Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi (DYP) tarafından kurulan ve Başbakanlığını merhum Necmettin Erbakan'ın yaptığı Refahyol hükümetinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı ve Refah Partisi Adana Milletvekili Ertan Yülek, 28 Şubat darbesine giden süreci değerlendirdi.
Yülek açıklamada, Refahyol iktidarının Türkiye'nin gelmiş geçmiş en önemli ve başarılı iktidarlarından biri olduğunu belirtti.
Anavatan Partisi ve DYP tarafından kurulan hükümetin istifa etmesinin ardından Refahyol iktidarı döneminde Erbakan'ın başbakan olduğunu hatırlatan Yülek, bu iktidar gelir gelmez memur ve emeklilere yüzde 50, Bağ-Kur emeklilerine ise daha fazla zam yapıldığını aktardı.
Yülek, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı olduğu için Erbakan'a bu orandaki bir zammı hükümetin kaldıramayacağını söylediğini ifade ederek, "Erbakan hoca, 'Faizciye para buluyorsun da fakir fukaraya niye para bulamıyorsun. Allah bereketini verir.' dedi. Allah bereketini de verdi." diye konuştu.
Daha sonra maaşlara iki zam daha yapıldığına değinen Yülek, bu sırada "havuz sistemi" diye tabir edilen ekonomi politikasının uygulanmasıyla enflasyonun düştüğünü ve borçlanmanın azaldığını söyledi.
"Faiz lobisinin baskısı oldu"
Yülek, borçlanma azalınca "faiz lobisi"nin harekete geçtiğini bildirerek, Erbakan'ın teklifiyle Mecliste "Başbakan'ın onayı olmadan borçlanma ihalesine çıkılmamasını" sağlayacak önerge verildiğini hatırlattı.
Koalisyonun DYP'li Ekonomi Bakanı Güneş Taner ile yaptığı görüşmede, Taner'in önergenin Meclisten geçmesi durumunda koalisyondan çekilmekle tehdit ettiğini anlatan Yülek, bu baskının "faiz lobisi"nin baskısı olduğunu vurguladı.
Erbakan'ın, "Biz bu kararları aldıkça kendi ipimizi çekiyorduk, bunu bilmiyorduk" dediğini aktaran Yülek, Türkiye'de 28 Şubat darbesine gidilen süreçte askeri cuntanın yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının bulunduğu 5'li çete ve iş adamlarının da yer aldığını ifade etti.
"Erbakan, 28 Şubat'tan sonra bütün parti liderleriyle görüştü"
Amerika'nın Türkiye'de sivil bir darbenin yapılmasında büyük etkisi olduğunu kaydeden Yülek, Erbakan'ın 28 Şubat darbesinden sonra bütün partilerin liderleriyle görüştüğünü ve bu kapsamda eski Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ı da ziyaret ettiğini anımsattı.
Yülek, bu görüşmede kendisinin ve eski Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan'ın da bulunduğunu hatırlatarak, "Erbakan çıkarken dedi ki 'Bakın Sayın Başbakan sizden ricam, şimdi gazeteciler dışarıda bekliyor. Bize soracaklar, ne konuştunuz, ne yaptınız? Sizden bir cümle rica ediyorum. O cümlede de 'Biz demokrasi konusunda iktidarla beraberiz.' deyin. Mesut Bey, gazetecilere, 'Testiyi kırdılar da öyle geldiler.' dedi. Mesut Yılmaz, 'Biz demokrasi konusunda iktidarla beraberiz.' deseydi, parlamentonun ağırlığıyla o darbe olmazdı." şeklinde konuştu.
"8 yıllık kesintisiz eğitim kararına karşı Meclis'te 12 saat konuştum"
Darbenin ardından Mesut Yılmaz'ın başbakan olduğunu ve sekiz yıllık kesintisiz eğitim kanunun çıkarıldığını hatırlatan Yülek, Mecliste bu kararın görüşülmesi için yapılan toplantılarda söz alarak 12 saat konuştuğunu dile getirdi.
Yülek, Erbakan'ın 28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, münferit olayların kapsamlı bir planının tamamı gibi gösterildiğini askerlere söylediğini aktardı.
Ramazan ayında kanaat önderlerinin katılımıyla Başbakanlıkta yapılan iftar yemeğinin 28 Şubat darbesi için bahane edilen olaylardan biri olduğunu vurgulayan Yülek, "Rektörler, dekanlar, talebeleri başörtüleri nedeniyle üniversiteye almadı. Başörtülerini çıkarttırıyor, ikna odaları kuruldu. Bunlar suçlu değil mi? 28 Şubat'ın Amerika'da görünmez, esas planlandığı yer var. Darbeyi askerlerle başlattılar ama Türkiye'deki demokratik sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler buna sahip çıkmasaydı 28 Şubat olmazdı."
Yülek, Erbakan'ın Tansu Çiller ile 28 Şubat darbesini yapan askerlerin emekli edilmesi ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in onayının alınması konusunda anlaştığını anımsatarak, bu teklifin Demirel ile paylaşılması için eski DYP Milletvekili Cavit Çağlar'ın görevlendirildiğini belirtti.
Çağlar'ın Erbakan ve Çiller'in teklifini Demirel'e iletmesinin ardından Erbakan'ın yanına gittiğini ifade eden Yülek, "Erbakan hoca darbeyi yapanlarla arka planda ciddi anlamda mücadele etti ama orduyu çok saygıdeğer görüyordu, yıpratmak istemiyordu." dedi.