Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde '7. Aile Şurası'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Aileye Değer Türkiye'ye Değer" ana temasıyla düzenlenen 7. Aile Şurası'na katıldı.
Burada bir konuşma yapan Erdoğan, "İlki 1990'da düzenlenen Aile Şurası, bilim adamlarımızdan uzmanlara, kamu kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına kadar konunun tüm paydaşlarını bir araya getiren son derece önemli bir platformdur." ifadelerini kullandı.
Aile Şuralarının belli periyotlarla gerçekleştirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Geçmişten bugüne uzanan kapsamlı bir muhasebe imkanı sunmasının yanı sıra geleceğe dair hedeflerin belirlenmesine de katkı sağlamaktadır. Şimdiye kadar düzenlenen şuralar, aile kurumumuzun karşılaştığı sorunun çözümünde hep belirleyici bir rol oynamıştır. Aileye münhasır bir bakanlığın kurulması teklifi ilk kez yine bu şuralarda gündeme gelmiş, hamdolsun 2011'de bizim dönemimizde gerçeğe dönüşmüştür." diye konuştu.
Son 17 yılda aile ve sosyal politikalarda hayata geçirilen pek çok reformun arka planında da Aile Şuralarında alınan kararlar olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Burada ortaya konulan politikalar, önümüzdeki dönemde de ehemmiyetini muhafaza edecektir. Sizlerin yapacağı öneriler, ufuk açıcı eleştiriler ve tespitler bizler için yol gösterici olacaktır. Peygamber Efendimiz, 'İstişare eden pişman olmaz' buyuruyor. Hem ebeveynler hem de ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzlarında taşıyan devlet adamları olarak bizim, daha sonra 'keşke' dememek için burada samimiyetle dile getirilecek önerilere ihtiyacımız var. Aile Şurası'na katılan tüm dostlarımdan yapılacak toplantılara, bilhassa yarınki komisyon çalışmalarına işte böyle bir hassasiyetle yaklaşmalarını istirham ediyorum. Şura komisyonlarında aile birliğinin korunmasından toplumdaki çocuk algısına, kadınlar, engelliler ve yaşlılar ile aileye yönelik destek mekanizmalarına kadar beş farklı ana başlıkta meselelerimiz ele alınacaktır."
Güçlü bir ülke olabilmenin öncelikli şartı
Küresel ölçekte yaşanan değişiklikler neticesinde ailelerin karşı karşıya kaldığı yeni sosyal risklerin de Şura kapsamında ele alınacağını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şura'nın, sorunlarımızın tespitine ve çözüm yolları bulunmasına, milli bünyemizin günümüzün sosyal hastalıklarına karşı güçlendirilmesine yardımcı olmasını özellikle diliyorum." dedi.
"Biz aileyi toplumun nüvesi, kilit taşı, mayası olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"GÜÇLÜ BİR AİLE OLABİLMEK İÇİN..."
"Bizim milletimiz alışverişte, sokakta, ticari ve sosyal hayatta tanımadığı insanlara dahi 'Teyze, ağabey, amca' gibi aile kavramlarıyla hitap eder. İnancımızda devletin beş temel vazifesinden birisi de neslin korunmasıdır. Anayasamızın 41'inci maddesi, aileyi Türk toplumunun temeli olarak tanımlayarak, devletin görevlerini ayrıntılı bir şekilde saymıştır. Buna göre devlet, 'Ailenin huzur ve refahı için gerekli tedbirleri almak ve teşkilatı kurmakla mükelleftir.' Sadece kanunlarımızda değil, değerler hiyerarşimizde de ailenin korunması, aile bağlarına ihtimam gösterilmesi en üst sıralarda yer alır. Kadim geleneğimizde aile ile toplumun, aile ile devletin kaderi özdeşleşmiş, bir ve beraber görülmüştür. Güçlü bir ülke, güçlü bir millet, huzurlu bir toplum olabilmenin öncelikli şartı güçlü bir aile yapısına sahip olmaktır. Şeyh Edebali'nin o meşhur sözünden ilhamla söyleyecek olursak, aileyi yaşatmadan ne devleti ne de milleti yaşatabiliriz. Bu açıdan aile, millet varlığımızın temelidir, asli dayanağıdır. Aile, nesiller arasındaki değer aktarımının da en önemli aracıdır. Kişilik okuldan ve toplumdan önce ailede inşa edilir, ailede oluşturulur. Karakter, dışarıdan önce aile içinde şekillenir, biçim kazanır. Birey, sosyal hayatın kodlarıyla, büyüklerimizin deyimiyle adabımuaşeret kurallarıyla ilk kez ailede tanışır. Din, inanç, ahlak, edep, saygı, sevgi önce ailede öğretilir ve öğrenilir."
