMİZİN BAHANELERİN ARKASINA SAKLANMA GİBİ BİR LÜKSÜ YOK"
Diğer taraftan da İzmir Körfezi'nde, körfezin temizlenmesi noktasında büyükşehir belediyesinin yapması gereken iş ve işlemlere ilişkin sorumluluklarını hatırlattıklarını ve bu işin takipçisi olacaklarını ilettiklerini belirten Kurum, şöyle konuştu:
"Bakanlığımız ya da ilgili bakanlıklar nezdinde körfezin temizliğine ilişkin bekleyen bir iş varsa bu işi hızlandırma adına da yapılması gereken her iş ve işlemi yapacağımızı İzmir Büyükşehir Belediyesine söyledik. Hem Ankara'da hem İstanbul'da hem İzmir'de kentsel dönüşüm noktasında hep birlikte hareket edilmesi, vatandaşımızın bu noktada bekleyen bir talebinin olmaması gerektiği, buralara deprem dönüşümü noktasında daha fazla bütçe ayırarak deprem dönüşümünü işte bu 11 ilimizde yaşadığımız sorunları, problemleri, acıları bir kez daha yaşamamak adına elinizi, gövdenizi taşın altına koymanız gerektiğini kendilerine de ifade ettik. Bu noktada bize de düşeni yapacağımızı söylemiş olduk. Dolayısıyla artık belediyelerimizin bahanelerin arkasına saklanma gibi bir lüksü yok. Çok net söylüyorum yani 'personel talebi karşılanmadı', efendim 'Bakanlığımızda bekleyen iş var', veya 'şu şu işimiz ilerlemiyor' gibi bir bahanesi yok. Dolayısıyla bahanelerin arkasına değil orada işlerin nasıl yapılabileceğine ilişkin iradenin arkasında olmaları gerekiyor. Beklentimiz artık herkes kendi işine odaklansın, yapması gereken görevlileri bir an önce yapsın istiyoruz."
Milletin istemediği hiçbir rezerv alanında iş yapmadıklarını, yaptırmadıklarını vurgulayan Bakan Kurum, vatandaşın rızası çerçevesinde çalışmaları yürüttüklerini söyledi.
Bu anlamda, rezerv alanı aldıkları yerlerin de projelerini hızlı bir şekilde bitireceklerine dikkati çeken Kurum, "11 ilimizde gerek yeni belirlediğimiz rezerv alanlarda, gerek eskisinde, ekim ortasında eski projelerimizin tamamının yapımını başlatacağız. Yeni belirlenmiş rezerv alanlar var, kasım ortasında da bu alanları inşa sürecini başlatıp 2025'in sonunda inşallah tüm alanlarda vatandaşımızın konutlarını, iş yerlerini teslim etme arzusu ve isteğiyle hep birlikte çalışacağız." diye konuştu.
REZERV ALANINDAKİ MÜLKİYET HAKKI
Başka bir gazetecinin "Özellikle deprem bölgesinde kentsel dönüşüm çalışmasının Bakanlık koordinasyonunda nasıl işleyeceği" ilgili soruya da Bakan Kurum, şu cevabı verdi:
"Bu konuda da maalesef bir tezvirat söz konusu. Yani biz 'milletimizin sorunlarını çözeceğiz, evlerini teslim edeceğiz' dememize rağmen maalesef algıyı başka bir alana çekmek üzere bir çaba olduğunu da görüyoruz. 6306 sayılı yasa kapsamında afet riski altında bulunan alanların dönüşümü noktasında işi hızlandırabilmek adına Bakanlığımızın bir uygulaması söz konusu rezerv alanlarda yapmış olduğumuz uygulamadan bahsediyorum. Bu uygulamalarda işin, projenin bütüncül bir çerçevede yürütülebilmesi adına hemen belirlediğimiz alandaki mülkiyetleri, geçici olarak hazine mülkiyetine çekiyoruz. Burada projemiz, aynı Gülderen'de olduğu gibi yapmak suretiyle o alanda, rezerv alanda yaşayan vatandaşlarımıza projelerini yapıyor, daha sonrasında bu mülkiyeti, kat mülkiyetine çevirmek suretiyle orada hangi vatandaşımız yaşıyorsa tapularını yine o vatandaşlarımıza teslim ediyoruz. Dolayısıyla geçici süreliğine hazine mülkiyetine aldığımız ve sonrasında da vatandaşımıza konut mülkiyeti olarak teslim ettiğimiz bir durum söz konusudur. Bu alanlarda eskiden kim yaşıyorsa, orada kimler komşuysa, kimler arkadaşsa yine o komşuluk ilişkisiyle aynı kişileri, vatandaşımızı o projelerde iskan edeceğiz. Dolayısıyla o projede herhangi bir başka mahalleden, ilçeden, ilden bir vatandaşı da iskan etmeyeceğiz. Yine eski komşularıyla yaşayacak."
Bakan Kurum, daha sonra Gülderen'deki deprem konutlarında yaşayan vatandaşlarla sohbet edip taleplerini dinledi.