Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "2023 yılının Mayıs ayında tek seferde 45 bin öğretmenimizi öğrencileriyle buluşturduk. Böylece tarihimizin en büyük öğretmen atamasını gerçekleştirdik. Aynı şekilde 4 bin 366 engelli öğretmenin atama işlemlerini tamamladık." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ataşehir'deki Ahmet Keleşoğlu Fen Lisesinde düzenlenen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Tanıtım Programı'nda yaptığı konuşmada, yeni modelin öğrenciler, aileler, öğretmenler, ülke ve millet için şimdiden hayırlara vesile olmasını diledi.
"BU YIL DA 1 TRİLYON 620 MİLYAR LİRAYI EĞİTİME TAHSİS ETTİK"
Modelin hazırlanmasında emeği ve katkısı olan herkese şükranlarını sunan Erdoğan, "Bundan 21 sene evvel aziz milletimizin iradesini temsilen Türkiye'ye hizmet yolculuğuna başladığımızda 4 önceliğimizden birinin eğitim olacağını ilan etmiştik. Bu sözümüze ve ahdimize hamdolsun bugüne kadar hep sadık kaldık. Her yıl bütçeden aslan payını eğitime ayırdığımız gibi bu yıl da geleneği bozmayarak yaklaşık 1 trilyon 620 milyar lirayı eğitime tahsis ettik." diye konuştu.
Erdoğan, eğitime harcanan her kuruşun Türkiye'nin aydınlık yarınlarına yapılan muazzam bir yatırım olduğunun bilinciyle hareket ettiklerini dile getirdi.
Çocuklara daha iyi ve kaliteli, zamanın şartlarına daha uygun eğitim verebilmek için bütün imkanları seferber ettiklerini belirten Erdoğan, eğitimde yapılan hizmetlerin listesinin oldukça kabarık olduğunu kaydetti.
Erdoğan, sadece son bir yılda yaptıkları hizmetleri anlatmaya kalksa bile uzun vakit alacağını, özetin de özeti mahiyetinde bazı rakamları vatandaşlarla paylaşmakta fayda gördüğünü ifade etti.
"20 MİLYONLUK BÜYÜK BİR AİLE OLDUK"
Eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için şartlı eğitim yardımından barınma ve bursların arttırılmasına, ücretsiz yemek hizmetinden ücretsiz ders kitapları ve yardımcı kaynaklara kadar çok kapsamlı adımlar attıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sadece son bir yılda 19 milyon 600 bin öğretim materyalinin baskı ve dağıtımı yapıldı. Yine bu sene 20 milyon 385 bin adet yardımcı kaynak kitabını, 8-12. sınıf öğrencilerimize ulaştırdık. 2003 yılından bugüne kadar toplam 372 bin 995 adet yeni derslik yapımını tamamlayarak eğitim camiamızın hizmetine sunduk. Geride bıraktığımız bir yılda 13 bin 715 yeni dersliği ülkemize kazandırdık. Derslik başına düşen öğrenci sayısını ilköğretimde 23'e, ortaöğretimde ise 22'ye indirdik. Bu oranlarla OECD ortalamasını önemli ölçüde yakalamış bulunuyoruz. Fırsat eşitliğini güçlendirmek için okul öncesi 5 yaş okullaşma oranını yüzde 95'e, ilköğretimde yüzde 98'e çıkardık. Yaklaşık 19 milyon öğrenci, 1 milyonun üzerinde öğretmen, 74 binin üzerinde eğitim kurumuyla toplam 20 milyonluk büyük bir aile olduk."
"20 BİN YENİ ÖĞRETMENLE EĞİTİM ORDUMUZU DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ailenin her yıl daha da genişlediğine dikkati çekerek, Cumhuriyet tarihinin en fazla öğretmen ataması yapan hükümeti olduklarını belirtti.
Öğretmen kadrosunu 800 bin yeni atamayla tahkim ettiklerini dile getiren Erdoğan, "2023 yılının Mayıs ayında tek seferde 45 bin öğretmenimizi öğrencileriyle buluşturduk. Böylece tarihimizin en büyük öğretmen atamasını gerçekleştirdik. Aynı şekilde 4 bin 366 engelli öğretmenin atama işlemlerini tamamladık. İnşallah bu sene atayacağımız 20 bin yeni öğretmenle eğitim ordumuzu daha da güçlendireceğiz. Milli Eğitim Bakanlığımız, süreci titizlikle ve şeffaf bir şekilde yürütüyor." diye konuştu.