Suç ve kötü alışkanlıklarda ilk siperin aile olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnancımız, aileyi iki cihan saadetinin anahtarı, dünyada cenneti yaşamanın ortamı olarak tanımlar. Bunun için aileyi dışlayan her adım, aileyi önemsizleştiren her politika, aile bağlarının zayıflamasına sebep olan her davranış aynı zamanda milli ve manevi bünyemize vurulmuş ağır bir darbedir." dedi.
AİLE HASSASİYETİ
Aile kurumunda yaşanacak bir sıkıntının siyasetten ticarete, eğitimden ikili ilişkilere kadar hayatın her alanına sıçramasının kaçınılmaz olacağını belirten Erdoğan, "Aile bağları çözülmüş, aile mefhumu ortadan ortadan kalkmış bir toplum ne kadar zengin, ne kadar müreffeh olursa olsun ayakta kalamaz. Modern hayatın örseleyici hamleleri karşısında aile kurumuna sahip çıkmak bir milletin kendi geleceğine de sahip çıkması demektir. Aile hassasiyetimizin gerisinde işte bu anlayış vardır." ifadelerini kullandı.
İki büyük kırılma
Son 60 yılda hayat, çevre ve toplumla kurulan ilişkiyi kökten dönüştüren iki büyük kırılma yaşadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlardan ilki 1960'larda başlayan ve giderek artan köyden şehre yönelik kitlesel göçlerdir. Göç hadisesinin ülkemize gecekondulaşmadan beşeri münasebetlere kadar çok geniş bir yelpazede ciddi etkileri oldu. Bu süreç özellikle geleneksel aile yapımızda çok büyük değişikliklere yol açtı. Asırlardır milletimizin adeta alametifarikası olan geniş ailenin yerini, anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile yapısı almaya başladı. Bu süreçte şehir hayatının tabii bir sonucu olarak aile bağları zayıfladı. Tecrübeleriyle ailenin devamına, çocukların yetişmesine katkı sunan aile büyükleri ile çekirdek aile arasındaki ilişkilerin periyodu giderek uzadı." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle yeni nesillerin hayatın zorluklarını göğüslemede en kritik destek noktalarından biri olan aile büyüklerinin birikimlerini böylece kaybetmiş oldu. Ak saçlıların her biri altın değerindeki tecrübelerinden ne yazık ki gençler yeterince istifade edemedi. Bunun menfi yansımalarını pek çok alanda bizzat gördük." değerlendirmesini yaptı.
'Boşanmanın adeta teşvik edildiği sancılı bir süreçle karşı karşıyayız'
Geçimsizlik ve boşanma oranlarında yaşanan artışların, aile büyüklerinin sağladığı koruma kalkanının ve ağırlığın kaybolmasının bir sonucu olduğunu belirten Erdoğan, ikinci önemli kırılmanın teknoloji devrimiyle yaşandığını söyledi.
İnternet ve modern iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla beşeri ve sosyal hayatta ciddi değişiklikler ortaya çıktığını dile getiren Erdoğan, dünyayı devasa bir köye dönüştüren, mesafeleri ortadan kaldıran bu yeni dönemin etkilerinin her alanda görüldüğünü belirtti.
KULLANILAN TEKNOLOJİ
Üretimden ticarete, bireysel münasebetlerden eğitime, siyasetten tüketim alışkanlıklarına kadar hayatın tüm safhalarında bu yeni dönemin dönüştürücü hamlelerinin takip edildiğini aktaran Erdoğan, kullanılan teknolojinin bir taraftan hayatı kolaylaştırırken diğer taraftan milli bünyede çözülmelere sebebiyet verdiğini kaydetti.
Bu yeni dönemin de en büyük mağdurunun aile kurumu olduğunu ifade eden Erdoğan, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla bilhassa aile değerlerinde çok ciddi erozyonlar yaşandığını bildirdi.
