CON SINOV, sosyal medya hesabından, "10 Nisan... Namuslu ve vatansever bir Türk devlet görevlisinin işgal edilmiş bir başkentte, yabancıları memnun etmek için idam edildiği gün" diyerek, Ermeniler tarafından idam edilen Mehmet Kemal Bey'in bilgiselini paylaştı.
İşte o bilgisel:
Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı'na girince, askerini Yemen'den Galiçya'ya uzanan geniş sahaya sürdü. Bazıları bu durumu fırsat bildi. İngiltere ve Rusya, Osmanlı Devleti'ni bölebilmek için Ermeni ayrılıkçılara silah ve para verince Ermeni çeteleri isyan etti.
Türk askeri cephede düşmanla vuruşurken, Amerikan misyoner okullarında teşkilatlanan Ermeni çeteler cephe gerisinde bulunan köyleri yağmalamaya, kadınlara tecavüz etmeye ve yaşlıları katletmeye başladı.
Anadolu'da çıkarılacak isyan sayesinde ordu iki ateş arasında kalacak, böylece Azerbaycan'dan Doğu Anadolu'ya uzanan geniş bir Ermenistan devletinin önü açılacaktı.
Taşnak ve Hınçak terör örgütleri bu projenin organizatörlüğünü üstlenmişti.
Örgütler Anadolu'da katliama başladıktan sonra Azerbaycan'da harekete geçmek için İngilizlerden izin istedi.
Fakat Lord Curzon müsaade etmedi. Tüm güç Anadolu'da toplanmalı ve plan asla riske edilmemeliydi. Aksi halde İngilizler Büyük Ermenistan için verdiği desteği keserdi.
TUTUKLAMALAR
Devlet katliama ani bir refleksle müdahale etti. 24 Nisan 1915'te Taşnak ve Hınçak terör örgütlerinin yönetici kadroları tutuklandı ve hapsedildi.
Devletin 24 Nisan'da Ermeni terörüne indirdiği balyoz, sözde soykırımı anma günü olarak kutlanıyor. Meseleyi anlayın.
Ermeni terör örgütlerinin 250 yöneticisi tutuklandıktan sonra sıra katliamcılara geliyordu. Tedbir olarak Mayıs 1915'te Ermeni nüfus zorunlu göçe tabi tutuldu. Haziran ayı itibariyle zorunlu göçler başlatıldı.
Göç ettirilen Ermeni kafilelere vahim saldırılar oldu.
Ermeni terörünün başlattığı katliamlara Anadolu halkı tepki gösteriyordu. Şayet göç olmasaydı, çok daha kanlı olaylar patlak verilebilirdi.
Zorunlu göç emirlerinden biri de Eylül 1915'ye Yozgat'ın Boğazlıyan ilçesine verildi.
TALİMAT UYGULANDI
Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal bey, bakanlığın talimatını harfiyen uyguladı. Kısa süre içerisinde Ermeni terörünün bölücü eylemlerinin üstesinden gelindi.
Fakat 1917 yılına gelindiğinde Osmanlı devleti savaşı kaybetmeye başladı.
Mağlubiyetin etkisiyle başlayan politik baskılar sonucunda zorunlu göç yasasını uygulayan bürokratlara tek tek dava açıldı. O sırada İzmit'te görev yapan Mehmet Kemal bey açığa alındı. Ermenilere zulmetmekle suçlanıyordu.
Konya'da yargılandı ve beraat etti.
Bir yıl sonra savaşın seyri daha da kötüye gitti. Doğu Anadolu Rus işgaline uğradı. Rus destekli Ermeni çeteleri bölgede terör estirmeye başladı. İstanbul ise İngiliz ve Fransızlar tarafından ele geçirildi.
HEDEF MEHMET KEMAL BEY
İstanbul'un işgalinin ardından İngiliz Dostları Derneği ve Ermeni Dostları Derneği yaygaraya başladı: Ermenilere soykırım uygulanmıştı. İşgalci İngiliz ordusunu da arkasına alan Ermeni ve İngiliz Dostları Derneği, Mehmet Kemal beyi hedef göstermeye başladı.
24 Nisan 1915'te tutuklanan terör örgütü üyeleri tek tek serbest bırakılmış, İstanbul'u işgal eden İngilizlerin yanında türemişti. İntikam istiyorlardı. Teslimiyetçi Damat Ferit hükümetine baskı yapmaya başladılar.
Amaçları Osmanlı bürokratlarını yargılamaktı.
DEVLETİN SOYKIRIMI
Pek çok bürokrat Ermenilere soykırım yapmakla suçlanacak, hüküm giyecek ve böylece devletin soykırım yaptığı tescillenecekti. Böylece Türkler soykırımcı bir millet olarak tanınacak, yüklü tazminatlarla karşı karşıya kalacaktı.
Hükümet, Ermeni terör örgütlerine direnmedi.
Damat Ferit Paşa İngilizlerin baskısı karşısında Osmanlı bürokratlarının yeniden yargılanmasını kabul etti. Bunun üzerine Mehmet Kemal bey 7 Ocak 1919'da görevi başındayken tutuklandı.
İstanbul'da getirildi ve hapsedildi.
