Hulusi Akar, 17 Kasım'da Anadolu Sohbetleri toplantısında, Türkiye’nin iç ve dış güvenliği, terörle mücadele, İsrail’in Gazze’deki saldırıları ve olası dünya savaşına dair kritik değerlendirmeler yaptı. İşte Akar’ın dikkat çeken açıklamaları:
Akar, İsrail’in Gazze'deki saldırılarının boyutlarına dikkat çekerek, “7 Ekim'den itibaren 43 bin 985 kişi hayatını kaybetti. Tam bir zulüm, temizlik, soykırım.” dedi. Türkiye'nin duyarsız kalmaması gerektiğini vurgulayan Akar, halkın bu tür olaylara duyarsızlaşmaması gerektiğini belirtti.
Akar, Türkiye'nin güvenliği için terörle mücadelenin süreklilik arz edeceğini ifade etti. "Ne zaman biterse, hangi koşulda olursa olsun teröristlerle mücadele devam edecek" diyen Akar, "Güvenliğimizi kimsenin insafına bırakmak asla söz konusu olamaz" şeklinde konuştu.
Akar, dünya genelindeki jeopolitik gerilimlere dikkat çekti
Akar, Çin ve ABD arasında olası bir dünya savaşını tartışarak, "Otomobil sanayi, elektronik sanayi, finans ne olacak?" diyerek küresel ticaretin etkilerini sorguladı. İsrail’i ise Türkiye için büyük bir tehdit olarak nitelendiren Akar, “Türk devletinin 85 milyon insanının hayatını şansa bırakmak mı?” diyerek Türkiye'nin ulusal güvenliğini savunmaya devam etmenin önemine vurgu yaptı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki disiplinin önemine değinen Akar, “Olağanüstü bir hiyerarşi var. Bu hiyerarşi dahilinde, kurumlar ve disiplin grupları çalışıyor. Nezaket içinde süreci takip etmeliyiz” dedi. Akar, disiplinin sağlanması adına yaşanan olaylara karşı temkinli bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini vurguladı.
Devlet Bahçeli'nin Rolü ve Cumhur İttifakı'nın Geleceği
Hulusi Akar, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bilge kişiliğine ve liderliğine büyük güven duyduğunu belirtti. Cumhur İttifakı'nın güçlü bir şekilde yoluna devam ettiğini söyleyen Akar, “Bahçeli’nin ortaya koyduğu yol, bizim için çok değerli” diyerek, ittifakın milletin geleceği için önemli bir strateji oluşturduğunu ifade etti.
Akar, CHP milletvekillerinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bakanına yönelik tavırlarını sert bir şekilde eleştirdi. "Savunma hakkı kutsaldır, yapılanlar yakışıksız. Nezaket ve terbiye kurallarına uyulmalıdır" diyerek, Meclis içindeki tartışmaların daha saygılı bir ortamda yapılması gerektiğini belirtti.