"İNŞALLAH YAKINDA MECLİS'İMİZDE GÖRÜŞMELERİMİZ BAŞLAYACAK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi kurulmasıyla ilgili kanunun hazırlıklarını tamamladıklarını belirterek, "İnşallah yakında Meclis'imizde görüşmeleri başlayacak." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ataşehir'deki Ahmet Keleşoğlu Fen Lisesi'nde düzenlenen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Tanıtım Programı'ndaki konuşmasında, sadece atama boyutunda değil, özlük hakları ve mali imkanlar açısından da öğretmenleri desteklediklerini söyledi.
Söz verdikleri üzere öğretmenlerin ek göstergelerini 3 bin 600'e çıkardıklarına işaret eden Erdoğan, Fatih Projesi'yle 619 bin etkileşimli tahtanın kurulumunu yaptıklarını, üniversiteye girişteki katsayı farklılıklarını giderdiklerini, 4+4+4 sistemiyle eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkardıklarını anlattı.
Meslek okullarına "üvey evlat" muamelesi uygulamasına son verdiklerini, Mesleki Eğitim Politika Belgesi'ni oluşturduklarını belirten Erdoğan, sektör içi okuldan ortaokullarda mesleki yönlendirme atölyelerinin kurulmasına kadar farklı projeleri hayata geçirdiklerini dile getirdi.
"HEP BERABER EL ELE VEREREK KÜRESEL CİNSİYETSİZLEŞTİRME BELASININ ÖNÜNE GEÇECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Öğretmenlik Mesleği ve Milli Eğitim Akademisi kurulmasıyla ilgili kanunun hazırlıklarını tamamladık. İnşallah yakında Meclis'imizde görüşmeleri başlayacak." bilgisini verdi.
Kur'an-ı Kerim, Hazreti Peygamber'in hayatı ve çeşitli dersleri seçmeli hale getirdiklerini anımsatan Erdoğan, bu sene seçimlik dersler havuzunu biraz daha genişlettiklerini; "nezaket ve görgü kuralları", "adabımuaşeret", "Türk toplumsal yapısında aile" gibi dersleri ilave ederek ailelerden gelen talebi karşıladıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile konusunun kendileri için hayati öneme sahip olduğunun altını çizerek, "Çok erken yaşlardan itibaren çocuklar küresel kültürün dayatmalarına maruz kalmaktadır. Bunların en başında da cinsiyetsizleştirme projeleri vardır. Çizgi filmlerden sinema yapımlarına, dijital oyunlardan sosyal medyaya kadar pek çok alanda evlatlarımız bu projelerle sık sık karşılaşıyor. Amerika başta olmak üzere birçok Batı ülkesinde ailelerin temel endişe kaynağı, çocukları objeleştiren bu sapkın akımlardır. Hep beraber el ele vererek, küresel cinsiyetsizleştirme belasının önüne geçeceğimize inanıyorum." diye konuştu.
Bundan 21 yıl önce eğitimle ilgili Türk milletine verdikleri sözü tuttuklarını söyleyen Erdoğan, sadece altyapıda değil uluslararası göstergelerde de çok iyi bir yerde olduklarını, bu başarılarına yenilerini ekleyerek sürdüreceklerini kaydetti.
"ÖYLE BİR ÇAĞDA YAŞIYORUZ Kİ HER GÜN YENİ BİR GELİŞME OLUYOR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin amacının, zihni açık, ufku açık, yeniliklere açık, bilgiyi ve bilgi teknolojilerini en doğru şekilde kullanabilen, milli değerlerle donanmış, öz güven ve ideal sahibi gençler yetiştirmek olduğunu söyledi.
Bunun için değişimi kaçıran ve gerisinde kalan değil, değişimi yakalayan bir anlayışla hareket etmek gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünya değişirken Türkiye nasıl aynı kalmıyorsa, bütün unsurlarıyla eğitim sistemimizin de yerinde sayması beklenemez. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki her gün yeni bir gelişme oluyor, yeni fikirler, yeni buluşlar, yeni yöntemler ortaya çıkıyor. Yapay zeka ve insansız teknolojiler giderek günlük hayatımızın bir parçası haline geliyor. Teknoloji devrimi karşısında kendini yenilemeyen bireyler, toplumlar ve ülkeler dünyadaki yarışın dışında kalmaya mahkumdur. Dünyanın hızına yetişemeyenler her gün biraz daha geriye gitmekten kendilerini kurtaramazlar. Çağın gerektirdiği bilgi ve becerileri edinmenin vasıtası da eğitimdir. Değişim ve yenilenme eğitimin ruhunda, özünde zaten var. Yeni bilgiler ortaya çıktıkça ademoğlu yeni sorular ve sorunlarla karşılaştıkça, ihtiyaçlar yenilendikçe eğitimin de buna ayak uydurması, kendini buna uyarlaması beklenir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin ömür boyu devam eden, yaşayan, canlı ve dinamik bir süreç olduğunun herkesçe gayet iyi bilindiğinin altını çizerek, burada mühim olanın yenilenmeyle birlikte köklerden kopmamak olduğunu ifade etti.
