Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Pakistan'ın başkenti İslamabad'daki Uluslararası İslam Üniversitesi'nde "İslamofobi ve Olası Çözümleri" başlıklı konferansta yaptığı konuşmada, islamafobi'nin islamı şiddet dini olarak göstermeye çalışan karanlık bir proje olduğunu belirtti.
Erbaş, dünyada eşi benzeri görülmemiş felaketlerden en çok müslümanların etkilendiğine değinerek, islam coğrafyasının savaşlar, işgaller, şiddet ve yoksulluk altında zor ve sıkıntılı süreçlere mahkum edildiğini söyledi.
İslamafobi kelimesi islam karalıyor
Tamamen islam düşmanlığından ibaret olan islamafobinin perde arkasında kirli çıkarların bulunduğunu söyleyen Erbaş, "(İslamofobi) Merhamet dini İslam'ı şiddet yanlısı gibi göstermeye çalışan karanlık bir projedir" dedi.
İslamofobi Hindistan ve Myanmar'a uzanıyor vurgusu
Erbaş, son zamanlarda Avrupa'nın temek insan hakları ve özgürlük alanında travma yaşadığını ve bu durumun endişe verici olduğunu vurguladı. Avrupa'nın tarihi nde barış ve huzur içinde yaşamaya dair derin yaralarını tedavi edemediği algısını güçlendirdiğini de ifade etti.
"İslam düşmanlığı dili sorumsuzca kullanılıyor"
Sosyal medya platformlarında, televizyon programlarında, yazılı ve görsel basında ve siyasi söylemlerde, İslam düşmanlığı üzerinden üretilen nefret dilinin sorumsuz bir şekilde kullanıldığını vurgulayan Erbaş, şöyle konuştu:
"Avrupa'da adını anmak istemediğim bazı dergiler başta olmak üzere birtakım medya düşmanlarının İslam'ı düşman görme algısını körükleyici bir yayın politikası takip ettiği ve zaman zaman çok çirkin yayınlarla Müslümanların değerlerine hakaret ettiği görülmektedir. Alemlere rahmet olarak gönderilen Hazreti Muhammed Efendimize yönelik çirkin davranışlarda bulundukları da hepimizce malumdur."
"İslamofobi yok, 'anti-İslamizm' var"
Bugün İslam'ın korkulan değil, korkutulan, saldıran değil, saldırılan bir din olduğuna işaret eden Erbaş, "Bugün dünyada İslamofobi yok. 'Anti-İslamizm' var. Dolayısıyla kim korkutuyorsa, kim saldırıyorsa esasında korkulması gereken odur" şeklinde konuştu.
Müslüman ilim adamları olarak bu anlayışı tersine çevirmeleri gerektiğini ifade eden Erbaş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Avrupa'da hukuka ve insan haklarına inanan, inanca saygıyı ve toplumsal barışı önemseyen tüm entelektüellerin, akademisyenlerin, aktivistlerin, sivil toplum kuruluşlarının, medya mensuplarının ve aklı selim insanların kutsallara yapılan bu açık saldırılara, hak ihlallerine ve İslamofobi endüstrisine karşı tepki göstermesi ve inisiyatif alması gerekir."
Müslümanlar kendi aralarında vahdet oluşturmalı
Erbaş, bu dine gönül veren Müslümanların öncelikle kendi aralarında güçlü bir vahdet oluşturmaları gerektiğine dikkati çekerek "Aynı zamanda İslam'a yakıştırılmaya çalışılan her türlü olumsuz imajın bertaraf edilmesi için küresel boyutta kapsamlı çalışmalar yapmamız gerekir" açıklamasında bulundu.
Erbaş, "Bunun için Müslüman ülkelerin ve toplulukların dini kurumları ve kuruluşları olarak yakın ilişkiler kurmak, sorunları beraberce müzakere ederek çözüm üretmek, din hizmeti ve eğitimi alanında iş birliğini geliştirmek çok daha önemli hale gelmiştir" dedi.
Erbaş, bu bakımdan Pakistan ile ortak tarihi, kültürel ve dini bağları dikkate alarak din hizmetleri ve din eğitimi alanlarında mevcut iş birliğini daha da güçlendirme çabalarının devam ettiğini ifade ederek, "İslamofobi başta olmak üzere İslam'a ve Müslümanlara karşı düşmanca yaklaşımlarla mücadelede Pakistanlı siz kardeşlerimle iş birliğinin artırılmasına her zaman hazır olduğumuzu ifade ediyorum" diye konuştu.
Konferansa, Pakistan Din Hizmetleri ve İnançlar Arası Uyum Bakanı Nurul Hak Kadri, Uluslararası İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Masum Yasinzai ve davetliler katıldı.