Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "TRT Geleceğin İletişimcileri Yarışması Ödül Töreni"nde konuştu.
İletişim ve medya dünyasının son yıllarda köklü dönüşümlere, değişimlere sahne olduğuna dikkat çeken Altun, “Bu süreçte bizim önümüzde çok esaslı bir soru duruyor esasında ‘Biz bu değişimin neresinde duracağız? Karşımızdaki enformasyon yağmuruna, veri bombardımanına ve dezenformasyon akışına karşı nasıl bir tutum takınacağız? Rüzgara kapılan bir figüran mı olacağız? Yoksa önümüzdeki süreçlere meydan okumalara karşı koyacak, yön verecek bunlarla mücadele edecek bir aktör olmayı mı tercih edeceğiz?’ Türkiye olarak bu dönüşüm süreçlerinde belirleyici bir aktör, bir başka deyişle özne olma zorundayız işte gayretimiz bu yönde.
“KAMU ÇIKARI ADINA DENETİM GÜNDEN GÜNE ZORLAŞIYOR”
Dijitalleşmeyle yapay zekanın yaygınlaşması ne yazık ki hakikat karşıtı bir enformasyon ekosistemine hazırlıyor.
Bir yanda içerik enflasyonu yaşanırken öte yandan sahici içeriklere ulaşmak giderek zorlaşıyor.
Bu süreçte kamu çıkarı adına denetim de günden güne zorlaşıyor. Dolaşıma giren şey hakikat mi? Yoksa hakikati tarif eden hakikat düşüncesini bilen anlamsızlaştıran, yalan, manipülasyon veya dezenformasyon mu? Bu soru önümüzde bütün çıplaklığıyla duruyor.
Şurası çok açık ve net. Maruz kaldığımız dezenformasyon bombardımanında önümüze düşen içeriğin doğruluğunu teyit etmek, mecranın yapısı, işleyişi ve hızlı dikkate alındığında özellikle kullanıcılar için oldukça meşakkatli bir iş. Bu nedenle kamusal denetleme ve düzenleme süreçlerine sağlıklı bir şekilde işleyen kamusal denetim ve düzenleme süreçlerine ihtiyacımız var.
Bu ve benzeri zorlukları aşabilmek adına biz örneğin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı altında dezenformasyonla mücadele merkezini kurduk. Bunu yaparken amacımız yalanın, manipülasyonun, dezenformasyonun tespiti ve doğru bilginin ulusal ve uluslararası kamuoyuyla hızlı bir şekilde bütün boyutlarıyla paylaşılmasıydı. Fakat kamusal yarar adına sadece doğrulama ve teyit mekanizmalarıyla yetinemeyiz. Elbette doğrulama ve mekanizmaları hakikate hizmet namına son derece kullanışlı araçlardır. Fakat bunların ötesine geçmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.
“SOSYAL MEDYA PLATFORMLARININ ŞİDDETİ, VAHŞETİ YAYGINLAŞTIRDIĞI AÇIKTIR”
Sosyal medya başta olmak üzere dijital mecralara ilişkin etkin hukuki düzenlemelere caydırıcı tedbirlere ihtiyaç olduğunu belirten Altun, “Zira bizler Cumhurbaşkanımızın bugünkü konuşmasında ifade ettiği gibi ‘gençlerimizi sosyal medyanın ve dijital mecraların karanlık teslim edemeyiz.’
Bu platformların şiddeti, vahşeti özendiren, yaygınlaştıran mecralara dönüştükleri ne yazık ki açıktır. Şunu da bu vesileyle özellikle belirtmek isterim ki bu süreçte konvansiyonel medya kuruluşlarından da sorumlu yayıncılık ilkesi gereğince hareket etmesini bekliyoruz.
Televizyon kanallarımız, gazetelerimiz reyting uğruna şiddeti kötülüğü tüm detaylarıyla dramatize ederek sürekli bir şekilde kamuoyunun gündeminde tutamazlar, tutmamalıdırlar. Geleneksel medya kuruluşlarımız sosyal medyadan önlerine düşen görüntüleri filtresiz şekilde daha geniş kitlelere yaymamak noktasında çok daha özenli olmak durumundadırlar.
Küçük ve maddi hesaplar uğruna gençlerimizin popüler kültür ve dijital mecralar eliyle zehirlenmesine, bu yapılar için birer meta olarak görülmesine müsaade edemeyiz” şeklinde konuştu.
“SİBER VATANIMIZI KORUMAK ASLİ VAZİFEMİZDİR”
Hukukun yaşayan bir kültür olduğunu ve yeni ihtiyaçlara göre yeni hukuki düzenlemelere, yasalara ihtiyaç olduğunu ifade eden Altun, “Zira kullananlar kadar sosyal medya platformları da yalan, manipülasyon ve dezenformasyon içerikli paylaşımlardan sorumludur. Hatta çok daha fazla sorumludur. Ne var ki söz konusu platformlar, toplumsal sinir uçlarıyla oynayan kutuplaşmaya sebebiyet veren şiddeti, vahşeti, ırkçılığı, yabancı düşmanlığını, İslam karşıtlığını tetikleyen içeriklere göz yummakta hatta bize öyle geliyor ki bu içerikleri teşvik etmektedir. Kendilerini birer hakem gibi yansıtmaya çalışsalar da çoğu kez dünya siyasetinde birer oyuncu perde arkasından süreçlere müdahale etmeye gayret eden bir aktör gibi hareket etmeye çalışmaktadırlar. Dijital platformların terör ve şiddet propagandasına dahi etkin bir denetim mekanizması kurmaktan kaçındığını, talep edilmesine rağmen bu türden paylaşımları kaldırmadığını, algoritmalar marifetiyle toplumu bir arada tutan temel değerleri hedef alan paylaşımların görünürlüklerini arttırdıklarını biliyoruz. Bu yapıların oluşturduğu siber tehditlere, hibrit tehditlere karşı siber vatanımızı korumak asli vazifemizdir. Siz genç iletişimcilerimizin de bu bilinç ve duyarlılıkla hareket etmesini bekliyoruz” açıklamalarında bulundu.