Türkiye'nin yakın siyasi tarihine damga vuran ve "postmodern darbe" olarak adlandırılan 28 Şubat sürecindeki başörtüsü yasağının mağdurlarından olan Derya Demirer, öğretmenlikten ihraç olmasını ve yaşadığı zorlu süreci anlattı.
Yaşadıklarını hafızasında kötü bir anı olarak saklayan Derya Demirer, Kılıçarslan İlkokulu'nda sınıf öğretmenliği yapıyor. Hayalindeki mesleğinden ihraç edilmesine giden süreci ve o dönemde tanık olduklarını anlattı.
İki çocuk annesi Demirer, 2000'de Şanlıurfa'ya ilk atamasının yapıldığını, öğrencilerine kavuşmanın sevinciyle mesleğe başladığını söyledi.
Fakültede okuduğu dönemde başörtüsü sorunu yaşamadığını anlatan Demirer, şöyle konuştu:
"Başörtüsüyle derslere girdiğimiz için soruşturmalar açıldı. Sonucunda da bizleri meslekten ihraç ettiler. Bizler için çok zor günlerdi. Yıllarca hayalini kurduğumuz öğretmenlik mesleğini yapabilmek için okumuştuk. Ailelerimiz bizlere çok emek harcamıştı. Öğretmen olarak başladığımız görevimizde, bir süre sonra onların gözünde ve kağıt üzerinde hiçbir şey olduk. Bizim için büyük bir hüsrandı. Ailelerimiz bile yıkılmıştı karardan. Beni en çok ailemin üzüntüsü yıktı. Babam kalp krizi geçirdi, ameliyat oldu. Bizler inancımız gereği dik durduk ancak hiçbir şey yapamadık."
"6 yıl kadar göreve dönemedim"
Demirer, o dönemde kimsenin ağzını bıçak açmadığını, çok büyük baskılar yaşadıklarını aktardı.
Baskıların 6 ay devam ettiğini, çok mücadele vermesine rağmen başarılı olamadığını vurgulayan Demirer, "Önce soruşturma, sonra uyarı, ardından kınama ve maaş kesim cezası, en son olarak da sürgüne gönderildik. Yetmedi onlara ve mesleğimizden uzaklaştırıldık. 6 yıl kadar göreve dönemedim. Ardından 2006'da dilekçe vererek mesleğime döndüm. Mutluyum ve gururluyum. Hala hatırladıkça o günleri yaşıyormuş gibi oluyorum." diye konuştu.
Demirer, şu an başörtüsüyle sınıfta görevini başarılı şekilde yürüttüğünü, vatana, millete ve bayrağa hayırlı evlatlar yetiştirmek için çaba gösterdiklerini ifade etti.
"Tekrar dönebilecek miyim hayalini kuruyordum"
Demirer, öğretmenlik mesleğinin çok kutsal olduğunu belirterek, duygularını şöyle dile getirdi:
"Tekrar dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum. Çocukları çok seviyorum. Dünyanın en masumları onlar. Allah bir daha beni onlardan ayırmasın. Çok zor bir süreçti, sonuçları karşısında üzüldük. Altı yıl boyuncu her okulun önünden geçtiğimde burukluk yaşıyordum. Hep tekrar dönebilecek miyim hayalini kuruyordum. Öğretmen arkadaşlarımız çalışırken bizler evlerimizdeydik. Çok zor yıllardı. 'Her şeyde bir hayır vardır.' düsturuyla hareket ederek hayatımızı yaşadık. Bir anneydim evladımı hayırlı şekilde bu topluma yetiştirmem gerekiyordu. Onun için çabaladım."
Dilekçe verip tekrar görevine başladığına çok sevindiğine değinen Demirer, sınıfa tekrar öğretmen olarak girmenin kelimelerle anlatılamayacağını kaydetti.