"MAHREMİYET ALGISI YOZLAŞTI"
Mahremiyet algısı yozlaşırken maalesef mahrem alan kavramının gün geçtikçe anlamını yitirdiğini dile getiren Erdoğan, "Önceki dönem nasıl geniş aileyi adeta ortadan kaldırmışsa bu yeni dönem de çekirdek aileyi çözüyor, yıkıyor. Bu sorun sadece ülkemize mahsus da değildir. Aile kurumu kültürlerden ve toplumlardan bağımsız olarak tüm dünyada güç kaybetmektedir. Özellikle Batılı ülkelerde aile kavramının içi boşalırken anne babanın yerini ya tek ebeveynli bir model ya da tek kişilik hayat biçimi alıyor." diye konuştu.
İnsan fıtratına aykırı sapkın ilişkilerin belli çevreler tarafından kasıtlı şekilde meşrulaştırılmaya çalışılmasının da aile kurumuna yönelik ana tehditler arasında yer aldığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
BOŞANMALAR
"Nikah akdinin değersizleştirildiği, evlilik dışı ilişkilerin normal sayıldığı, boşanmanın adeta teşvik edildiği sancılı bir süreçle karşı karşıyayız. Sürekli haz peşinde koşan hedonist ve egoist bir insan tipinin yüceltildiği bu gayrı ahlaki hayat tarzı maalesef etkisini ülkemizde her geçen yıl daha fazla gösteriyor. Millet olarak çağın hastalıklarına karşı elimizdeki en büyük imkan, tüm saldırılara rağmen halen varlığını güçlü bir şekilde devam ettiren aile kurumumuzdur. Bu açıdan adına aile dediğimiz mukaddes ocağın yaşatılması, tehditler karşısında korunması son derece önemlidir. Ailede çözülme olursa, millet olarak varlığımızın tehlikeye girmesi de kaçınılmazdır. Nesli muhafaza etmenin yolu da aile kurumuna sahip çıkmaktan geçiyor. Bu, olmazsa olmazımızdır. Keza devleti korumak da ancak aileyi korumakla, kollamakla mümkündür."
Bu anlayışla son 17 yıldır aile kurumunu güçlendirecek, ailelerin yükünü alacak politikalara özel önem verildiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
SOSYAL DEVLET UYGULAMALARI
"Açık söylemek gerekirse Türkiye, tarihinin en kapsamlı sosyal devlet uygulamalarıyla bizim dönemimizde tanışmıştır. Biz başkaları gibi sosyal devletin istismarını yapmadık, bilakis tüm dünyaya örnek olacak sosyal devlet projelerini hayata geçirdik. 2002 yılında 2 milyar lira olan sosyal yardımları 2018 yılında 43 milyar liraya çıkardık. Son 17 yılda ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza 290 milyar lira tutarında sosyal yardım yaptık. Bu işi insanları rencide etmeden yürütmek için halen 2 milyon vatandaşımızın düzenli sosyal yardım aldığı sosyal yardım kartı projesini uygulamaya koyduk. Her nikah töreninde tekrar tekrar ifade ettiğim en az 3 çocuk tavsiyemize ekonomik destek sağlamak için doğum yardımını başlattık. Sadece ekonomik destekle yetinmeyerek ailelerimizin psikososyal, sosyokültürel olarak da yanlarında durduk."
Hayata geçirilen Aile Sosyal Destek Programı ASDEP ile sosyal politikalarda arz odaklı yeni bir dönem başladığını aktaran Erdoğan, bu programla vatandaşların ihtiyaçlarının yerinde tespit edilerek ilgili kurumlarca giderilmesinin ve böylece vatandaşların hayat şartlarının iyileştirilmesinin sağlandığını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biliyoruz ki millet veya milletler ailelerden oluşur. Güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Onun için yıllarca bu ülkede kısırlaştırma adına her şeyi yaptılar. 'Doğum kontrolü' dediler, 'aile planlaması' dediler, değişik isimlerle bize nüfuz etmeye çalıştılar ve ilginç olan şey şu, tabii ki atılan bu adımlarla da nüfusumuz azaltıldı. Ben bir kardeşiniz olarak, bu milletin bir evladı olarak bu gidişi doğru bulmadım, bulmuyorum. Gittiğim her yerde de her nikahta da en az 3 çocuk derken, bazılarının 'geçim meselesi'... Değerli arkadaşlar bu toplumun kahir ekseriyeti Müslüman, şunu unutmayalım, her doğan rızkıyla doğar, rızkıyla gelir. Bunu bir defa bilelim. Bunu ben hayatımda yaşadım. Elhamdülillah her çocuğum, 4 çocuğum hepsi rızkıyla geldi. Hiçbir sıkıntı da yaşamadık. Hepsi bereketlendirdi. Şimdi 7 torunum var, Rabbim inşallah daha da fazlasını verir. Hele hele nitelikli aileler, güçlü aileler olarak nitelikli bir nesli biz yetiştirirsek bu milletin önünde kimse duramaz. Bunu biz yapacağız, hep beraber yapacağız. Hiçbir şeyden çekinmeye gerek yok.
