Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Vaniköy'de izinsiz inşaattaki ruhsatsız ve kaçak yapıların yıkımına ilişkin, "Belediye başkanının orada yaptıkları, yine başkanlığın yaptıklarını da gülümseyerek izliyoruz. Başkanın bu açıklamaları tamamen suçluluk psikolojisidir." dedi.
Kurum, Zeytinburnu'ndaki Basketbol Gelişim Merkezi'ni ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"BAŞKANIN BU AÇIKLAMALARI TAMAMEN SUÇLULUK PSİKOLOJİSİDİR"
Bir gazetecinin Vaniköy'de izinsiz inşaattaki ruhsatsız ve kaçak yapıların yıkımına ilişkin sorusuna Kurum, kaçak yapıları tek tek tespit ettiklerini, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğünün gözetiminde yıkımları gerçekleştirdiklerini söyledi.
Bugün de yıkımın devam ettiğini belirten Kurum, "Orada doğaya verilen zararlara ilişkin de yeniden ağaçlandırılmak, bitkisel peyzajın yapılması suretiyle yeniden o kesilen ağaçların yerine yenilerini dikmek suretiyle süreci yürütüyoruz. Belediye başkanının orada yaptıkları, yine başkanlığın yaptıklarını da gülümseyerek izliyoruz. Başkanın bu açıklamaları tamamen suçluluk psikolojisidir." diye konuştu.
Bakan Kurum, Vaniköy'deki çevre katliamına izin verenin İstanbul Büyükşehir Belediyesi olduğunun altını çizerek, "Burada 'basit tadilat' diye izin veren, bu kaçak yapıların yapılmasına müsaade eden kim? İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Biz bunu görmüşüz, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak tespit etmişiz, ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesini yazılı, sözlü uyarmışız. 'Burada kaçak yapı yapılıyor, siz de buna göz yumuyorsunuz, müsaade ediyorsunuz, hemen gerekli tedbirleri alın, inşaatı durdurun ve kaçak yapıların yıkımını gerçekleştirin' diye yazılı ve sözlü söylemişiz. Buna rağmen duymazlıktan gelmişler, görmezlikten gelmişler ve biz onların bu aymazlığı karşısında, bu vurdumduymazlık karşısında gidip kaçak yapıların yıkım işlemini başlattık." ifadelerini kullandı.
"YANİ AKILLARI NEREDEYDİ?"
İstanbul Boğazı'na, dünyanın incisine zarar veren Vaniköy'deki kaçak yapıların yıkım sürecini başlattıklarını hatırlatan Kurum, şöyle devam etti:
"Bunlar apar topar, sanki biz bunlara 'yıkın' dememişiz, sanki kaçak yapılara müsaade edenler kendileri değilmiş gibi, sanki orada çevre katliamı yapılırken bunu izleyen, seyreden kendileri değilmiş gibi biz oraya gittiğimizde 'Aman biz de yıkıma ortak olalım' gibi saçma sapan, ki onu yaparken de yine orada ağaçlara, ekiplerin çalışmasına resmen müsaade etmeyecek, onları engelleyecek bir çalışma anlayışıyla oraya gelmeye çalıştılar. Değerli arkadaşlar sormak lazım, yani akılları neredeydi, biz oraya gidene kadar ellerinden tutan mı vardı, engelleyen mi vardı? Niye gidip yıkmadınız? Günlerce İstanbul'u, Türkiye gündemini meşgul etmiş bir işe karşı siz duymazdan, görmezden geldiniz, biz oraya gidince mal bulmuş Mağribi gibi hemen oraya yıkım ekiplerinizi göndermeye kalkıyorsunuz. Önce samimi olacaksınız. Bu İstanbul Boğazı, sadece İstanbul'u ilgilendirmiyor, tüm Türkiye'yi ilgilendiriyor. Nasıl Abdi İpekçi Spor Salonu'nda bu hatıraları anlatıyoruz, işte orası da bizim hatıralarımızın yaşandığı yer."
"BİZ HAKSIZ, HUKUKSUZ MÜHÜRLERİ YIKTIK"
Bakan Kurum, inceledikleri Basketbol Gelişim Merkezi'nin devlet yatırımı olduğunu, gençler ve sporcular için yapıldığını aktararak, "İstanbul Büyükşehir Belediyesi yemiyor, içmiyor, bu yatırımı durdurmak için elinden gelen gayreti gösteriyor. Burada yapılan ne? Spor salonu. Ama İstanbul Boğazı'ndaki katliama sessiz kalıyor. Dolayısıyla tek dertleri şov yapmak, algı üretmek. Algıyı kendi alanlarında, kendi düşünceleri çerçevesinde bu iftiralarla bu yalanlarla milletimizin aklını çelmeye çalışıyorlar. Zabıtalarıyla yol kesiyorlar, iş makineleriyle yine oradaki yıkımın engellenmesi adına türlü türlü eylemler yapıyorlar ve kendisi 'oyuncak' olarak tabir etmiş." şeklinde konuştu.
Bakan Kurum, kendilerinin İstanbul Boğazı'nı dünyanın incisi olarak tabir ettiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla biz onların yaptıklarına gülüp geçiyoruz. Bakın burayı da mühürlediler. Biz haksız, hukuksuz mühürleri yıktık, bugün muhteşem bir spor salonunu İstanbul'a armağan ediyoruz. Onlar ne yaparsa yapsınlar, onlar nasıl bakarsa baksın biz bu emanete, Sultan Fatih'in emanetine gözümüz gibi sahip çıkacağız. İşimizde, hizmetlerimizle ön planda olacağız, polemikten uzak duracağız. Onlar polemikle beslenmeye devam etsinler, onlar meydanlarda söz verip, unutmaya devam etsinler. Ama biz milletimize 22 yıldır olduğu gibi bu hizmetleri yapmaya devam edeceğiz."