"Haberin İşçisi, İşçi Haber."
İstanbul
Parçalı az bulutlu
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
34,5172 %0.08
36,1851 %-0.17
3.380.956 %3.384
2.964,87 0,10
Ara
İşçi Haber Gündem CON SINOV'dan 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' anısına 'Kara Fatma'nın hikayesi...

CON SINOV'dan 'Dünya Emekçi Kadınlar Günü' anısına 'Kara Fatma'nın hikayesi...

Her yıl 8 Mart'ta Dünya Kadınlar Günü veya Dünya Emekçiler Günü olarak kutlanıyor. Peki Kadınlar Günü nasıl ortaya çıktı, ne zamandan beri kutlanıyor? Con Sınov Dünya Emekçi Kadınlar Günü anısına Kara Fatma'nın hikayesini yazdı.

Dünyada her yıl kutlanan 8 Mart Düya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nün manası çok eskiye dayanıyor. Geçmişten bugüne baktığımızda kadına verilen hakların ortaya çıkışı diyebiliriz.

Günümüzde kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak için verdiği bu mücadele Kadınlar Günü olarak kutlanıyor. 


KADINLAR GÜNÜ TARİHÇESİ


8 Mart 1857 yılında Amerika'nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir.

Bu olaylardan 52 yıl sonra Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonal toplantısında 8 Mart 1857'de New York'ta başlayan, kadın haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl Kadın günü olarak kutlanmasını kararlaştırdılar.

Kadın hakları mücadelesinde 1975 yılı büyük özellik taşıyordu. Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Bu yılın etkinlikleri arasında, Birleşmiş Milletler 8 Mart gününü Dünya Kadın Günü olarak kutlanmaya başladı. İki yıl sonra 1977'de, Birleşmiş Milletler genel toplantısında kadın hakları, uluslararası barış günü olarak kabul edildi.

CON SINOV geçmişiyle "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü" anlatan bir yazı kaleme aldı. 


İşte CON SINOV'un kaleme aldığı yazısı:


 15 Mayıs 1919... İzmir, Yunan tarafından işgal edildi. İşgal üzerine Rumlar şehirdeki Türklere saldırmaya başladı. Yüzlerce Türk katledildi, evleri yağmalandı. 

Bunlara mani olmaya çalışan Nurettin Paşa Osmanlı hükümeti tarafından görevden alındı. Yerine İzzet Paşa atandı.
Anadolu'nun her bölgesinde isyanlar patlak vermeye başladı. Yaşanan protestolar karşısında padişah Vahdettin şöyle söylüyordu:

"Ağzımızı açalım. Sesimizi yükseltelim. Hakkımızı isteyelim. Fakat elimizi kaldırmayalım.
Anadolu halkı padişahın sözlerinin aksine elini de kaldırıyor, pek çok bölgede Rum, İngiliz ve Ermeni askerlere karşı harekete geçiyordu.

Osmanlı hükümeti direnmenin İngilizleri daha da kızdıracağını düşünüyor, direnişi kırmak için ordu müfettişlerini Anadolu'ya gönderiyordu.İşte, Mustafa Kemal Paşa da karadeniz bölgesindeki Rumlara saldıran Türk direnişçileri engellemek için bölgeye gönderilmişti. Fakat o Samsun'a çıkar çıkmaz direnişi körüklemek için toplantılar ve gösteriler düzenlemeye başladı. 

Halk, aradığı umudu buluyordu.
Mustafa Kemal Paşa bulduğu her fırsatta Anadolu'nun her köşesine telgraflar gönderiyor, direnişçilerin tamamını memleketi kurtarmak için mücadeleye davet ediyordu. 

Bu durum İngilizlerin canını oldukça sıkmaya başlamıştı.
İngiliz General Milne, Mustafa Kemal Paşa'nın bu faaliyetlerini Osmanlı Hükümeti'ne şikayet etti ve derhal İstanbul'a çağrılmasını talep etti. Damat Ferit Paşa bu isteği anında kabul etti. 

Paşa, İngilizlerin isteği üzerine derhal İstanbul'a çağrıldı.
Mustafa Kemal Paşa dönmeyi reddetti ve halkı örgütlemeyi sürdürdü. Erzurum ve Sivas'ta kongreler toplanacağı ilan edilmiş, dört bir yana telgraflar gönderilmişti.

Haberler 32 yaşındaki Fatma'nın da kulağına gitmişti. Derhal Paşa'yı bulup ardına takılmayı aklına koydu.
Sivas kongresi günleriydi... Osmanlı hükümeti Paşa'yı tutuklamak istiyor, bunun için bölgedeki valilere emirler gönderiyor, öte yandan İngilizler yolculuk esnasında işini bitirmek için suikast çeteleri tutuyor, kongreye katılanlar ise Amerikan mandası talep ediyordu.