EVLİLİKTE İLETİŞİM VE YAŞAM BECERİLERİ
İşte program kapsamında Ekim 2017'den bu yana 1 milyon 357 bin hanedeki 3 milyon 125 bin vatandaşımızı devlet olarak ziyaret ettik. Vatandaşlarımızın sosyal hizmetlere giriş kapısı niteliğindeki 325 sosyal hizmet merkezini hizmete açtık. Evlilik çağına gelmiş gençlerimizi bilinçlendirmek ve yeni hayatlarına hazırlamak amacıyla evlilik öncesi eğitim programı hazırladık. Bu kapsamda da 2013 yılından bu yana 1 milyonun üzerinde gencimize evlilikte iletişim ve yaşam becerileri, aile hukuku, evlilik ve sağlık konularında eğitimler verdik. Evlilik danışmanlarımız vasıtasıyla da 27 binin üzerinde kişiye hizmet sunduk."
Erdoğan, "Medya organlarımız, kadın programları adına mahremiyeti ve ailevi değerleri hiçe sayıyorsa orada çok büyük bir sorun var demektir." dedi.
"Biz elimizden telefonu, tableti, karşımızdaki televizyonu şöyle bir yana bırakıp aile fertleriyle daha çok hemhal olmazsak çocuklarımızın iletişim obezi haline dönüşmesini engelleyemeyiz." diyen Erdoğan, "Reyting kaygısıyla televizyon dizilerinde ve sosyal medyada çarpık ilişkiler özendiriliyorsa, şiddet teşvik ediliyorsa devletin attığı adımlar akim kalmaya mahkumdur." ifadesini kullandı.
'17 bine yakın çocuk aileye kavuşturuldu'
Erdoğan, "Dinamik nüfus yapımızın korunması ve evliliğin teşvik edilmesi için çeyiz hesabı uygulamasını, ev sahibi olmak isteyenlere katkı sağlamak için de konut hesabı uygulamasını başlattık. Bunları biz yaptık." hatırlatmasında bulundu. Devletin, milletinin hizmetkarı olduğunu vurgulayan Erdoğan, millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldiklerini, bunu bu şekilde sürdüreceklerini söyledi.
Kimsesiz çocukların, evlat edindirme, koruyucu aile gibi yöntemlerle sıcak aile yuvalarıyla buluşturulduğunu anlatan Erdoğan, son 17 yılda 5 bin 440 ailenin yanına 6 bin 664 çocuğun yerleştirildiğini bildirdi.
Evlat edindirme kapsamında bugüne kadar 17 bine yakın çocuğun aileye kavuşturulduğuna işaret eden Erdoğan, çocuğa yönelik ihmal, istismar ve şiddet vakalarında müdahale etmek amacıyla 81 ilde uzman müdahale ekiplerinin oluşturulduğunu aktardı.
"Aile kurumuna hep birlikte sahip çıkmalıyız"
Gelecek dönemde bu projelere yenilerini ekleyerek devam edeceklerini açıklayan Erdoğan, "Aile kurumumuzu korumak, aile değerlerimizi daha güçlü, sağlıklı bir şekilde sonraki nesillere aktarmak için gerek kültürel gerek maddi altyapıya ilişkin çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz." ifadelerini kullandı.
Günümüz dünyasında aile kurumunu tehdit eden sınamaların boyutunun değiştiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Devletin tek başına bu tehditlerin üstesinden gelmesi mümkün değildir. Şayet millet olarak varlığımızı korumak istiyorsak, aile kurumuna hep birlikte sahip çıkmalıyız. Ruhen ve bedenen sağlıklı nesiller yetiştirmek istiyorsak, ebeveynler olarak bizler de bu mücadeleye aktif destek vermeliyiz. Hiçbirimizin kenarda bekleme, 'neme lazım' deme lüksü yoktur. Bu öyle önemli bir konudur ki karanlıktan şikayet etmek yerine, o karanlığı delecek bir kandil olabilmeyi gerektirir. Bunu başarmalıyız. Aile kurumunun güçlenmesi konusunda medyadan akademiye, polisten hakime, öğretmene kadar herkese çok önemli sorumluluklar düşüyor.