Esas meselenin medeniyet tasavvurunun korunması olduğunu, önemli olanın bu ülkenin varlığının, borçlu olduğu değerlerle olan bağının her şart altında muhafaza edilmesi olduğunu söyleyen Erdoğan, maziden atiye köprü kuran, özgün, esnek ve geleceğe ilişkin beklentileri karşılayan bir anlayışla sürecin yönetilmesi gerektiğini aktardı.
"EĞİTİM SİSTEMİMİZ DAHA ÇOK EZBERE VE EZBERCİLİĞE DAYANIYORDU"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce, eğitimin altyapısı gibi temel değerlerinde de sorunlar olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Cumhuriyet tarihimizin önemli bir bölümünde bize özgü, bizi yansıtan bir eğitim modelimiz maalesef olmadı. Eğitim sistemimiz daha çok ezbere ve ezberciliğe dayanıyordu. Hayata hazırlamak yerine sınava hazırlamayı önceleyen, başarıyı sadece buna göre ölçen bir anlayış sisteme damgasını vurdu. Sanata, spora, kültüre, edebiyata hak ettiği değeri vermeyen, düşünmeyi, soru sormayı, sorgulamayı yeterince teşvik etmeyen, daha çok insan formatlamaya odaklı bir eğitim sistemiyle uzun yıllar idare ettik. Yasakçılık ve tek tipleştirme bu dönemin bir başka özelliğiydi. Meslek liselerinin ve imam hatip okullarının katsayı engeliyle önü kesildi. Başörtüsü sadece lisede değil, üniversitede, kamuda bile yasaktı. İktidarlarımız döneminde en çetin mücadeleyi işte bu jakoben, yasakçı ve baskıcı anlayışa karşı verdik."
Fatih Projesi'nden seçmeli derslere, imam hatiplerin orta kısımlarının açılmasından 4+4+4 sistemine varıncaya kadar eğitimi özgürleştirme yolunda attıkları her adımda belli çevrelerin mukavemetiyle karşılaştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Açık söylüyorum, birileri bu ülkede yasakların kalkmasını istemediler. Adaletsizliklerin giderilmesini istemediler. Müfredatın zenginleşmesini istemediler. Okullar arasındaki eşitsizliğin kapanmasını istemediler. 'Göbeğini kaşıyan adam' diyerek aşağıladıkları insanların çocuklarının kendileriyle aynı imkanlara sahip olmasını hiçbir zaman istemediler. Fakirin fakir, mazlumun mazlum, imtiyazlıların da imtiyazlı olarak devam etmesi için her yolu denediler. Türkiye'de gerçek manada bir sınıfsal değişikliğin gerçekleşmemesi için her şeyi yaptılar. İş dünyasından siyasete, medyadan akademiye uzanan bir yelpazede bu çevrelerin halen kümelendiğini biliyoruz. Eskisi kadar sesleri çıkmasa da bunlar buldukları her fırsatı kullanıyorlar."
"BUARADA KİMSEYİ ZORLAMA YOK, AYIPLAMAK YOK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna geçen günlerde Ankara'daki bir ilçede yeniden şahit olduklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Öğrencilerimizin bir sınav öncesinde velileriyle birlikte camiye devam edilmesi veya davet edilmesi, bakıyorsunuz birilerini son derece rahatsız ediyor. Dikkatinizi çekiyorum, burada kimseyi zorlama yok, icbar etme yok, ayıplamak, kınamak yok, sadece gönüllülük esasına göre bir davet var. Ama aralarında gazeteci, siyasetçi, sendikacı olan kimi çevreler buna bile tahammül edemiyor. Güya laiklik maskesiyle kendi zihin dünyalarındaki faşizmi gizlemeye çalışıyorlar. Laikliği, din ve inanç karşıtlığı gibi anlayan ve bunu herkese dayatan 28 Şubat artıklarına biz bugüne kadar boyun eğmedik, bundan sonra da boyun eğmeyiz."
Bu ülkenin çocuklarıyla inanç değerleri arasına kimsenin girmesine de izin vermeyeceklerinin altını çizen Erdoğan, "Milletin evlatlarının, camiye gidiyor, namaz kılıyor, başörtüsü takıyor diye fişlendiği, baskıya uğradığı, ötekileştirildiği kötü günler artık geride kaldı. Televizyon ekranlarından imam hatip okullarımızın öcüleştirildiği günler geride kaldı. Kılık kıyafetinden dolayı insanımızın horlandığı, hakarete maruz bırakıldığı günler geride kaldı. Eski Türkiye'nin kötü alışkanlıklarının tekrar nüksettirilmesine müsaade etmeyiz ve etmeyeceğiz." diye konuştu.