İmamoğlu: 'Demokrasiye inanan hemşehrilerim. Gençler, çocuklar, yüce Türk milleti evinize hoş geldiniz. Burası Saraçhane, milletin evi. Burada siz ne derseniz o olur. Ama önce sizlere soru sormak istiyorum. Bana bu sorunun cevabını vermek istiyorum. Bu ülkeyi yönetenlerin milletimizle sizinle ne alıp veremediği var. Sizden ne istiyorlar.
Millete ait bankalardan bir kuruş vermiyorlar. Krediler bulup getiriyoruz. Bu defa da uydurma bahaneler üretiyorlar. Bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların. 16 milyon insanımızdan ne istiyorlar.
Bu Dava Eşitlik Davası
Taksilerle ilgili kararları sizin seçtiğiniz belediye alırdı. Artık taksi konusundaki kararlar İstanbul'dan değil Ankara'dan alınacak diyorlar. Daha ilginç şeyler var. Mesela eskiden Gezi Parkı'nın mülkiyeti büyükşehir belediyesine aitti. Yok dediler artık vakfa ait olacak dediler. Daha onlarca örneği sayabilirim. Ama vaktimi almayacağım. Bir kere değil iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz.
Mahkemenin hakimini sürüp başkasını getirerek karar çıkardılar. Allah aşkına ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri var.
(Hükümet istifa sloganlarının ardından): Yok öyle kaçmak yok. Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada.
Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz. Bunlar hasta, hem de çok hasta. Bunlar milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar.
Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama nafile.
Her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şeyi görmüyor. Bakın söylüyorum. Bugün burada işte bu büyük kalabalığı harekete geçiren sizlerin ortak vicdanıdır. Hepimiz birbirimiz için, haksızlığa karşı buradayız.
Milletin iradesine alerjin varsa seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan tavsiyemiz ne biliyor musunuz. Siyaset yapmayacaksınız.
Ben seçimden önce hemşehrilerimden yetki isterken dedim ki, görevi verin bu israf düzenini yok edelim. Hatta, hepinize hesap vereceğimizi, şeffaflıktan asla vazgeçmeyeceğimizi ilave ettim.
Artık İstanbul'un insafsız bir yönetime tahammülü yok. Türkiye'de aynen bu şiarla görevini yapan 11 büyükşehir belediye başkanımız sayesinde israf düzeni istenmiyor. Binbir numara çeviriyorlar. Her zaman söylerim. Cumhuriyet değerli bir rejim. Cumhuriyet yöneticilerin hadlerini bildiği bir rejimdir. Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun, halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız bir şekilde görevden almak haddini bilmemektir.
16 milyon İstanbullu, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımız, eşit biçimde saygı ve sevgi besleyenlerin yanında yan yana durmak istiyorsa adres burası, 6'lı masa.
Şair Namık Kemal'in dediği gibi zulüm ne kadar pervasız olursa olsun zulmün binasını biz yıkarız. Dünyanın merkezine gömseler de yerküreyi patlatır çıkarız." diyerek açıklamasını yaptı.