Yargılamaların yapılması için Divan-ı Harp kuruldu. Ermeni terör örgütleri pek çok yalancı şahit bulup türlü iftiralar üretti. Mehmet Kemal bey ise kendisini savunacak avukat bulamıyordu.
İmdadına Avukat Sadettin Ferit bey yetişti.
En zor zamanında Mehmet Kemal'in imdadına yetişen Avukat Sadettin Ferit bey o sıralarda İstanbul'da bulunan başka birinin daha avukatlığını yapıyordu. O kişi, kim miydi?
Harp Divanı, Ermeni terör örgütünün arzuladığı şekilde ilerlemeyince bu defa devreye İstanbul'daki İngiliz komiseri girer. Mahkeme reisi Hayret Bey baskı altına alınıp istifa ettirilir.
Onun yerine Ermeni terör örgütlerinin istediği Nemrut lakaplı Mustafa Paşa atanır.
Nemrut Mustafa Paşa satılmış biriydi. Osmanlı üniforması ile İngilizlere hizmet ediyordu. Onların talimatı doğrultusunda yargılamayı kısa sürede tamamladı.
Son duruşmada Mehmet Kemal'i idam cezasına çarptırdı. Kararı açıkladığı sırada duruşma salonunda alkış kıyameti koptu.
Namuslu ve şerefli bir devlet adamı olan Mehmet Kemal, Ermeni terör örgütlerinin arzusu, İngilizlerin baskısıyla bir Osmanlı mahkemesi tarafından daha önce beraat etmesine rağmen, idam cezasına çarptırılmıştı.
Cezanın uygulanması için padişahın onayı gerekiyordu. Mehmet Kemal bey devletinin kendi idamını onaylayacağına ihtimal vermiyordu.
Dosya padişah Vahdettin'e çıktı. Vahdettin kararı onaylamakta tereddüt etti ve şeyhülislama gönderdi.
Şeyhülislam Mustafa Sabri önüne gelen dosyaya kısa sürede "uygundur" fetvası verdi. Şeyhülislam fetvayı verince padişah da idamı onayladı.
Koca Osmanlı... Onurlu bir bürokratını idam etmek isteyen Ermeni çetelerine boyun eğmiş, işgalcisini memnun etmek için onay vermiştir.
Karar 7 Nisan'da onaylandı. Aynı gün haberi işiten Mehmet Kemal yıkıldı. Ermeni terör örgütü üyeleri sokaklarda bu haberi kutluyor, bir aksilik olmaması için idamın derhal uygulanmasını istiyordu.
Mehmet Kemal bey 8 Nisan'ı hapiste geçirdi. Babası ile görüştürülmüyordu. Çocuklarını görememişti. Ne zaman asılacağını bilmiyordu. Tek bildiği artık yolun sonuna geldiğiydi.
10 Nisan sabahı hapisten çıkarıldı. Bilmediği bir yere götürülüyordu. Acaba kurtarılıyor muydu?
Gözünü açtığında Beyazıt Meydanı'ndaydı. Darağacı kurulmuştu. Yüzlerce kişinin kendisine hakaretler yağdırdığını duyuyordu. Memurlar tarafından idam sehpasına götürüldü. Her şey sona ermek üzereydi.
Meydanda az sayıda müslüman vardı. Çünkü olay çıkmaması için infaz gizli tutulmuştu. Sadece ermeni terör örgütü üyelerine haber verilmişti. Babasının dahi idamdan haberi yoktu.
Yine de az sayıda müslüman kalabalığı görüp meydana gelmeye başlamıştı.
"Ecnebilere yaranmak için beni asıyorlar"
Mehmet Kemal bey idam sehpasına çıktığında son sözlerini meydanda bulunan az sayıdaki müslümanlara haykırdı:
Ecnebilere yaranmak için beni asıyorlar. Çocuklarımı Türk milletine emanet ediyorum.
Bu esnada orada bulunan Adalet Bakanı müsteşarı, Sait Molla "Asın bu haini, söyletmeyin, sallandırın" diye haykırdı. Bunun üzerine infaz memuru sehpayı devirdi. Mehmet Kemal bey yaşamını yitirdi.
Meydanı sevinç çığlıkları kapladı. Herkes çılgınlar gibi alkışlıyordu.
O sırada bölgede bulunan Arif bey isimli şahıs gürültünün geldiği yere doğru gitti. Meydana vardığında darağacında gördüğü cansız beden oğlu Mehmet Kemal'di.
Yanına koştu. Sarıldı. Ağladı. Ceketinin cebinde bulduğu son mektubunu aldı ve oğlunu uğurladı.
Mehmet Kemal'in cansız bedeni gömülürken, şehrin diğer tarafında bulunan bir paşa, Anadolu'ya geçip direnişi başlatmak için hazırlıklarını yapmaya başlamıştı.
Mustafa Kemal Paşa bir sonra Anadolu'ya geçmiş, üç yıl sonra vatanı kurtarmıştır.
11 Ekim 1922'de İngilizlerle ateşkes imzalandıktan sonra meclisin yaptığı ilk iş Mehmet Kemal'i hatırlamak oldu.