Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Yenimahalle Belediyesi’nin düzenlediği 100. Yıl Cumhuriyet Akademisi Temel Atma Töreni’ne katıldı.
Kılıçdaroğlu, törende yaptığı konuşmada öne çıkanlar şöyle:
“HİÇBİR YOKSUL AİLENİN DOĞAL GAZI, İNTERNETİ KESİLMEYECEK. BUNLAR ARTIK İNSAN HAKKIDIR”
"Sosyal yardımlar yapılıyor. Ne yapılırsa yapılsın, insan onuru kadar değerli bir şey yoktur. Hiç kimsenin yoksulluğunu afişe edemezsiniz. Yoksulluk kader değildir. İş verdiniz de çalışmadı mı, imkan verdiniz de yapmadı mı? Aç, işsiz bırakıyorsunuz, getiriyorsunuz ona yardım yapıyorsunuz, yaptığınız yardımı afişe ediyorsunuz; bunu da kaldıracağız. Bu ülkenin gerçekten insanlarına saygımız vardır.
Evet, yoksulluk olabilir; evet, sosyal devlet yardım edebilir ama bu yardımı, sağ elin verdiğini sol el görmeyecek, bu felsefeyle yapacağız. Aile Destekleri Sigortası’nı getireceğiz. Bu topraklarda hiçbir aile, ‘ben sahipsizim’ demeyecektir. Hiçbir çocuk, yatağa aç girmeyecektir. Hiçbir ailenin elektriği kesilmeyecek. Hiçbir yoksul ailenin doğal gazı, interneti kesilmeyecek. Bunlar artık insan hakkıdır, insana hakkını teslim etmek de sosyal devletin görevidir.
“UYUŞTURUCUYU DA UYUŞTURUCU BARONLARINI DA BU ÜLKEDEN TAMAMEN YOK EDECEĞİM”
Onlar yapmıyorlar. Onlar, hizmeti Beşli Çetelere, yandaşlara, uyuşturucu baronlarına veriyorlar. Uyuşturucu baronlarının da ne yaptığı biliyorum, kimlerle kol kola gezdiklerini biliyorum. Fazla değil, Allah nasip ederse Millet İttifakı’nın iktidarında göreceksiniz; uyuşturucuyu da uyuşturucu baronlarını da bu ülkeden tamamen yok edeceğim. Bu sorunu çözmek için iktidar olmak gerekiyor. Öyle uyuşturucu baronlarını alacaksın, yan yana fotoğraf çektireceksin; uyuşturucu baronunu atacaksın hapse, bir süre sonra serbest bırakacaksın, öbür taraftan bir hoca düşüncesini açıkladı diye üniversiteden atacaksın, yemezler. Bay Kemal bunları yemez.
“DÜNYADAN HABERLERİ YOK’”
Önümüzdeki yüzyıla Türkiye’yi hazırlamak zorundayız. Türkiye; bilimde, teknolojide büyümek zorundadır. Ben, Amerika’ya gittim, MIT’ye, dünyanın bir numaralı üniversitesine. Bu üniversitede bizden, bu topraklarda yetişmiş bilim insanları var. Dünyanın en saygın bilim insanları orada. Ve bu bilim insanları, insanlığın ufkunu açıyorlar. Yeni bilim, gelişmeler, teknolojiler; insanlığın önünü açıyorlar. Osmanlı, sanayi devrimini kaçırdığı için battı. Şimdi teknoloji devrimi var, yani bilim ekonomisi var. Allah aşkına bir sorun bakalım; bunların hangisi, bilim ekonomisi nedir diye bilebilir, Hangisi teknoloji devrimi nedir diye bilir, çipin ne olduğunu bilir. Hangisi bilimin dünyanın önünü açtığını bilir. Dünyadan haberleri yok; ‘bina, gökdelen yapalım; vurgunu vuralım, rantı alalım, cebimizi dolduralım. Buradan oğlum göndersin dolarları Amerika’ya, orada da kızım gökdelen yapsın. Geleceğimizi garanti altına alalım.’ Peki bu ülkenin vatandaşları? Önemli değil. Hiç endişe etmeyin; o Amerika’ya gönderdikleri dolarları son sentine kadar Türkiye’ye getireceğim.