Fatma, tam da o günlerde bin bir güçlükle İstanbul'dan Sivas'a vardı. İnebolu üzerinden gelmiş, yolculuk üç gün sürmüştü. 

Şehre geldiğinde üzerinde kara çarşaf bulunuyordu. Yüzünü peçeyle kapatmıştı. Kalabalığı görünce Paşa'nın orada olduğunu anladı.
 Fatma hızlıca yaklaştı ve kalabalığı yarıp Mustafa Kemal Paşa'ya yaklaşmaya başladı. Fark edildiğinde bunun bir suikast olmasından şüphelenildi. Paşa bir kaç adım geri çekildi. 

"Paşa'yla görüşmem gerek" diye bağırdı. Paşa, "Ne görüşeceksin" diye sert şekilde yanıtladı.
Bunun üzerine Fatma peçesini kaldırdı. Kadın olduğu anlaşıldığında herkes şaşırmıştı.

Fatma, "İstanbul'dan buraya seni görmek için geldim. Beni bir dakika bile olsa dinlemelisin" diye ısrar edince Paşa onu yakınlardaki lokantaya davet etti.
Fatma subay eşiydi. Daha önce eşiyle Balkan Savaşları'na katılmıştı. Dünya savaşında Kafkas Cephesi'nde on kadınla mücadele vermişti. Eşi Sarıkamış'ta şehit olunca dul kalmış, hayata küsmüştü.

Kaybettiği umudu ona Mustafa Kemal Paşa sunmuş ve ona biat etmeye gelmişti.


atma hayat hikayesini özetledikten sonra mücadele için Paşa'dan görev istedi. Ne görev verilse yapmaya hazırdı. Erler gibi çarpışmak için can atıyordu. Mustafa Kemal Paşa sabırla dinledi ve şöyle cevap verdi:

Keşke bütün kadınlar senin gibi olsaydı Kara Fatma!
Artık adı Kara Fatma'ydı... Mustafa Kemal Paşa onun talebini kabul etti. Bir kağıda yazılar yazıp İstanbul'a gitmesini söyledi. "Başın sıkışırsa bu vesika işine yarar" dedi.

Kara Fatma ne yapacağını sorduğunda "seni bulacaklar" diye cevapladı.
Kara Fatma geldiği yoldan İstanbul'a doğru tek başına yola çıktı. Yol yoktu. Araba yoktu. Para yoktu. Etraf düşman ve eşkiyalarla doluydu. Ama korkmadı. İstanbul'a vardı. Mustafa Kemal Paşa'nın istihbarat ağı onu buldu ve görevlendirmeyi yaptı. 

İlk işi çete oluşturmaktı.
Kara Fatma göreve başlar başlamaz 10 gençle İzmit'e geçti. Orada müfrezesini 150 kişiye çıkarıp Davulcular Ormanı'na yerleşti. Bölgedeki muhtarları toplayıp ilk emrini verdi:

"Bundan böyle Ermeni jandarmalara ayda 200 lira vermeyeceksiniz. Namus ve ırzınızı ben korurum."


Kahraman Türk kadını 150 kişilik milis güçleriyle düşman işgalindeki bölgede korku salmaya başladı. Komutasında 20'ye yakın kadın da bulunuyordu. Köyleri Ermeni askerlerden koruyor, gece baskınlarıyla adını her yana duyuruyordu.
Kısa sürede güçlenen Kara Fatma'ya ikinci görevi verildi. Görev, bölgeden Ankara'ya kaçırılan silah sevkiyatlarının güvenliğini sağlamaktı. 

Silahlar İzmit bölgesinden geçecek, Kara Fatma ve milisleri düşmanın silahlara el koymasını engelleyecekti.
Silah sevkiyatının yaşandığı bir günde düşman, durumu tespit etti. Kara Fatma ve ekibi ani baskınla düşmana saldırdı. Milislerin en önünde at süren Kara Fatma, yaşanan mücadele sonrasında esir düşmüştü. Sıkı bir işkence gördü. Dövüldü. Fakat bir kaç gün sonra kaçmayı başardı.
Esaretin ardından yeniden müfrezesinin başına geçen Kara Fatma, güçlerini 43 kadın ve 700 erkek olmak üzere 743 kişiye çıkardı. 

Üçüncü görevi savaşa katılmak üzere İsmet Paşa'nın bulunduğu İnönü mevkiine gitmek oldu. En kısa sürede tüm milislerle bölgeye vardı.
Birinci ve İkinci İnönü Savaşları'na katılan Kara Fatma ve milisleri korkusuzca savaşmış, Kara Fatma bu defa Yunan'a esir düşmüş, 19 günlük esaretten sonra bir şekilde kaçmayı başarmış, dördüncü görev yeri olan Polatlı'ya geçmiştir.
Yunan ordusu Ankara'ya dayandığında ve Mustafa Kemal Paşa "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır" emrini verdiğinde Kara Fatma da oradaydı.