Şayet medya organlarımız, kadın programları adına, bunun altını çiziyorum, mahremiyeti ve ailevi değerleri hiçe sayıyorsa orada çok büyük bir sorun var demektir. Bu konuda medya organlarını özellikle ikaz ediyorum, uyarıyorum. Buna dikkat etmeleri gerekiyor. Çünkü bu gelecek nesillerin en önemli sorunu olacaktır. Reyting kaygısıyla televizyon dizilerinde çarpık ilişkiler özendiriliyorsa sosyal medyada çarpık ilişkiler özendiriliyorsa şiddet teşvik ediliyorsa devletin attığı adımlar akim kalmaya mahkumdur."
"Asıl yük anne babalar olarak bizlerin omuzlarındadır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çocuklarımıza ilham kaynağı olması gereken sanatçılar ve sporcular, başarılarıyla değil de özel hayatlarıyla gündeme geliyorsa aile kurumunu korumamız elbette zorlaşacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Aileye sahip çıkmanın herkesin görevi olduğunun altını çizen Erdoğan, "Asıl mesuliyet, asıl yük, anne babalar olarak bizlerin omuzlarındadır. Biz, sılayırahim yapmazsak, büyüklerimizi sadece bayram günleri değil her fırsatta ziyaret etmezsek, ileride evlatlarımızın bizleri ziyaret etmesini de beklemeyin." dedi.
Hayatta en mutlu olduğu anın annesinin ayaklarının altını öptüğü an olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Zira sevgililer sevgilisi Peygamberimiz, 'Cennet annelerin ayakları altındadır' buyurarak, bize işaret fişeğini veriyor. Onun için annenin ayağının altında cennet var, orada cennetin kokusu var. Onu öpmek, anneye bu sadakati göstermek hiç bir şeyle değiştirilmez. Bu toplum, bunu başarmalı, bunu yapmalı. Onu kendisi için birilerinin yaptığı gibi yok feministler, şunlar, bunlar gibi bir zillet kabul etmemeli. Biz varsak, annemizle varız. Annemiz olmasaydı biz yoktuk. Olaya böyle bakacağız. Biz, kendi anne, babamıza, eşimize, kardeşimize, diğer yakınlarımıza saygı göstermezsek, çocuklarımızın da bize hürmetkar olmasını bekleyemeyiz. Biz, kendi dünyamızda aile içi şiddetin önüne geçemezsek, ileride çok daha büyük sorunların yaşanmasına mani olamayız. Biz, milli ve manevi değerleri bizzat uygulayarak, evlatlarımıza aktarmazsak modern dönem hastalıklarına karşı onları koruyamayız. Biz, elimizden telefonu, tableti, karşımızdaki televizyonu şöyle bir yana bırakıp, aile fertleriyle daha çok hemhal olmazsak, çocuklarımızın iletişim obezi haline dönüşmesini engelleyemeyiz."
EBEVEYNLER ÇOCUKLARA ÖRNEK OLMALI
"Değişime önce kendimizden, şahsımızdan, hayatımızdan başlatmazsak kimseye sözümüzü geçiremeyiz." diyen Erdoğan, ebeveynler örnek olmazsa çocuklardan örnek davranışlar göstermesini bekleyemeyeceklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerler eğitiminin, kağıt üzerinden aktarılacak bir haslet olmadığının altını çizerek, "Zira 'bal, bal' demekle ağız tatlanmaz. Balı yediğiniz anda ağzı tatlatırsınız. Yaşayarak, yaşatılarak, öğretilen ve öğrenilen bir süreçtir bu." diye konuştu.
Uzmanlık sahası aile ve sosyal hizmetler olan salondaki katılımcıların bu meseleye özellikle eğileceğine olan inancını ifade eden Erdoğan, "Yaptığınız işin bir kamu görevinin ötesinde, bir sosyal sorumluluk olduğunu aklınızdan lütfen çıkarmayınız. Sizlerden özellikle de ülkemizin geleceği, milletimizin istikbali için aile kurumuna daha çok sahip çıkmanızı rica ediyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7. Aile Şurası'nın başarılı ve verimli geçmesini diledi.