“TEK UMUDUM, TEK BEKLENTİM, BU ÜLKEDEKİ DEMOKRASİ ÖZLEMİNİN SANDIĞA YANSIMASIDIR”
‘Mal varlığımı araştırmazsanız namertsiniz’ diyeceğiz. Halka hesap vermek mi? ‘Halka hesap vermek bizim için onurlu bir görevdir’ diyeceğiz. Bizim demokrasi anlayışımızla, insan sevgimizle onların demokrasi anlayışı demeyeceğim, çünkü d’si bile yok ama bunların tamamını çözeceğiz. Kadını erkeği, yaşlısı genci, beraber çözeceğiz.
Tek umudum, tek beklentim, bu ülkedeki demokrasi özleminin sandığa yansımasıdır. Getirecekler, getirsinler. Kendisine değişik yerlerde söyledim, bir de burada, halkın önünde söyleyeyim; kendine güveniyorsan çıkarsın karşıma kardeşim. Televizyonların var, gazetelerin var. Yanına al bakanları, danışmanlarını, promterı; e ne yaparsan yap tek başıma çıkacağım. Yüreği varsa gelsin karşıma. Çıkar mı? Ben de biliyorum, çıkmaz.
“KABADAYIYSAN, KASIMPAŞALIYSAN ÇIKARSIN KARŞIMA”
Öyle kabadayılık, 5-10 taraftarı bulup onların önünde bağırmakla olmaz. Kabadayıysan, Kasımpaşalıysan çıkarsın karşıma. Devletin bütün imkanları sende üstelik. Diyorum; bakanınla gel, danışmanlarınla gel. Bana 100 soru sor; ben sana üç soru sorayım, iki soru sorayım, bir soru sorayım. Ama gelemez, cesaret edemez.
Benim karşıma çıkmaya cesaret edemeyen bir insanın ülkeyi sağlıklı yönetmesi mümkün değildir. Yine çağrı yapalım, olur ya bu sefer ‘evet’ der. ‘Evet’ derse son derece mutlu olacağım. Saatini o belirlesin, televizyonu o belirlesin, arzu ettiği gazetecileri o çağırsın. Gideceğiz, mücadele edeceğiz, çünkü biz haklıyız ve haktan yanayız, adaletten yanayız. Biz, kendimize güveniyoruz; birlikte, beraber söyleyeceğiz. Bizim boğazımızdan kul hakkı inmez efendim, onlar kul hakkı yiyorlar, o neden cesaret edip gelemiyorlar.
“TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİ, BÖLGESİNDE SÖZ SAHİBİ OLMASININ TEK BİR YOLU VARDIR; TEKNOLOJİ DEVRİMİNİ KAÇIRMAMASIDIR”
Bu akademi, gencecik evlatlarımıza bilim öğretecek. Düşünmeyi, yazmayı, tartışmayı öğretecek. Bilimdeki gelişmeleri öğretecek. Teknolojide hangi noktaya dünya geldi, onu öğretecek. Evlatlarımızın ufkunu açan her yatırım, çok ama çok değerli bir yatırımdır. Türkiye’nin büyümesi, bölgesinde söz sahibi olmasının tek bir yolu vardır; teknoloji devrimini kaçırmamasıdır, bilim ekonomisini kaçırmamasıdır. Bunun anahtarı, üniversitelerdir. Üniversiteler bilgiyi ürettiği sürece, araştırma yaptığı sürece ve üniversitelerde her türlü düşüncenin tartışıldığı bir ortamda Türkiye hızla toparlanır ve hızla büyür.
Bütün soygunlara rağmen Türkiye zengin bir ülke. Yeter ki yetkili ellere teslim edelim, yani aklı ve bilimi iktidara taşıyalım. Akıl ve bilim iktidara geldiğinde Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Ankara, gerçekten de Mustafa Kemal’in, Cumhuriyet’in Ankara’sı olacak, bilimin ve kültürün merkezi olacak. Mansur Başkan buna soyundu ve devam ediyor. Hep beraber destek olacağız."