Kara Fatma, Sakarya'da kahramanca savaşmış ve Türk milletinin makus talihini döktüğü kanıyla değiştirenlerden biri olmuştur.
Sakarya Savaşı'nda ciddi biçimde yaralanan Kara Fatma bir müddet tedavi gördü. Akabinde beşinci görevini aldı. Ordunun %40'ı firar etmişti. 

Yeni görevi Düzce ve bölgesinde firar edenleri yakalayıp geri getirmekti. Görevi seve seve kabul edip yola çıktı.
Sakarya zaferi ile Yunan ordusunu püskürten Mustafa Kemal Paşa, bir yıl boyunca orduyu güçlendirmek için bekledi. Nihayetinde son büyük savaş için hazırlıklar tamamlandı.

Kara Fatma'nın altıncı görevi, son savaşta yer almaktı. 800 civarında askeriyle oradaydı.
Kara Fatma ve askerleri, Afyon'daki Sürmeli köyü civarında yerleşmişti. Büyük Taarruz'un başlamasıyla saldırıya geçen Kara Fatma, Yunan başkomutan Trikupis'in askerlerine esir düştü.
Esir alınan Kara Fatma yarım saat boyunca sorgulandı. Sorgulanan kişinin Kara Fatma olduğunu öğrenen Trikupis, "Sen! Kara Fatma ha!" diye tepki veriyordu. Türk askeriydi. Korku belirtisi vermemeliydi: 

"Anadolu’daki Kara Fatmaların en kuvvetlisi benim!" diye cevapladı.
Kapatıldığı çadırın nöbetçisi içkiyi fazla kaçırınca fırsattan istifade eden Kara Fatma, üçüncü kez esaretten kaçıp kurtuldu. Sürmeli'deki birliğine katıldı. Savaş, Türklerin lehine dönüyordu. 

Yedinci ve son görevi, Bursa'ya gidip düşmandan temizlenmesine yardımdı olmaktı.
Kısa zamanda Bursa'ya geçen Kara Fatma, Osmanlı başkenti Bursa'nın düşmandan temizlenmesine yardımcı oldu. Üsteğmen rütbesini aldı. Yunan ordusu Anadolu'dan çekilince terhis edildi. İki adet istiklal nişanı verildi. 

O, artık kahraman Türk kadını olmanın dışında, gaziydi!
Dört kez savaşa katılan, üç defa esir düşen Kara Fatma, üsteğmen olduğuna göre, maaş alması gerekiyordu. Kendisine maaş bağlandı. 

Ve Kara Fatma, bu onurlu Türk kadını, tek kuruşuna dokunmadan alacağı tüm maaşları Türk Kızılay'ına bağışladı.
Kara Fatma, Mustafa Kemal Paşa'ya bu millet için bir umut vermiştir. 

Savaşın ardından köyleri gezen Paşa, şehit eşlerini görmüş, onlarla sohbet etmiş, hallerine üzülmüş, ufak bir teselli olması için kadınların her birine kuyumcudan yüzük alıp hediye etmiştir!


Savaş artık bitmiştir. Kara Fatma, dört savaş ve üç esaretin bıraktığı izlerle evine döndü. Vatan kurtulmuş, şehit eşinin kanını yerde bırakmamıştır. 

Kara Fatma onurluydu. Yıllarca çalışarak kendi parasını kazandı. Kimseden mevki beklemedi. Kimsenin kapısını çalmadı.


Yıllar akıp geçti. 1950'lere gelindiğinde, artık yaşı 60'a dayanan Kara Fatma güçten düştü. Çalışamamaya başladı. Fakir kaldı. Yine de yardım için herhangi bir yere başvurmadı. 

Onun kim olduğunu bilenler, durumunu ilgililere duyurunca TBMM, 1954'te yeni bir maaş bağladı.
Ömrünü devleti için harcayanlar, devletin ne ekmeğini ne suyunu görür... Böyleler devletten almak için değil, devlete vermek için yaşayan kahramanlardır. 

Nitekim Kara Fatma, yeni aylığı bağlandıktan kısa süre sonra 1955 yılında hayatını kaybetti. Nur içinde yatsın.
Kara Fatma, pek çok "büyüğün" korktuğu ve sindiği bir dönemde vatanı için can alıp can vermekten çekinmemiş, karşılığında hiçbir şey beklememiş yiğit bir Türk kadınıdır. 

Kara Fatma nezdinde, kurtuluş kahramanı tüm kadınlarımızın ruhları şad olsun! Var olsunlar!

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *