Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘benim şahsi meselem’ diyerek anlattığı ve bu uğurda sağlığından fedakarlık yaptığı Hatay sorununa ilişkin gerçekleştirilen çalışmalar meyvesini vermiş ve tarihler 23 Temmuz 1939'u gösterdiğinde düzenlenen Ana Vatana Katılış Töreni'yle birlikte Antakya'da bulunan kışladan Fransız bayrağı indirilerek Türk bayrağı çekilmişti. Artık Hatay ana vatana bağlıydı!
TÜRKİYE KURULDUĞUNDA HATAY'IN DURUMU
Üç bin yıllık bir medeniyeti, onlarca ırkı ve inancı içerisinde barındıran Hatay, Türkiye kurulduğunda özel bir statüye sahip olarak Suriye'ye bağlıydı.
Türkiye'nin kuruluş döneminin öncesinde Hatay, Osmanlı Devleti ve İtilaf Devletleri arasında 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması'nın ardından Fransızlar tarafından işgal edilmişti.
Türkçe konuşulan ve para birimi Türk lirası olan Hatay, Türkiye ile Fransa arasında 1921'de imzalanan Ankara Antlaşması ile Suriye sınırlarında kalırken aynı zamanda da özel bir statüye sahip oldu.
TÜRKİYE'NİN ISRARLARI MEYVESİNİ VERMİŞTİ
Tarihler 1936 yılını gösterdiğinde Nazi Almanyası führeri Adolf Hitler'in dünyaya korku salmaya başlaması ile Fransa kendi iç meselelerine odaklanmak istedi ve Suriye'ye bağımsızlık vererek buradan çekildi.
Şehir 3 sene boyunca Fransa tarafından teslim edilen Suriyeli Arap yetkililerce hakimiyet altında tutuldu.
Türkiye ise tam bu sırada devreye girerek ısrarcı tavırlarını sergilemeye başladı. Bu durum Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışında şu ifadeler ile bütün herkese gösterildi:
"İskenderun — Antakya ve çevresinin mukadderatı milletimiz için çok önemlidir. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle durmaya mecburuz. Daima kendisi ile dostluğa çok ehemmiyet verdiğimiz Fransa ile aramızda, tek ve büyük mesele budur."
Bu ısrarlı tavırlar, sonrasında meyvesini verecek ve Milletler Cemiyeti de bu uğurda harekete geçerek Cenevre'de toplantı gerçekleştirecekti.
Söz konusu toplantıda Milletler Cemiyeti, Fransa'nın Suriye'den ayrılması ile İskenderun Sancağı'nın bağımsız bir statüye kavuşması gerektiğini dile getirdi.
ATATÜRK'ÜN HEM HASTALIĞIYLA HEM DE HATAY'IN BAĞIMSIZLIĞINI ENGELLEYENLERLE MÜCADELESİ
Tarihler ilerledikçe Atatürk'ün hastalığı da ilerliyordu. Doktorlar yerinden hareket etmemesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunurken, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ise Güney'e inerek orduların denetimini gerçekleştiriyordu.
Bu sırada Avrupa'da tüm ülkeleri meşgul eden patlamak üzere olan büyük bir savaşın ayak sesleri Fransa'ya da geri adım attırmış ve bunun sonucunda 2 Eylül 1938 tarihinde İskenderun Sancağı bağımsızlığını ilan ederek Hatay Devleti'ni kurmuştu.
İkinci Dünya Savaşı ile başlayan savaş dönemleriyle birlikte Fransa bu kez Hatay bölgesinden tamamen koptu ve olaylar farklı gelişmelere gebe oldu. Artık Fransa Türkiye'nin dostluğuna ihtiyaç duyuyordu.
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEN ÇOŞKULU KUTLAMA
Artık bundan sonraki süreç çok daha hızlı ilerleyecek ve Hatay ana vatan topraklarına katılırken Hatay halkı ise tüm asli unsurlarıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşlığına katılacaktı.
Son yaşanan gelişmeler sonrası Hatay'da 29 Haziran 1939'da Hatay Devleti Meclisi olağanüstü toplandı. Burada yapılan oylamada oy birliği ile devletin kendisini feshedip Türkiye'ye katılması kararına ulaşıldı.
Sevinçle karşılanan bu karar sonrası ertesi gün, Türk Silahlı Kuvvetleri büyük bir coşkuyla birlikte Hatay'a girdi. Bu durum tarihi bir dönüm noktasıydı.
Öte yandan, Türkiye de 7 Temmuz günü Hatay Vilayetini kurarak iltihak sürecine son verdi.