Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, "Güney Avrupa Ülkeleri Zirvesi bildirisinde Ege, Doğu Akdeniz, Kıbrıs'a ilişkin uluslararası hukuka aykırı ifadeleri reddediyoruz" denildi.
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklama şöyle:
"BİZİM İÇİN HİÇBİR DEĞERİ, HÜKMÜ VE ETKİSİ YOKTUR"
"Bu ifadeler, Rum/Yunan ikilisinin BM’nin Kıbrıs meselesinin çözümüne ilişkin ilkeleriyle ve uluslararası hukuk kurallarıyla bağdaşmayan ulusal pozisyonlarını yansıtmaktadır. Bizim için hiçbir değeri, hükmü ve etkisi yoktur. Bu bildiri, Rum/Yunan ikilisinin AB üyeliklerini nasıl istismar ettiklerinin ve bazı AB üyesi ülkelerin de buna nasıl alet olduklarının esef verici yeni bir örneğidir. Bu durum, AB’nin ve AB üyelerinin Kıbrıs meselesinin çözümünde de neden tarafsız ve güvenilir bir aktör olamayacaklarını bir kez daha açıkça ortaya koymaktadır.
"SORUNUN ÇÖZÜMSÜZ KALMA SEBEBİ RUMLARIN İKTİDAR VE REFAHI PAYLAŞMAK İSTEMEMESİDİR"
Kıbrıs meselesi bağlamında bu bildiriye imza atan ülkeler; Ada’da sadece Kıbrıslı Rumların değil, Kıbrıs Türklerin de yaşadığını hatırlamalı, Kıbrıs meselesinin ancak Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliği sağlandığı ve güvenlik gereksinimleri karşılandığı takdirde çözülebileceğini idrak etmeli, Kıbrıs meselesinin 56 yıldır çözümsüz kalmasının sebebinin Rum tarafının iktidar ve refahı paylaşmak istememesi olduğunu artık görmelidirler. Ayrıca, Kıbrıs Türklerinin de Ada’nın doğal kaynakları üzerinde eşit haklara sahip olduğunu teslim etmelidirler.
"HUKUKUN İHLALİ ANLAMINA GELİR"
Bildiride, GKRY’nin maksimalist deniz yetki alanı sınırı iddialarına destek verilmesi de bizatihi uluslararası hukukun ihlali anlamına gelmektedir. Zira evvelce vurguladığımız üzere, gerek AB, gerek AB’nin herhangi bir üyesi, bir ülkenin, deniz yetki alanı sınırı iddiası hakkında, bir mahkemeymiş gibi hüküm vererek, bu sınırlara geçerlilik kazandıramaz. Kaldı ki; Ada’nın eşit haklara sahip kurucu unsuru olan Kıbrıs Türklerinin haklarını gasp eden GKRY normal bir ülke de değildir.
"EŞİT HAKLARIN KORUNMASI KARARI DEVAM EDECEK"
Son olarak, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de hem kendi kıta sahanlığındaki haklarını, hem de Kıbrıs Türklerinin Ada’nın hidrokarbon kaynakları üzerindeki eşit haklarını korumak kararlılığının aynen devam ettiğini, bu konuda gerekli adımları attığını ve atmaktan da çekinmeyeceğini bir kez daha uluslararası topluma hatırlatmak isteriz."