İngiltere'nin başkenti Londra'da, "mülteci karşıtı yasa tasarısı" olarak gösterilen Uyruk ve Sınırlar Yasa Tasarısı protesto edildi.
Başbakanlık Ofisi 10 Numara önünde toplanan göstericiler, iltica etmek maksadıyla ülkeye yasa dışı yollardan girmenin suç sayılmasını öngören yasa tasarısının geri çekilmesi çağrısında bulundu.
Göstericiler, ellerinde "Mülteciler hoş geldiniz", "Irkçılığa hayır, sınırlara hayır", "Bu yasa tasarısı demokratik haklarımıza aykırı” yazılı pankartlar taşıyarak, İngiliz hükümeti ve Başbakan Boris Johnson karşıtı sloganlar attı.
"Bu mücadele haysiyet için"
İngiltere Müslüman Birliği Başkanı Raghad Altikriti, gösteride yaptığı konuşmada, söz konusu yasa tasarısının, bu ülkede yaşayan 6 milyon kişiyi etkileyebileceğine dikkati çekerek, "ırkçı" olarak nitelediği yasa tasarısını protesto etmek amacıyla toplandıklarını belirtti.
İngiliz hükümetinin, yıllardır gizlice sürdürdüğü vatandaşlık sisteminin "vahşi" olduğunu ve birçok insanı etkilediğini vurgulayan Altikriti, "Bizler İngiliziz. Burası bizim toprağımız ve onun geleceğine herkes kadar biz de karar vereceğiz ve bizler, dışlama ve gaddarlıkla dolu bir gelecek yerine, şefkat ve insanlıkla dolu bir geleceği seçiyoruz. Modern sivil haklar mücadelesi ne için? Tek kelimeyle bu mücadele haysiyet için." dedi.
"Hepimiz bir gün mülteci olabiliriz"
Gösteride konuşan Oxford City for Sanctuary Topluluğu Başkanı Dr. Şeyh Remzi de bütün toplumların birlik içerisinde mültecilere sahip çıkması gerektiğinin altını çizerek, bunun insani sorumluluk olduğunu dile getirdi.
Remzi, "Hepimiz bir gün mülteci olabiliriz. Bizler çatılarımızın altında, sıcak evlerde kalırken, mültecilere kapılarımızı kapatamayız. Onlara yardım etmek zorundayız. Kardeşliğin bütün dünyaya yayılmasını sağlayalım." ifadesini kullandı.
Uyruk ve Sınırlar Yasa Tasarısı, düzensiz yollarla İngiltere'ye ulaşan herkesin suçlanmasını öngören düzenlemeler içeriyor. Bu yasa tasarısındaki bir madde, mültecileri taşıyan küçük teknelere müdahale eden yetkilileri, olası cezai işlemlerden muaf tutuyor. Bu durumun, mülteci teknelerine müdahalelerin ölümlerle sonuçlanmasına yol açabileceği değerlendiriliyor.