Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, geçtiğimiz günlerde Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından düzenlenen eylemler sırasında "işlerini yaptıkları için" tutuklanan gazetecilere ilişkin dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, gazetecilerin durumu ile ilgili olarak, “Toplumu bilgilendirmek için görev yapan bahsedilen gazetecilerle ilgili olarak araştıralım. Durumlarına bakalım, eylemlere karışmışlarsa, provokasyona karışmışlarsa o da doğru değil” dedi.
Bu açıklama, gazetecilerin tutuklanma gerekçeleri ve bağımsız habercilik anlayışına dair önemli bir tartışmayı gündeme getirdi. Bakan Tunç’un bu konudaki yaklaşımı, eleştiri ve destek arasında bir dizi yorum aldı.
Bakan Tunç’tan Boykot Çağrısına Tepki
Adalet Bakanı Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in başlattığı boykot çağrısına da tepki gösterdi. Tunç, boykot çağrısının yanlış bir politika olduğunu belirterek, “Bu ülkenin şirketlerinin tek tek sayılması, boykota davet edilmesi doğru değil, yanlış şeyler. Bunlardan vazgeçilmek lazım” dedi.
Bu açıklamalar, özellikle CHP'nin hükümete karşı ekonomik baskı oluşturma stratejisine yönelik bir eleştiri olarak yorumlandı. Boykot çağrısının ülke ekonomisi üzerindeki etkileri ise tartışılmaya devam ediyor.
Bakan Tunç, terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın ailesinin İmralı Adası’na gitmek için başvuruda bulunduğunu da duyurdu. Tunç, başvurunun "hükümlülerin hakları kapsamında değerlendirileceğini" söyledi ve daha önce Öcalan’ın kardeşinin de İmralı'ya yaptığı ziyaretin hatırlatıldığını belirtti.
Bu açıklama, Öcalan'ın ailesi ile yapılan görüşmelerin hukuki zemini üzerine yeniden bir tartışma başlattı. Aile üyelerinin ziyaret talepleri, uzun süredir Türkiye gündeminde yer alan bir konu olarak dikkat çekiyor.
Bakan Yılmaz Tunç’un yaptığı açıklamalar, özellikle gazetecilerin tutuklanmasına ve hükümetin iç ve dış politikasına dair önemli yorumları içeriyor. Gazetecilerin tutuklanma durumlarıyla ilgili yapılan açıklamalar, medya özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Ayrıca boykot çağrısına karşı gösterilen tepki de siyasetin ekonomi üzerindeki etkilerini bir kez daha gözler önüne serdi. Öcalan’ın ailesine yönelik ziyaret başvurusu ise Türkiye’nin çözüm süreciyle ilgili hassas bir dönemeçte olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.