Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, bugünkü köşesinde "Böyle zulüm görülmüş müdür!" başlıklı bir yazı yayınladı. Karaman; kendisine Arapça bir mektupla ulaştırılan, Pakistanlı nöroloji uzmanı Afiyet Sıddıki'nin CIA tarafından karartılan hayat hikayesini kamuoyuyla paylaştı.
Hayrettin Karaman'ın o yazısı:
AFİYET SIDDIKİ KİMDİR?
"Adı Âfiyet Sıddiki, otuz yaşlarında, Pakistanlı bir nöroloji uzmanı, Harvard'dan fahri diploma almış tek doktor, çeşitli üniversitelerden 144 fahri diploması var, sinir sistemi alanında birçok üniversitede çalışarak diploma almış. Tıbbı ve nörolojiyi ABD'nin en önemli üniversitelerinden biri olan Massachusetts Teknoloji Üniversitesi (MIT)'nde tamamladı, annesi, kardeşleri ve kocası da tıpçı. Kritik çalışmasını Amerikalılara duyuran kocasından ayrıldığı için üç çocuğu da yanında kaldı."
ÖNEMLİ BİR ÇALIŞMA YAPIYORDU
"İnsanları biyolojik silahların tahribatından koruyacak bir orijinal program üzerinde çalışıyordu, bu programın başarılı sonuçlanması ABD'nin milyarlarca dolar sarf ettiği bu silahları etkisiz hale getirecekti."
ABD'NİN TEKLİFİNİ REDDETTİ HAYATI KARARDI
"ABD istihbâratı kendisine “programı sonlandırması ve geldiği noktaya kadar olanı büyük bir meblağ karşılığında satın almayı” teklif etti, o, “henüz bitirmedim” diyerek teklifi reddetti. ABD istihbaratı, asılsız ve delilsiz olarak onu el-Kaide ilişkisi ile itham ederek üç çocuğu ile birlikte ve Pakistan'dan izin alarak kaçırdı, 2003 Mart'ından bugüne kadar zindanda."
ERKEKLERİN YANINA HAPSETTİLER
"Onu, ABD-Afganistan'ın şöhreti en kötü olan Bagram Cezaevi'ne ve erkeklerin yanına hapsettiler. Koğuşu gardiyanlara ve diğer tutuklulara açık, gardiyanlar durmadan işkence yapıyorlar, mahkumların tecavüzleri sebebiyle onun çığlıkları gece boyunca kulakları tırmalıyordu."
KORKUNÇ İŞKENCELER YAPILDI!
"Bir İngiliz gazetesinin (Yvonne Ridley) açıklamasına göre ona yapılan işkencelere değil bir kadın en güçlü erkeklerin bile dayanması mümkün değildi. New York'ta ilk mahkemeye çıktığında durumu içler acısı idi, yakalandığı sırada göğsünden yaralanmış doğru dürüst tedavi edilmemişti, böbreklerinden biri ve bağırsaklarından bir kısmı alınmıştı, ayakta duramıyordu, otururken de birilerine dayanıyordu, çok zayıf düşmüştü, vücudunda kanamalar görülüyordu. Yapılan işkencelerin birini şöyle naklediyorlar: Kur'an-ı Kerim parçalanmış, sayfaları yere serilmiş ve kanları akarken üzerinden yürümesi istenmişti, maksat diğer mahkumlara, onun kanı ile kirlenmiş Kutsal Kitab'ı göstermekti. Yakaladıklarında zerk ettikleri bir ilaç ve sonraki işkenceler yüzünden psikolojisi altüst olan, kaybolan çocuklarının acısıyla hayal görmeye başlayan, ruh ve bedeni acil müdahale ve tedaviye muhtaç olduğu halde buna izin verilmeyen mazlum Afiyet'in son durumu hakkında bilgiye ulaşamadım.
"PEYGAMBERİMİZİ RÜYAMDA GÖRÜYORUM"
"Yapılanların dünya kamuoyuna ve bilgisine ulaştırılması her bilenin birinci vazifesi olmalıdır. Annesi onunla bir Ramazan'da telefonla konuşma imkanını bulmuştu, annesine şunu anlatmıştı: Peygamberimiz'i (s.a.) sıkça rüyamda görüyorum. Bir keresinde beni Hz. Aişe'ye götürdü, “kızımızı yanına al” buyurdu."